evlenmekle ilgili konuştuğum erkeklerde gördüğüm durumdur. anlam veremediğim olgudur.
annem oldum olası evli çiftlerde kız tarafının daha düşük eğitimi olmasının veya niteliklerinin düşük olmasının olumlu olacağından bahseder, ben de içten içe birşey demesem de katılmazdım. ama zaman geçtikçe gördüm ki, bu konu ile ilgili toplumda ciddi anlamda bazı kalıplaşmış fikirler var. ama bu fikirler daha ziyade erkeklerden gelmekte.
peki nedir bu işin nedeni diye kendi kendime çok sordum. gözü açılmamış, yeterince eğitim görmemiş, çalışmayan bir hatunla birlikte olunabilir, bir hayat pekala kurulabilir. ama, özellikle üniversite veya şirket ortamı görmüş erkeklerde bile nitelikleri düşük hatunlara eğilimin yüksek olmasının nedeni nedir? bu korku nereden kaynaklanmaktadır.
bu entry altında umarım daha detaylı ele alınır, ancak benim öne atacağım iki nedeni var. bunlardan birincisi namus takıntısı, ikincisi de erkeklerin tembelliğidir.
namus takıntısı ile ilgili olarak, hala erkeklerin herşeyden ama herşeyden önce hatunun daha önce cinsel ilişki yaşamamış olmasına verdikleri önem gelmektedir. böyle bir kızın da ortalamadan daha eğitimsiz, çalışma hayatı olmamış, sosyal aktivitesi olmayan bir kız olacağı ile ilgili düz mantık devam etmektedir.
ama bunun antitezi şudur: eğitimsiz bir insanla hayat paylaşımın hangi seviyede olabilecektir? çalışma hayatı görmemiş hatun senin çalışma hayatında yaşadıklarınla ilgili ne derece empati kurabilecektir? bu konuda seni ne kadar destekleyecek, seninle ne konuşabilecektir? sosyal aktivitesi olmayan hatunun hayat görüşü ne olacak ki, sana ve çevrene ve ailene ve en önemlisi çocuklarına ne katabilecektir? bir de, ulusal kanalları izleyerek gün geçiren mi, yoksa dışarıda vakit geçiren-geçirmiş mi ahlaki açıdan daha sağlıklıdır, bunu da ciddi olarak düşünmeli.
erkeklerin tembelliğine gelince... görgü yetersizliği olan bir hatunun karşısında erkek de kendini yenileme ihtiyacı duymaz, rutini değiştirme ile ilgili herhangi bir vizyon oluşturmaz. akşam eve gelip kanepesine oturduktan sonra, sadece sözcüklerle komuta edebileceği, ev hizmetlerini karşılayan ve onu sorgulamayan bir hatun ile yaşantılarının daha kolay olacağını düşünürler. oysa ki dış dünyadan haberdar, görgülü ve vizyon sahibi bir hatunla birlikte olunca, sıkıyorsa bakımlı olma, sıkıyorsa ev işine yardım etme, sıkıyorsa ölçüp biçmeden konuş ve davran?
diyeceğim şudur ki, erkek egemen yapıdan tamamiyle şikayetçi değilim. hatta ben kendim bir maskülistim. ammavelakin, ne kendi cinsini ayaklar altına alan hatunları anlayabildim; ne de gelişmemiş kadınlarla yaşamayı, üstelik koyun koyuna yatmayı maharet bilen erkekleri. erkekler bu korkuyu yenip, kadınlar da bu konudaki statükolarını bir kenara atarlar ise tüm toplumun maddi, manevi, doğrudan ve marjinal faydasına olacaktır diye düşünüyorum.
çeşitli nedenlerle okul okumamış, doğduğu-büyüdüğü-taşındığı muhitin dışına adım atmamış ve çalışma hayatına girmemiş kişileri bu söylediklerimden hariç tutuyorum. problem bunları yapmama-yapamama nedenleri değil, kişilerin sorgulama ve tartışmaktan feragat etmesidir. ben nitelikliden ziyade gelişim kaygısı olmayandan korkarım.
