avrupa'da oynadığı son 8 maçın 7 sini kazanan beşiktaş, türkiye şampiyonu bursaspor kupa ve süper kupa şampiyonu trabzonspor'dan milli kadroya (11) sadece mehmet aurelio'yu alan o da sakatlanıp çıktı anlayıştır,
oğuz çetin adlı şahıs tarafından baltalanmakta türk futbolu, arda turan'da sakatlanınca bu rezalet ortaya çıktı,
şimdi soruyorum bu yavşaklığın mimarlarına,
volkan demirel değil mi avrupa dahil 12 maçta 15 gol yiyen,
sabri sarıoğlu neden oynar,
özer denilen futbolcu ne iş yapar,
nuri'ye 90 dakika nasıl sabredilir,
bir sorun olduğu kesindir. lakin, bahsi geçen takımlarda hemen hemen bütün yükü yabancı oyuncular çekmektedir. bir volkan şen dışında üst düzey kalitede yerli bir futbolcu yoktur. sorgulanması gereken, almanya'Dan bile bu kadar kaliteli yerli oyuncu ortaya çıkarken bu ülkeden niye çıkartamıyoruz. bunun üzerinde kafa yormak gerekir.
futbolla ilgili biraz bilgisi olan her insanın farklı bir bakış açısıyla yorumlamaya çalıştığı konudur. sevgili yazarlar biliyorum sizler de karşılaştınız bu tür konuşmalarla. olumsuz sonuçlar sonrası özellikle avrupa kupalarında yaşanan hezimetlerden sonra muhabbeti dönen bir konudur bu. anadolu takımlarının futbolcuların bir basamak olarak gördüğü kulüpler olarak kaldığı, dört büyüklerin (ha sonrdan üç büyükler diye geçti o ayrı) gelirleri daha farklı paylaştığı bir sistemde futbolun bir kültür olarak gelişmesinden ziyade sadece sorunlarla geliştiği yanılgısına düşeceğimizi söyleyebiliriz. türk futbolunun sorunu çözüldüğü zaman isveç futbolunun sorunu başlar çünkü bu oyunlarda herkes başarılı olamaz. mesela lig tv maçın en başında lig tv tüm süper lig takımlarına başarılar diler diye bir yazı yayınlıyor. her takım nasıl başarılı olabilir. mutlaka bazıları başarısız olacak. daha biz bunu kavrayamamışız, hep yükseklerde görmeye çalışmışız kendimizi zaman zaman olmuşuz zaman zaman olamamışız, lakin hep ordaymışız gibi düşünmeye devam etmişiz. özetle iştigal: türk futbolunun sorunu değildir bu. ülkelerin ve kulüp takımlarının görevlerini yerine getirmesidir. bazen başarıdır görevi bazen başarısızlık. işte bu yüzden iyi günde kötü günde yanındayız denir ya. hep böyle denir lakin içten içe kötü günde farklı bir mizaca bürünülür. dur lan ben özet yapcaktım. kurtlar vadisinin özeti gibi oldu. neyse tüm yazarlara ve galatasaray'a başarılar diliyorum.
oyun bilgileri falan çok yukarda.dayanıklılık,devamlılık oyundan kopmama da cabası
heriflerin genetik şifrelerine has bi şey olmadığına göre bu durum bizde böyle adamlar çıkartabiliriz ama çok geç kaldık
yarın başlansa en erken 10 sene içinde toplanır meyveler
ilk sorun yetiştirici sorunu.yetiştirici traş olunca oyuncu da bakmıyor kendine.avrupada yetişenler ve o havayı solumuşlar hariç bizimkilerin tamamı cin ali kıvamında
tek omuz darbesiyle ayakları yerden kesiliyor
kısacası temel sorun oyuncuları mental ve fiziksel olarak hazırlayamıyoruz milli takıma çıkana kadar
hangi hoca gelirse gelsin bu konuya eğilmez isek bize hep hüsran, hep yeni kurban..
hırsız zenginlerden yada onların işe yaramaz veledlerinden oluşan yöneticiler,sürekli futbola musallat olan siyaset,kulüp militanlarının cirit attığı spor medyası,hem futbolcu hem de taraftar bazındaki kültür eksikliği aynı zamanda futbolcu noktasında altyapı eksiklikleri ve tabiki eğitimli eğitimsiz toplumun genelinde spor kültürünün eksik olması.
kontrolsüz rekabettir. birbirlerinin üstüne çıkayım derken ezmeye kalkışma ile oluşan saçmalık. mesela fenerbahçe chelsea ile çeyrek final oynadı elendi sonra düşüş yaşadı bu dönemde galatasaraylılar ezeli rakibi tökezlesin diye uğraştı bu geçtiğimiz 2 sene galatasaray başarılı 2 sezon geçirdi kupalar aldı çeyrek final oynadı fenerbahçeliler tökezlesin diye bekledi. ben galatasaray gibi olayım ya da ben fenerbahçe gibi olayım yükseleyim çıta atlayım yerine yukarda olanı aşağı çekme anlayışı var biz de. bak basket takımlarına rekabet var ama tatlı rekabet. üstüne koyma çabası var. sonuç başarı. bugün 2 türk takımı avrupa'da final oynayacak. keşke futbolda bunu görse.
Futbol kulübü başkanlarının teknik direktör ile ego yarışına girip başkanın kendinden daha başarılı ve başarı geleneği olabilecek teknik direktörleri kulüpte barındırmamasıdır...
Bunun en basit açıklaması, türk kulüplerinin başkanlarını, kulüplerin teknik direktörlerinden daha iyi tanımamız ve bilmemizdir. Mesela kaçımız bilir arsenal başkanını ya da dortmund başkanını???
Ama şampiyon yapan teknik direktörler daha ertesi sene kovulur bizde.
Altyapı ve disiplin. Altyapı olmayan güzide ülkemizde her futbolcu büyük paralara kendi atını koşturuyor. Disiplin yok. almanya, hollanda gibi ülkelerde altyapı tam olarak sağlanıyor ve futbolcular ne yaptığının bilincinde olarak disiplinle çalıştırılıyor bizim gibi futbolun dandun olduğu ülkelerde futbolcular disiplinsiz ve çalışmayı sevmiyor. Hele ki birde olaya yabancı kuralından sonra bakacak olursak, bu türk futboluna vurulan ağır darbe. Yabancı kuralı daha esnekken Türk oyuncu biliyordu ki alternatifi var ve çok çalışmalı ha yine çok çalışmıyordu ama en azından çalışıyordu formayı giydiği zaman mücadele ediyordu şimdi adam biliyor ki kadroda o avantajlı çünkü yabancı kuralı var alternatifi olsa bile ondan iyi oynayan yabancı oyuncu varsa bile teknik direktörün eli kolu bağlı. Türk futbolunun en büyük sorunu kendi ayağına sıkanlar aslında.
türkiye'de oynanıyor olmasıdır. türkiye'nin genelindeki sorunların aynısı futbolunda da vardır. özetlersek tembellik, kısa yoldan efor sarfetmeden başarılı olma isteği, adam kayırma, özeleştiri eksiği, yüksek ego, vs...
türkiye'de hemen hemen hiç bir kurum, sektör, spor dalı vs türkiye standartlarının üzerinde olmadığından, türk futbolunun da ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın belli bir seviyenin üzerine çıkacağını sanmıyorum. başarı olarak 2000li yıllarda zaten zirve yaptık. ilerde belki buna benzer başarılar yakalanabilir ancak kalıcı başarılar hiç bir zaman gelmeyecektir.