30 yaşında olan tugay kerimoğlu'na yaşlı deyip göndermek, 24 yaşında ki semih şentürk'e genç deyip oynatmamak olabilir. ulan everton 16lık rooney'i sahaya sürerken ne ayıp etmiş veya milan 40 yaşına gelmiş maldini'yi oynatırken küfürü hak ediyor...
minik ve yıldız kategorisinde futbol oynamaya çalışırken, teknik ve futbol zekasından ziyade, kalıp* ve topa sert vurma özelliklerinin aranmasıdır.
örneğin şu anda süper lige son 5 senede damgasını vurmuş asist kralı alex ve galatasaraylı sabriyi ele alalım.*
2sini de 14 yaşında düşünelim. hoca alex'i keser, sabri'ye 10 numarayı verir. amatörde böyle kimse şaşırmasın. ne oldu? 14 yaşındaki futbol zekası futbola küstü.
amatör futbol oynamış herkes bunu farkeder. topa sert vuruyorsan, maç boyunca koşabiliyorsan, ve bir omuzda adamı yıkabiliyorsan amatör futbolun kralısın, aslansın kaplansın.
yahu 3 gün önce "selçuk ne topçu ya." diyen fenerbahçe taraftarının selçuk inan galatasaray'a transfer olduğundan beri aldığı parayı neredeyse 25 milyon euroya getirmesi türk futbolunun gelişememesinin en büyük göstergesidir. ne yazık ki içinde bulunduğumuz durum parayı veren düdüğü çalar durumudur. öyle ya selçuk'un aldığı paraya laf yetiştiren fenerbahçe taraftarlarına gelsin bu soru;
sezon başında galatasaray'ın da istediği miroslav stoch için fenerbahçe daha fazla para verip bu oyuncuyu kadrosuna katmadı mı ? ya da fenerbahçe ispanya gol kralıyken türkiye de gol kaçırma kralı olan daniel guiza için 3 senede 35 milyon euro ödemedi mi ?
bunları gözardı ederek selçuk inan'ın alacağı yıllık 2 milyon euro artı bütün maçlarda forma giyerse yaklaşık beş yüz bin euro ne oldu da rahatsız etti sizi ? 10 milyon euro etmez dediğiniz arda turan'a geçen sene 15 milyon euroluk tekif yapan aziz yıldırım başkanınızı da unutmadık. malesef böyle bir sistemde ercan saatçi, gürcan bilgiç gibi insanlar futbol yorumcusu veya her neyse o oluyor. hürriyet, ntvspor gibi kanallar bazı takımların resmi yayın organları oluyor. çok yazık. işte türk futbolu bu yüzden gelişemiyor.
bırakın yabancıları; bari türk milli takımı futbolcularımızı böyle saçma sapan haberlerle yıpratmayın.
unutmamamız gereken bir gerçek vardır ki; galatasaray, fenerbahçe, beşiktaş, trabzonspor bu ülkenin en büyük takımlarıdır. ve herhangi biri olmadığı zaman bu lig çekilmez, sıkıcı bir hal alacaktır.
ama ne yazık ki bu zihniyette türk futbolu hep yerinde sayacaktır, bırakın gelişmeyi, gerilemeye devam edecektir.
tek cümleyle özetleyecek olursak; boşa kaçmak yerine mal gibi olduğu yerde top beklemektir.
hayır anlamadığım yurtdışından futbolcu getiriyoruz adamlar orada aralara kaçıyorlar falan türkiye' ye gelince onlar da mal gibi top ayağına gelsin diye bekliyorlar. bunu niye çözemiyoruz bilmiyorum ama hayvan gibi şey yapıyoruz yav.
-aziz yıldırım
-yıldırım demirören
-emre belözoğlu
-volkan demirel
-erman toroğlu
-gereksiz sidik yarışı
-saçma hoca tercihleri
-yabancılara dökülen saçma paralar
-gereksiz kızıştırılan ortam
-en ufak bir olumsuzlukta basının kuyu kazması
-şike/teşvik
-entrika
-siyasetin futbola karışması
-taraftarların sabırsız olması...
bunun gibi binlerce sebep. bunları bi kenara bırakın. Evet bunların futbolun gelişmemesinde etki eden unsurlar. ama bunların hepsi unsur. Türkiye'de futbolcu yetişmemesinin sebebi işte bu orospu çocuğudur:
(bkz: ayağına gelen topu havaya diken piç mahalle abisi)
futbol sevdalısı çocuklar mahallede top oynarken diken üstündedir. hata yapma şanslarını sıfır olarak görürler. çünkü bilirler ki top ayaklarından biraz aşsa kara deliğe yani mahallenin kundura ayakkabılı abisinin önüne düşecektir. O da doğrudan fezaya dikecektir topu.
Topun dönüşü artık bir evin bahçesi mi olur, mahallede top oynanmasına kızan yaşlı kadının balkonu mu olur, ya da ordaki çocuklar biraz şanslıysa oynanan alana mı düşer orasını allah bilir.
ama çocukların elinden hata yapma şansını alıp yıldız olmalarını engelleyen bu, şu an bir kahvede, kafede, çay ocağında ya da ofiste türkiye'de futbolun gelişmemesinden dem vurur.
Sensin abicim sebebi. Ne oldu? o geçiyor diye topu son gücünle havaya diktiğin kızla evlenebildin mi bari?
-kulüplerin havuzdaki paylarının adil olmaması, bunun sonucu olarak anadolu kulüplerinin ticarethane zihniyetiyle üç büyüklere futbolcu pazarlama rolünden ileri gidememesi,
-sistemin, sabrın, istikrarın zor bulunması,
-istanbul dışındaki çoğu futbolseverin üç büyük kulüp sevdası, bunun sonucu olarak da 5.ci bir şampiyonun çıkamaması,
-üç büyük kulübün hakemler ve federasyon üzerinde baskı kurabilmesi, bunun sonucu olarak da bu kulüplerin az veya çok bir şekilde kollanması,
-avrupa ülkelerinin türkiye'den zengin olması ve bu sebeple futbollarına daha çok yatırım yapabilmeleri.
