atatürk öldükten sonra umutla, gelecek nesildeki türk gencine yakışır şekilde davranacağını düşündüğü fakat aksini yapan gençliktir. atasına küfür eder, atasına saygı duymaz. saygı duruşlarında güler fakat her 10 kasımda kemalistliğe bürünürler.
birçoğu uçkuru peşinde hayatını harcayan, araştırmak ve dünyayı anlamaktansa face başında saatlerini yani bu dünyadaki en değerli varlığı olan zamanını yok yere heba eden, arkadaş seçimini insanların kişiliğe karakterine göre değil de sahip olduğu telefona, giydiği deri ceketin markasına, kullandığı arabaya göre yapan gençliktir.
araştırmak yerine saatlerce bilgisayar başında oturan, kitap okuyanların entel gözüyle bakıldığı, bilgisi olmadan fikirlerini savunan ve bildiklerinin yanlış olduğuna inanmayan, ülkemizin geleceğini oluşturacak olan kişilerdir.
kökü türk vatanında olan türk milliyetçiliği fikri varken dışardan medet uman ve tüm dünyada ayvayı yemiş komünizme bel bağlamış ve hepsi birer çakma deniz gezmiş olup çıkan gençliktir.
sokakta çarşıda pazarda ilgisi başka yönde olduğu görüldüğü gibi sözlükte de aynı tavrı sergileyen nesildir.
sol frame e bir bakın. açılan başlıkların konularına ne kadar gereksiz ve ucuz konular.
ha şimdi oradan çıkıp biri beğenmiyorsan sen aç diyecek bende açalım açmasına da okuyan olmadıkça açsam ne olacak diyeceğim. yazık gençliğimize ilgisi, zekası, kabiliyeti hep başka yönde.
bir süredir milli duygularından epey uzaklaşmış, sorumluluk almaktan bihaber, tek dertleri güzel kıyafetler, son model telefonlar ve zengin erkek ya da kızlar olan, saygı yoksunu, en önemli hazinesi olan zekası kullanılmamaktan pas tutmuş, bilgisayar ve internet bağımlısı, ders çalışmadan, emek harcamadan, hangi mesleği seçeceğini bile bilmeden ileride zengin bir adam/kadın olacağına kesinlikle inanan, düşündüren ve üzen gençlik...
26 yasindayim. Bir türk genciyim. Cinsiyet ayirt etmeksizin sikayetci oldugum genel konular var.
Yasitlarima ve bilhassa kucuklerime baktigimda caba gostermeden birseyleri elde etme arzusu ya da az cabayla buyuk degerler elde etmenin pesinde bir cogu. Cunku alismislar f.bok'a gunde 2-3 kere girip tarla yetistirmeye ya hayati da boyle basit kurgulardan ibaret saniyorlar. iyi sartlarda yasamayi kim istemez? Bu entryi okuyan esenyurtlu arkadasim sen zekeriyakoyde oturmak istemez miydin?
Simdiki genclere baktigimda sadâkat duygulari cok eksik. Baglilik yok. Sebaat etmek yok, sabretmek hic yok. cunku cok cabuk sikilganlik var. Bir coklarimizin babasi bir yerlerden emekli, senelerce ayni yerde hizmet ya da gorevde bulunmuslar. simdiki genc arkadalarimiz surekli is degistiriyor, oturup konustugunuzda ise akil veren kotu oluyor.
iktisatta ilk ogretilen; ihtiyaclar sonsuz, kaynaklarin kit olmasidir. Yani senin isteklerinin sonu yok diyor adam be amina koydugum. Deme ki sunu yapayim daha oyle yapmicam, sunu alayim daha almicam deme.
Bu yaslarda hepimizin daha da cok calismasi lazim, bu guc bu kuvvet 15 yil sonra kalmayacak. Gucumuz kuvvetimiz yerindeyken calisalim ilerde rahat edelim.
Son olarak sunu soyleyebilirim ki sosyal medyada insanlarin surekli kendilerini ifsa etmesi ve bir yaris mucadelesine sokmalari bu millete atilan en buyuk kaziktir. Herseyi siktir edin twitter in gunluk gundemini takip edin. Hep bos beles ask mesk sikimtrak isler. Elbette ki herkes boyle degil ama bir cogu boyle bir cok ornek gosterilebilir.
Guzel bir sozle cumlemi sonlandiriyorum.
