artık basının, skor yorumcularının klişeleşmiş eleştirilerine kulak asmaması gereken insanlar topluluğu.
quaresma geri gelmiyor, ibrahim' e destek vermiyor diyecekler. gol attığı ya da asist yaptığı sürece sorun yok ama skora etki eden hareketi olmadığında eleştirilecek quaresma biliyorum. dünyada hücumda bu kadar efektif olan hiçbir oyuncu savunmada aynı katkıyı veremez takımına. quaresma top rakipteyken topun arkasında dursa yeter zaten. ne bileyim topu her ayağına aldığında 3 kişiyi geçsin diye de beklemeyin mesela.
dünyada böyle oynanmıyor futbol ama her nedense barcelona maçının özetini seyredip barca 2 dakikada bir gol pozisyonuna filan gidiyor zannediyor bizim yorumcular. her pasın ileri atıldığını asla geriye dönülmediğini filan zannediyorlar ve burdan hareket ederek yorumluyorlar takımları, oyuncuları. maalesef seyirci de inanıyor, ciddiye alıyor bu adamları.
sürekli kimin kaç kilometre koştuğu üzerinden yorumlanıyor maçlar. iddia ediyorum barcelona rakiplerinden çok daha az koşuyordur maçlarda. top hep adamların ayağında ve savunma orta sahanın biraz gerisinde. zaten koşmasına gerek yok ki adamların.
bir de gazetelerin kolpa haberlerine çok inanır bu insanlar. mesela;
''arda ile servet' in maçtaki tartışmalarının perde araksındaki oaly arda' nın kaptanlığı. başta servet ve ayhan olmak üzere arda' nın kaptan olmasını takımın abileri kabul edemiyorlar'' gibi uyduruk bir haber vardır gazetede. akşam da eyyamcı bir spor programında tartışılır bu konu ve tüm herkes ciddiye alır bunu. ziya şengül, gökmen özdenak gibi geri kafalı skor yorumcuları çıkar mesela ''kaptan gerekirse tokat da atar takım arkadaşına'' der ve bu bağlamda arda' nın kötü kaptan olduğunu düşünen insanlar çıkar filan. ulan ben çocukluk arkadaşımla gazozuna maç yaparken tartışıyorum, adamlar orda milyon dolarların döndüğü bir alanda maç yapıyorlar. stres, yorgunluk, hırs vs ile birbirlerine yaptıkları anlık hareketlere bu akdar fazla anlam yüklemeye ne gerek var arkadaş?
sözün özü suç seyirciden ziyade onları bu hale getiren basında ve skor yorumcularında.
quaresma geri gelse dünyanın en büyük topçusu olacak ama geri gelmediği için sorumsuz futbolcu olarak gösteriliyorken seyirciden pek de fazla bi şey beklemek gerekmemektedir.
örneğin; quaresma'nın istanbuldaki viktoria plzen maçındaki rakip alandaki inanılmaz baskısı ve topu kaptığındaki seyircinin inanılmaz derecede ve avuçları patlarcasına alkışlaması bir nebze olsun umutlanmamı sağlamıştır. veyahutta arda'nın 10-15 maçta bir kez de olsa kötü oynayınca direk "kaptanlığı kaldıramıyor" gibilerinden saçmalayanlar yüzünden futbol seyircisi de o gözle bakıyor arda'ya.
muhteviyatında yarı yarıya çapulcu bulunduran topluluk.
maçlarda bağırmayı, yarım saat aynı şarkıyı söylemeyi tezahürat zanneden ziyan bir şey. kendini bir zümreye yamayınca bi halt olduğunu zannedecek kadar da sapsız baltadır .
bi avuç boş beleş çapulcu bir araya gelir, adını gençfb koyar, çarşı koyar, ultra bilmem ne koyar..
birileri de bunları gazlar, bunlar da taraftarım zanneder. akıllara ziyandır bu topluluklar..
avrupada her türk takımını desteklemesi gerekli olan kitledir. ben de isterim galatasaray bir daha uefa kupası alsın. ben de isterim beşiktaş, liverpool'u sahasında devirsin.
sosyo kültürel açıdan incelendiğinde bitap durumda olduğu ortaya çıkar.
tabi ki genelleme yapılamaz ama geneli böyledir ve geneli böyle olan bir kitleye genelleme yapmakta yanlış olmaz.
aslında tam olarak seyirci de denemez bu tiplere. maça gider, boğazını yırtarcasına bağırır, 90 dakikalık maçın ancak 10 dakikasını takip eder, maça giderken huzursuzluk çıkartarak toplum düzenini bozar, kamu malına zarar vermekten çekinmez, başka takımı destekleyenlere saygı göstermez, vs..
yani bir ahıra koysan bunu öküzlerin bile huzurunu kaçırır. öküzden daha öküzdür kendileri.
elbette bu örneklerde tenzi edilecek kesimler mevcuttur ancak genele etki edemedikleri için kendilerine değinmeye gerek yoktur. mesele olumsuzun parçası olmak değil olumsuz topluluğa olumlu katkı yapabilmektir sanırım.
sahip oldukları fütursuzluğu cehaletlerinden alır bu eşkıyalar. tahsis edilen kamu aracını parçalar, motorun kaptanını aşağı atarlar.
sonra da vay şu kadar desibel bağırmışız diyerek insanlık belirtisi gösterdiklerini zannederler ama nafiledir.
futbolun bir seyir oyunu olduğunu , yeri gelince coşkuyla izlenmesi gerektiğini ve izlerken de herkese saygı gösterilmesi gerektiğini idrak etmesi gereken topluluktur nihayetinde..
sinirli, asabi, dengesiz, yıkıcı, yokedici, düşüncesiz vs... gibi kavramların her zaman söylenebileceği gibi, her maç sonrası bir arbede çıkararak yeni nesile kötü örnek teşkil eden ve genelde erkeklerden oluşan seviyesiz insan topluluğuda denilebilir.
iki takımdan biri kaybedince oyuncuları el sıkışır öpüşür, bizim gurup biribirini döver. bana çok mantıksız geliyor sizcede öyle değil mi?
avrupa liglerinde ne olup bittiğinden haberi olmayıp, tanımadığı takıma 'asarık, keserük' diye miyavlayan, her seferinde bir tarafına dinamit sokulup tırıs tırıs geri dönen embesil fanatiklerden oluşan tayfa. bilhassa fenerbahçeliler bu dinamitlerden çok nasibini aldı.