çaktırmasakta birçoğumuzda olan korkudur. bu korku ise tamamen erkeklerin üşengeçliğinden ve kendini geliştirmek istememesinden kaynaklanmaktadır. sevdiği insanla çıkana kadar her konuda profesör kesilen erkeğimizin kızımızla birlikte olduktan sonra herşeyi boşlayıp kıçını yayma politikasının bir başka açıklamasıdır. bunun içindir ki o gözünüzde büyüttüğünüz, yıllarca platonik olarak aşk acısı çektiğiniz kızımız aslında hep tek başınadır ve kendisi gibi nitelikli bir erkeği aramaktadır.
lakin eğitimli veya düşünce-fikir açısından nitelikli diyebileceğimiz( nitelikteb kasıt sadece eğitim olmamalı) erkekte yer almayan korkudur. dolayısıyla nitelikli bay-bayan eş olmuş olur. toplumdaki kalıplaşmaların, sınıf farklarının başlangıcıdır.
ataerkil toplum yapısının beyinlere kazımış olduğu, her şeyin en doğrusunu, en iyisini ben bilirim repliklerinin sökemeceğini bildiklerinden korkarlar bu tip hatunlardan genellikle.
dünyanın en büyük yalanı, kızların kendilerini kandırmak için kullandıkları dev bahanedir.
erkekler nitelikli hatundan korkmazlar. sadece kızı yeterince beğenmezlerse böyle bir yalana sığınırlar. hatta çoğu zaman erkek bile değildir bu yalanı söyleyen de problemin ne olduğunu bir türlü anlayamayan zavallı kızcağız yakıştırır bu durumu kendine. gelsin adriana lima gibi bir kız bak bakayım kaç türk erkeği iki kitap okumuş diye korkup kaçıyor.
lütfen arkadaşlar kandırmayalım kendimizi. zayıfla biraz, erit o kıçı, sonra istediğin kadar bienale git...
öyle bir korku ancak ve ancak öküz erkeklerin korkusudur. bu memlekette nitelikli hatun mu var?
ülkemizde genel kız profili bir mağazaya girip 3 saat çıkmayab tiptir. emosu da normali de böyledir. kırmızı oje sürerler. kesinkez erkeği süründürmeye bayılırlar. biraz peşimden koşsun sonra vereyim...* erkekte sürünmeye meraklıysa ya da bir ihtiyacı varsa bu işkenceye ortak olur.
hepsi böyle yahu...
türk erkeğinin başına "nitelikli" sıfatını eklediğimizde ortaya çıkan zincirleme isim tamlaması kılıklı şey, sonucu "korku" kelimesi yerine "beklenti" kelimesini getirerek değiştirir.
karışık oldu di mi? olsun, sadece nitelikliler anlasın.
nitelikli türk erkeğinin nitelikli hatun korkusu niye olsun ki demek istediğim önerme. yurdum kadınları gerçekten de
türk erkeklerinin kendilerini kaldıramayacağını mı düşünüyor acaba.. veya cahillik kavramı sadece sadece erkelere
yapıştırılan bir sıfat mı? evet toplum olarak çoğunlukla cahiliz ama buna kadınlarımız da dahil. ister kızın ister
kızmayın. bu ülkede erkekler 24 saat abaza muhabbeti ve kadınlar da alışveriş, mango, erkeği nasıl yapsam da
peşimden koştursam muhabbeti yaptıkları sürece, hayat görüşleri bunlardan ibaret ettikleri sürece nitelikli
erkek de kadın da bulmak iyiden iyiye zor olacak. dinime küfreden müslüman olsa..
istisnalar hariç bu cümleyi kuran ve burada buna yorum yapan bütün kadınlar için söylüyorum ki, bu iddia tamamen nitelikli olduğunu zanneden ama aslında pek de nitelikli olmayan kendini bir şey sanan ancak talibi olmayan türk kızının ya da nitelikli olup gerçekten çirkin ve çekilmez derecede sıkıcı/gereksiz/tuhaf olduğu için hiçbir talibi olmayan kişilerin kuruntusudur.
bizde böyledir, bir pozisyona yükselemeyen çalışan kendisine ait iyi olduğunu düşündüğü (ya da kendisinde varolduğunu iddia ettiği) iyi bir yönünü öne çıkarıp böyle olduğum için oraya almıyorlar der. örnek "çok dürüstüm ya onlar yalaka istiyor" gibi.
