1976-77 sezonunda Göztepe'miz ligde zor günler yaşıyor. Ligin son haftasına girildiğinde sarı-kırmızılı ekibimiz Ordu deplasmanına gidiyor. O dönemde Gürsel Aksel Orduspor'un teknik direktörü. Göztepe'miz bu maçı kazanırsa ligde kalacak, kaybederse küme düşecek. Maçtan önce Göztepeli yöneticiler koca kaptana adeta yalvarıyor.
"Aman Gürsel, Göztepe'nin kaderi senin elinde. Bize bir puan bile yetiyor. Futbolcularla konuş, bu işi bağla."
diyorlar.
Koca Kaptan duyduklarına inanamıyor ve yerinden fırlıyor.
"Siz hiç futbolcunuza bu maçı satın diyebilirmisiniz?Biz bugüne kadar Göztepe'de formamıza hiç ihanet etmedik, ettirmedik. Size şerefli bir forma bıraktık, düşeceksek şerefimizle düşeriz. Kalbim Göztepe'yle ama ben böyle bir şey yapamam."
diyor.
Aksel, maçtan önce soyunma odalarına gidip futbolcularına
"Arkadaşlar. Benim kanım, canım her şeyim Göztepe. Ama sakın bana bakıp duygusal davranmayın. Çıkın mertçe, erkekçe oynayın ve maçı kazanın."
diyor. Orduspor o maçı 2-1 kazanıyor ama maçtan sonra Orduspor soyunma odası ölü evi gibi. Futbolcular Gürsel Aksel'i maç bitiminde hüngür hüngür ağlarken buluyor, onu teselli etmeye çalışıyor. Aksel, kimseye haber vermeden Kula'ya gidiyor ve tam 1.5 ay hiç ama hiç kimseyle konuşmuyor. Yakınları onun sağlığından endişe ediyor, Aksel Göztepeli arkadaşlarının ısrarıyla izmir'e zor getiriliyor.
beşiktaş ta oynarken, hakkı baba mükemmel bir gol atmuş, fakat top ağların yırtık kısmından geçmişti. hakem de pozisyona hakim olamadığı için aut vermişti. bunun üzerine bütün tribün küfürler etmeye başlamış, hakeme demediğini bırakmamış, sahaya atılmayan madde kalmamış. baba hakkı önce taraftara susmalarını işaret etmiş fakat taraftar oralı bile olmamış. baba hakkı yı dinlememek? ne büyük yanlıştır bu! bunun üzerine baba hakkı tribünün önüne gitmiş ve çıkın dışarı! susmayacaksanız boşaltın burayı diye bağırmış. o dönemin tribüncü liderlerinden kafa sebahattin taraftarı susturmuş fakat, maç çıkışı 2000 kişi hakemi dövmek için kapının önünde. baba hakkı bunun haberini alınca hakeme söyleyin, benimle birlikte gelsin diye hakeme haber yollamış ve maç çıkışı hakem, burnu dahi kanamadan stattan evine doğru gitmeyi başarmış.
fenerbahçe ile oynanan bir maçta beşiktaş erkenden 2-0 öne geçince, fenerbahçe kaptanının yanına giderek söyle takımına maça asılsınlar, böyle oynarlarsa tadı çıkmaz bu maçın. o kadar insan güzel bir maç izlemeye gelmişler, siz dökülüyorsunuz. bir an evvel kendinize çeki düzen verin diyerek, rakip takımı bile motive etmeye çalışan bir insandı baba hakkı.
adamdı.
karakter dedin mi akla ergün penbe ve tugay kerimoğlu ikilisi gelir ki en ufak bir saygısızlık (fenerbahçe'ye bile) yapmamışlardır. diğer sayılanlar da elbette karakterlidir fakat en az bir kez olsun adamı fitil edercesine rakip takım alehine söylemlerde bulunmuştur hepsi.
bir de tabi bizim yaşımız yetmedi göremedik kendilerini ama metin oktay ve lefter futbolun sadece futbol olmadığını milyonlara hatıralarıyla bile hala kanıtlamaya devam etmekteler.
edit: bunu eksileme sebebini asla ama asla anlayamayacağım beyler sanırım futbolculardan yazar olanlar var adını yazmadık diye kızmış yazık.
yiğidi öldür hakkını yeme demişler, kesinlikle ertuğrul sağlamdır, zamanında bu kadar efendi bir futbolcu, şimdiyse bu kadar efendi bir teknik adam ben hayatımda görmedim.