dedikodunun dışına çıkıp kayseri esnafının tadına bakmak istediğimde -gene genelleme yapmak istemeden-yaptığım genelleme..
bir sabah vakti geldik memlekete. üç aç insan.napalım,birkaç bayat poğaçaya birkaç kağıt para söküldükten sonra park aradık.sarı otların üstünde yanyana dizilmiş tahtalara rica minnet oturduktan sonra bir harabenin altındaki 'bakkal'dan meyve suyu aldık. ilk yudumda acı tadı alınca harabeye geri döndük.besbelli güneşin altında bekletmiş,tam bronzlaşmadan da kaldırmış. ürünün şikayetinin ardından 'bu ürün böyle zaten biz içiyoz eve götürüyoz' gibi yeni küfürler üretme imkanı veren bi cevap aldıktan sonra kuru kuru yedik. .
vakit öğleden sonraya gelince biraz da korkarak gıda arayışına girdik ve ibretlik manzarayla karşılaştık.
yanyana iki tezgah (aynı dükkan). bi tezgahda kilosu 5 ( ) beş( ) türk lirasına satılan hamsi, yan tezgahta o hamsiden 5 ( ) beş( ) tanesini küçük bir ekmeğe sararak 7 ( ) yedi( ) türk lirasına satan esnaf.
müşterinin yüzüne bakmak yok. ayıp!
hayırlı işler
afiyet olsun
evet arkadaşlar başlıkta genelleme yapmış olsamda işini iyi yapan esnafları konu dışında tutuyorum.
esnaflarımız selam vermesini selam almasını bilmiyor dükkana giren olduğu zaman ayağa kalkıp hoşgeldiniz bile diyemiyorlar hepsinin egoları tavan sanki sakız satmıyorda uranyum satıyor
be kardeşim hep bir tok satıcı ayaklarındasın sonrada egonomih griz var açız diye ağlarsın
turist dükkana geldiği zaman yolunacak kaz geldi gözüyle bakarsın sonrada dükkana cumaya gittik gelcez diye yazı asarsın
(bkz: bu ne perhiz bu ne lahana turşusu).