burada da durum benzerdir. ben çok güzel tatlı, iletişimi kuvvetli olup da nitelikli olduğu için istenmeyen bir kadına rastlamadım. ama iç geçirildiğine çok rastladım. ama kompleks böyle bir şeydir ki kendisi istenmeyecek durumda olan kişiler kinlerini burada kusar, istenmedikleri için ne erkeklerin niteliksizliğini bırakırlar ne karakterinin bozukluğu kalır ne psikoojisinin..
belki de sadece sen götüme benziyorsun veya fazla çiğsin? ya da düşündüğün kadar nitelikli değilsin?
bakir bi turk erkegi olarak hicbir kadindan korkmam, çakma bakire kadınlardan korktuğum kadar. allah ben ve benim gibi bakirleri bu turlerden korusun.
oyle her erkegin korkmadığı kadınlardır. sadece penis boyuna, gecede bilmem kac posta yaptigi ile ovunen, beyni pipisinin ucunda bulunan zevatların korktuğu kadınlardır bunlar. nitekim, bu denli donanımlı kadınların, bu zerzevatlara olan bakışını, boka bakar gibi bakmak deyimiyle tanımlamak oldukça yerinde bi teşbih olacaktır.
türk erkeği niteliksiz erkekten hatundan veya insandan korkmaz. türk erkeği bok olmadan tezeğe karışan, cin olmadan şeytan çarpmaya kalkan ahmaklardan uzak durur. bazı salaklar da bunu nitelik kompleksi, korkusu sanır.
nitelikli olmanın birçok erdemli davranışından uzak sadece işiyle veya sosyal statüsüyle ön planda olmaya çalışan tüm kadınların ortak sorunudur bu. kendine sonsuz öz güveni var. o yüzden de kocasından sevgilisinden ayrı iş yerinde bir gün önce tanıştığı erkeklerle içmeye gidiyor. erkek bunu kabullenmeyince de bu salak cümleyi kuruyor. sonra erkek bunu siktir edince "türk erkeği nitelikli hatundan korkuyor." siktir ordan. türk erkeği nitelikli entelden korkuyor. sosyalisti ülkücüsü, radikali sosyal demokratı hiç bir türk erkeği hiç tanımadığı birkaç adamla karısını içmeye göndermez... bu da korku değil şeref tutkusudur.
türk erkeklerinin kolayı seçmesinden mütevellit basit kadınlarla evlenmeleri olayıdır. mantık evliliğinin başka bir boyutudur ki türk erkeklerinin yüzde 90'ı bu şekilde bir evlilik yapmaktadır. evlenince hamal olmaları ise kaçınılazdır. evden başka bir yer görmemiş kızımız hayat içinde gelişen hiçbir olayı halledemez haldedir. kocasının işten gelip bişeyleri düzeltmesini bekler durur. erkekler ise belli bir süre sonra hamal olmaktan şikayet etmeye başladıklarında nereden nerelere geldiklerini tekrar gözden geçirmeleri gerekir.
aslında temel sebep erkeklerin competitive (rekabetçi), kadınlarınsa (cooperative) işbirlikçi olmasından kaynaklanıyor, çoğu zaman. yani bir erkek hem diğer erkeklerle hem de evdeki hanımıyla sidik yarıştırıyor genelde. erkeklerin doğasında var bu. erkekler bu rekabetçi ruh nedeniyle her zaman hedef odaklı (goal oriented) davranıyor. oysa kadınlar süreç odaklı (process oriented) mesela bir tv yarışmasına girdiler diyelim ki, eğer erkek kaybederse yıkılıyor. ama kadın kaybettiğinde, içtenlikle, yine de yarıştığıma çok memnun oldum burada çok güzel zaman geçirdim, çok güzel dostluklar kurdum diyebiliyor. ama adam aynısını dese bile evde içi içini yiyor. tabi yine de istisnalar kaideyi bozmaz. bence eğer erkekler biraz daha işbirlikçi olabilirse, kadınlar da erkeklerin rekabetçi olduğunu bir an olsun akıllarından çıkarmazsa her şey iki taraf için de iyi olur.
ataerkil toplum "erkek yapar" "erkek bilir" "erkek öndedir" fikirlerini aşılayıp kadın erkek herkesin küçük yaştan itibaren beynini yıkayınca, "kadın dediğin susmasını bilecek" diyen erkekler, "erkek dediğin bir adım önde olmalı, bana sahip çıkmalı" diyen kadınlar ortaya çıkmaktadır.
nitelikli hatunlar bu kalıplara ters düşer, türk erkeği de korkar elbette.