türk halkının arabesk yavşaklığı üzerine

entry5 galeri0
    1.
  1. uzunca bir süredir müzisyen fazıl say'ın, olay açıklaması gündemde. herkes istediği yere çekiyor amınakoyim ne açıklama yapmışsa adam. kimileri ölümüne sahiplenip övgülere mazhar bulurken, bir diğer taraf katiyen reddedip yerin dibine sokuyor fazıl say'ı...

    karşı çıkanların, say'ı eleştirenlerin hemen hepsinde aynı tutum hâkim. o da "türk halkına hakaret edildiği" hususu. haklıdır veya haksızdır demem bu düşünce sahiplerine. ki bana göre de daha düzgün bir şekilde ifade edebilecek bir üsluba sahiptir fazıl say, ilgili durumu. hoş durmamış derim kendi payıma. ama öte yandan her zaman "anlaşılır olmak adına üslup, içerikten daha etkin bir rol üstlenir/üstlenmelidir." dememe rağmen adamın söylediklerine kafa yordum(normalde yapmam).

    misal fazıl say, "türk halkının ruhuna işlemiş bu arabesk yaşam tarzından utanıyorum." deseydi. katiyen katılır, alıp sahiplenirdim. nedir peki meselenin özü? arkadaş bugün evimden çıktığım anda komşumun kapısının önünden geçerken bangır bangır bağırıyor:

    "ayağımaaaa prangalaaaar taktılar,
    gözlerimi dağladılar, yaktılar.
    iki koldan, bir alnımdan çaktılar,
    çarmıha gerdiler sensiz iki gün."

    ne lan bu amınakoymayayım(koyunca zall kızıyor, özel sebepler işte)?

    evden çıktığım anda önümden bir araba geçiyor arabada ciddi bir cızırtı eşliğinde(son ses işte anlayın):

    "canımı istesen, hazırdım ben vermeye
    nereye gülüm söyle nereye?"

    vay amınakoymayayım... ne aşıklar var. şu iki satırdan anlıyoruz ki hatun kişi, er kişiyi terk etmiş ve o da benim bildiğim, öteden beri şahit olduğum anlamda "mınakodumun ruspusu..." tavrı takınmamış da "canımı veririm ben sana" modunda. tekrar ilk şarkıya bakıyoruz ve şarkıyı yanılmıyorsam hakan taşıyan söylüyordu. e televizyon programlarında görüyoruz hakan abimizi gözleri hiç dağlanmış gibi değil veya ne bileyim çarmıha gerildiği izlenimi oluşturmuyor izlerken.

    heh işte fazıl say'ın söylediği de budur ilgili beyanın tamamında. he "nihayetinde şarkı" demek mümkün ve doğru olanı da budur. içerisinde mübalağa olması zaten "sanat" dediğimiz olgunun varoluş sebebidir, ötesini söyleyen ve düşünen saçmalamış olur. ve fazıl say, ilgili açıklamasına devam ederken "bu ruh halindeki insanların hayatlarında yaşamsal bir yer tutan umutlarının sömürüldüğünü" söylüyor. haksız da sayılmaz... lisede vardı bir kırık, adamın hayatı gayet güzel bir şekilde seyrinde gidiyor. bir sevgilisi var, ailevi durumu gayet iyi. adam arabesk dinleyip kendi kendine felaket senaryoları yazardı. "ulan deniz beni terketse, kadırga'ya gidip de tren raylarının kenarında müslüm dinleyip içsem" modunda bir adam. elbette o yaşlardaki bu düşünce yapısını da yadırgamak saçma olur ama elli yaşına gelip de hala aynı mahsulü güden düşünce çiftçileri var lan, yazık.

    fazıl say'ın söylediklerine değilse de bu yöndeki düşüncelerine katılıyorum kendi payıma. en azından dolmuşa binip de işe giderken şoförün akşam intihar edeceğini düşünmek pek yardımcı olmuyor. hele buna biz, yolcuları şahit yazdırmasından nefret ediyorum.
    5 ...
  2. 2.
  3. bitmek bilmeyen yavşaklıktır.
    1 ...
  4. 3.
  5. Kişiyi aslında hiç bir yola vardırmayan yavşaklıklardır. Şöyleki; er kişisinin hoşlandığı, ama kendi mantığınca durumu fazla şiirselleştirip aşık olduğu, ömrünü adadığı bir kız vardır. Kıza karşı tavırlarıda bu saplantılı fikre göre şekillenir. Senelerdir izlediği bilinç altındaki eski türk filmlerinin, arabesk parçaların dışarıya yansımasıdır bu. Ve nihayet kayış kopar, ok yaydan çıkar ve hoşlandığı kız bu er kişiyi terk eder veya teklif eder reddedilir. Bu aşamadan sonra seri halde arabesk dinlemeler, içim yanıyor yokmu ulan derdime çare tripleri başlar. Bu gereksiz romantiklik kişide fiziksel ve ruhsal olarak bir çok olumsuzluğa yol açar. Sürekli stres altındaki bünyede uykusuzluklar, saç dökülmesi, psikolejik rahatsızlıklar, gerçeği değerlendirmede bozulmalar ve bunları takiben cinsel sapmalar görülür. Ama terk eden kızcağızımız ise; gayet mutludur. Terk ettiği kişinin üzülmesi, kendini yıpratması aslında zerre umrunda değildir. Gerçekci ve mantıklı bir şekilde hayatını sürdürmektedir. Kısacası, er kişi ne yaparsa kendine yapar ve zararı sadece kendine dokunur. Fazıl say sonuna kadar haklıdır bu konuda..!
    1 ...
  6. 4.
  7. herkes sizin dinlediğiniz, beğendiğiniz müziği beğenmeyebilir. bu bir zevk meselesidir. zevklere yavşaklık demek de kimsenin hakkı değildir. arabesk dinleyenlere bile hoşgörü gösteremeyenler gerçek yavşaklardır. ben de arabesk sevmiyorum. ama birisi arabesk dinliyor diye onu aşağılama hakkını da kimse bana vermiyor. bunu anlayabildiğimiz zaman gerçekten büyük bir yol katetmiş olacağız.
    0 ...
  8. 5.
  9. Maalesef ki Türk halkı yaşadığı hayattan keyif almayı bilmemektedir. Geçmişinde sürekli bir pişmanlık, sürekli bir keşkeler vardır. Bundan dolayı da önünü görememekte ve kısır döngünün içinde dolanıp gitmektedir.

    Ne yazık ki halkımızın büyük bir kesiminde bu kısır döngüyü kıracak irade ve ruhsal yeterlilik yoktur. Elbette türlü türlü acılar bizim gibi orta doğu coğrafyasında daha yoğundur fakat bütün bir ömür ah vah edinilerek geçmez. Kötü yaşantılardan sonra hemen ayağa kalkıp daha güçlü olmak, gelecek için çalışmak gerekir.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük