bir padişah varmış ve bu padişah halkının tepkisizliğinden yakınır dururmuş.
ve bir gün merak etmiş halkının sabrını.
aklına süper bir fikir gelmiş , bu fikre göre başkent olan şehri bir duvarla ikiye bölecek, bir taraftan
diğer tarafa geçen herkesten vergi alacakmış.
nitekim duvarı yapmış başlamış vergi topamaya
gel git zaman halk buna da tepki göstermeyince sinirlenmiş ve vezir'ine emir vermiş
-''tez duvar geçiş vergisini 2 katına çıkarın''
aylar geçmesine rağmen yine tepki yok
bu sefer daha bir hiddetle bağırmış
-''derhal duvar vergisi 4 katına çıkarıla ''
yine aylar geçmiş halktan çıt yok , padişah delirmiş bu kadar mı koyun bir halk olur ? diye.
düşünmüş taşınmış aklına başka bir fikir gelmiş.
vezirine seslenmiş
'' duvar vergisi 16 katına çıksın , duvar kapısı önünede bir zenci koyun geleni geçeni siksin''
diye emir vermiş.
Yine aylar geçmesine rağmen ses seda yok halktan ,dayanamış çıkmış halkın karşısına bağırmış
ulan demiş vergileri kat ve kat arttırdım ses yok , bir de zenci koydum kapıya yine ses yok
Hiç mi şikayetçi değilsiniz bu durumdan ?
Hadi Şikayeti olan el etsin derdini sölesin demiş ve bir umutla halkın gözlerine bakmış
halkın sokaklara dökülüp ortalığı yakıp yıkmasını isteyen cüheylaların istediği şekilde tepki göstermeyen yüce halkımızı aşşağılama amacıyla düşünülen söz.
Türk halkı tepki vermemesi ile ünlüdür. Tabii bunda kadercilik anlayışı, uzun yıllar islami yönetim nedeni ile devlete tepki; tanrıya tepki anlamı taşıyabileceği korkusu sebep olmuştur. Zaten batılı toplumların gelişmesi tarihte din ve devlet işlerini ayırmak ile başlamıştır.
çok önemli konudur. zira bunu tespit edenler/edebilenler halkı çok rahat kontrol edebilmektedir. mesela 'türkçülük' ile ilgili bir meseleye tepki gösteren bir halktır. dolayısıyla, ermeni meselesi, pkk saldırıları sık sık gündem olur bu ülkede. halkı yönlendirmek için müthiş bir malzemedir. 'milliyetçi/kavmiyetçi' düşünce ile hareket edenler, diğer milletlere/kavimlere düşman gözüyle bakacaktır, dolayısıyla bir savaş atmosferi olacaktır. bu atmosferde de kimsenin arkaplanda dönenlerden haberi olmayacaktır. kanaatimce en çok tepki gösterilen unsur budur. milliyetçilik/kavmiyetçilik/ırkçılık dürtülerini harekete geçiren her unsur tepkiye neden olmaktadır.
türk bayrağına yapılan en ufak saldırya büyük tepki gösterir. akabinde hemen hemen her balkonda asılı bir türk bayrağı görebilirsiniz. bu gurur vericidir. bazıları tarafından alay edilse de.
--spoiler--
kapılarının önüne çöp atınca çok tepki gösteriyorlar lan ben bi kere attım arkamdan sövdüler, bende döndüm onlara sövdüm. onlar sövdü ben sövdüm onlar sövdü ben sövdüm. sonra baktım bu işin bir sonu yok; tepki çok, altından kalkılacak gibi değil dedim topuklayayım. neyse ki yan apartmanda oturuyordum uzun sürmedi eve varmam. eve gittim içim yandı yediğim küfürler aklıma geldikçe, sonra gece uyuyamadım. sonra gittim buzdolabını açıp herşeyi çöp poşedine doldurdum bana küfür edenlerin kapısının önüne bıraktım. geriye eve döndüm yatağa uzandım. sonra bi düşündüm çöpü görünce bana yine küfür edecekler. dedim en iyisi gidip alayım çöpü adamların kapısının önünden. kalktım gittim çöpü almaya, bi baktım köpekler çöpü dağıtmış ortalığın mkoymuşlar yani. tam davrandım dağılmış çöp poşedini almaya "hırggghh" diye bi ses duydum. sonra baktım köpek yemeğini götürmeme pek sıcak bakmıyor. oturdum ve köpeğe derdimi anlatmaya başladım. o beni yine anlamadı, baktım başka çaremiz yok kaptım poşedi ve kaçtım. köpek beni kovalıyor ben elimde dağılmış çöp poşediyle kaçıyorum. sonra mko sıkıldım saçmalamaktan yea...
--.spoiler--
Türk halkı, şahsi kanaatime göre kendi kültürüne yakın olan milletlerin kışkırtmalarına topyekün tepki göstermektedir. Bunun en güzel örneğini şurda görmekteyiz. Kurtuluş savaşı yıllarında, Mustafa Kemal önderliğinde, kongreler, telgraflar, genelgeler ile elinden geldiğince örgütlenmeye çalışan türk halkı, daha çok halifelik makamına olan inancını korumuş ve ikiye ayrılmıştır. Zaten zayıf olan ordudan, silahıyla beraber halifeye karşı gelmemek için ayrılanlar olmuştur.
Fakat bir olay olmuşturki türk milleti sanki uzun süren bir uykudan uyanmış gibi bir olay sonrasında uyanmıştır. Nedir bu olay ? istanbul'un işgali mi ? Hayır ! kesinlikle değil, zira ingilizler, son osmanlı mebusan meclisinden tescil edilerek çıkan misak-ı milli kararları sonrası bu meclisi dağıtmış ve istanbulu resmen işgal etmişlerdir ancak, ingilizler doğuştan diplomat bir kültüre sahip olduklarından, türk milletine işgalin bir ilhak değil geçici bir durum olarak lanse edilmiştir. Osmanlı devletinin, parası ve bayrağına dokunulmamıştır zira bu iki unsur bir ülkenin tamamen sona erdiğine delalet eden simgelerdir.
Türk milleti şu noktada uyanmıştır. Yunanistan'ın izmir'i işgali ile. Zira Yunanistan, bu topraklarda ingiltere kadar diplomatik hareket etmeden, vurarak kırarak baskı kurarak herşeyin ötesinde izmir'i işgal değil ilhak ettiğini vurgulayacak hareketlerde bulunarak halkın tepkisini çekmiştir. Bazı rivayetlere göre bir yunan subayının heybetli beyaz bir at isteyerek bu at ile istanbul sokaklarda şahlanarak dolaştığı söylenmektedir. Bunun amacı, fatihin istanbulu fethettiği zaman yaptığı hareketin aynısını yaparak bunun öcünün alındığını vurgulamaktır. Zira bu sahneyi görenlerin " işte şimdi haçlı seferleri amacına ulaştı" dediği söylenmektedir.
Zaten bu tarihten sonra, Mustafa Kemal çevresinde kenetlenen türk milleti Ankaradan yürütülen halk hareketi ile bir dava mücadelesi vermeye başlamıştır.