Bana ask, para, inanc, sohret, adalet yerine gercegi verin. Thoreau
şu günlerde atatürkün vatanı emanet ettiği gençlik bunlar mı dedirten gençliktir.artık iyice dibe vurmuştur.belaltı
espriler artık yeter dedirten abazanlık faaliyetleri ve en sonunda hilal cebecinin göğüsleriyle iyice çöken gençliktir.
açıp iki satır kitap okumaktan aciz gazetelerin sadece spor ve magazin sayfalarını okuyan ülkenin dışişleri bakanı kim
dediğinde bilmeyen ama falanca şarkıcı kimle birlikte diye sorduğunda şıp diye bilen kültürel değerlerinden geleneklerinden
ne yazık ki hızla uzaklaşan gençliktir.*
vazifelerini ihmal eden kesimi hızla çoğalan gençliktir.
hayatın ağır vazifeler yüklediği çocuklar olarak büyütülen gençlik olarak, vazife, ödev kelimlerinden nefret eden gençlik olarak, durumlarının suçlusu sadece kendileri değildir.
onları birey yerine koymayan aileleri ve toplumları onlardan kat ve kat suçludurlar.
türk gençliği empati kurulmayan, kişiliği beslenmeyen, kopya hayatlar yaşamaya mahkum edilen, değer verilmediği için değer vermeyen bir gençliktir.
türk gençliğinin 1938 sonrasındaki inanılmaz kan kaybı insanı çok üzer.
gençlik, siyasi ve aydın kesim tarafından, silahlı ve silahsız erk sahipleri tarafından her anlamda sömürülerek bugünkü haline getirilmiştir.
hep özenecek bir şeyler arayan bir gençliktir malesef. kendi anadillerinden dahi vazgeçebilirler özenmek ve marjinal görünmek adına.hep demode olan yanları ise bekaretlerini evlenene kadar saklayıp kıçını başını açmalarıdır. hep aynı yöntemle büyürler.
erkek gençlerimize gelince;saçlar sağa sola kayar,saç sakal belli olmaz,sürekli bir serseri tip ile karizma yaptığını zanneden ezik varlık olarak görülürler.hangi kızı düşürsemde kahvede anlatsam derler.kendi kız kardeşleri ise bulundukları şehrin en namuslu kızıdır. yazık olan gençliktir..
ülkesi üzerine oynanan oyunları görmezden gelebilecek kadar genişlemiştir. götü yemez mücale etmeye 'paranoya bunlar' der durur.
pek bir çağdaş olmuştur! ciğeri beş kuruş etmeyecek bölücü kürt enikleri 'topraklarımız, bayrağımız, dilimiz, gerillalarımız' diye ulur dururken, türk genci çagdaş! olduğundan dolayı 'bayrak, ordu, millet' gibi kavramları lümpen ve cağdışı görür.
bayrak diyene 'faşist' türk diyene 'ırkçı' demeyi pek bir sever. 'dünya vatandaşlığı' gibi 'dünya barışı' gibi emperyalizm kandırması kavramları dilinden düşürmez.
neyse ki hala çagdışı kalmış türk gençleri tükenmiş değil.
boku çıkan gençliktir efendim. referandumdaki tavrını beğenmediğim gençliktir. yo yo, evet çıktı diye değil. twilight gibi bilimum vampirimsi konulu kitaplarla büyüyen, oh bilmemkimin tecavüz sahnesi, yok kıvanç'ın kasları, yok gossip girl diye diye koca bir yıl geçirip bir günde ülkesini çok seven, gereğini yapan insanlarmış gibi davranmalarını kastediyorum. "amaaağn hocaağm bunlar ne işimize yarıycaaak ki", "matematiği bulan mısırlılara piramitler girsin ehehe" diyen gençliğe bu müstehaktır! anlıyorum, ülke için tedirginiz, ama sanmamak gerekir ki evet oyunu veren herkes rte'nin propagandalarına aldandı da verdi, hayır efendim. senin kaç katın kitap okuyan -üstelik twilight değil- insanlar da evet'e oyunu bastı. sen de kalkıp diyorsun ki, aziz nesin'den örnekler veriyorsun, ülkenin yüzde altmışı aptaldır diye. en azından aziz nesin'i alet etmeyin derim. özgürlük özgürlük diye bağırıp karşıdakinin fikrini hazmedememe olayını geçelim artık. bölüneceksin bu gidişle. aptal bir futbol karşılaşması için insanlar kavga ediyor lan bu ülkede! böylesine diken üstünde bir milleti de keskin çizgilerle böldüler, evetçi, hayırcı diye. olaylara tepeden bakmak gerekiyor bazen, aldanmamak gerekiyor böyle şeylere. ha, evet çıksın mı istiyordum, hayır. ama kalkıp da senin gibi düşünmeyenini aptal diye nitelendirmek oldukça çocukça geliyor. yeteri kadar iyi olamazsak, fende, matematikte, kültürde, teknolojide yani vazgeçilemeyecek kadar iyi olmazsak, birileri bize mutlaka kötü şeyler yapacaktır. karanlığa küfretme faslını geçip, bir şeyler yapmak gerek, kafalarımızı bacaklarımızın arasından alıp, olması gereken yerde, olması gereken gibi, insanca, özgürlük için, adalet için düşünmek, bu uğurda savaşmak gerek. ve korkma dostum, kan dökmen gerekmiyor bu savaşta, ter döksen birazcık yeter.
ha, böyle yapmaya devam edersen, küfrettiğin piramitlerin üzerine oturturlar adamı, benden söylemesi.
