apaçık gerçektir. neredeyse tüm ulusal kanallar prime time yayın saatleri de dahil olmak üzere aslında kimsenin siklemediği dizilerle dolu, oysa belgesel izlemek için paralı yayınlara abone olmanız gerekiyor. işte dananın kuyruğu burada kopuyor. milyonun üzerinde insan hatrı sayılır paraları ödeyerek belgesel kanallarını seyrediyor.
al bir bomba daha:
national geografic cd ve dvd leri için insanlar çuvalla para ödüyor. yüzbinlerce satıyor bu setler. ama her hangi bir dizinin cd ya da dvd seti ticari olarak satılmıyor, satılmasını bırak bu yönde talep bile yok.
şimdi soralım: hani dizi çok izleniyordu ?
sen kaliteli belgesel yayınladın da seyreden mi olmadı ?
hala diziler izlenir diyenlere : hassiktirin oradan diyorum.
not: trt'nin siktiri boktan belgesellerini konu dışı tutuyoruz. abant gölü ile ilgili belgesel yayınlar. içinde tek satır bilgi olmaz. göl nerede ? alanı ne kadar ? suyunun ph'ı kaç ? balık türleri neler ? hiç bir sikim anlatılmaz. onun yerine boktan bir müzik eşliğinde şiir havasında abukluklar konuşulur, yakamozdan filan bahsedilir. oysa yakamoz aslında bambaşka bir şeydir, o gördüğünüz ayın şavkıdır. trt buradan sana sesleniyorum: o yapımcılarını tost yapasım geliyor.
kusura bakma ama, türk halkı nerde gereksiz saçma burjuvazi özentisi olan, insanı aslından kültüründen uzaklaştıran bi dizi varsa onları izler. izlerde izler. ha bire izler. bu izleme bir türlü bitmez. en sonunda da o dizi oyuncuları, lüks arabalarda ve evlerde yaşarken, bizim halkımızda yarın ne yiyeceğini düşünmeye başlar. ama nedendir bilinmez, yarın olduğunda tekrardan bu saçma diziler izlenilmeye devam edilir. bu işin sonu ne varır bilinmez.