etki tepki meselesidir. türk kızları da romantik olmadığı için karşılıklı bir öküzlük durumudur. sana sürprizim var desen öğrenmek için bin takla atıp sonra da iyi be söylemessen söyleme deyip trip atarlar. 2 güzel kelam etsen içinden gelerek alıntımıydı bu derler.size ne romantizmi la parka götürüp çeşmeden su içiricen
yakışmamak değilde becerememeleri diyerek katıldığım hede. yakışanlar var. ben bizzat tanıyorum hani onu bir ayarlayalım da sıkıntı olmasın. illa yüzdeye vuracaksak çoğu beceremez doğrudur. ama becermeye çalışırken yapamıyorlar ya istediklerini. o daha bir tatlı daha bir çekici oluyor be. ben demiyorum ha. öyle diyorlar.
aslında romantiklik yakışır, ama kimse kendine yakıştıramaz. ayrıca benim aslan oğlum, koç oğlum diye yetiştirildikleri için romantizmi zayıflık olarak görürler, güçlerinin sarsılmasından korkarlar. bu durum bayanlarda da oluyor ama aslında anormal değildir. not: genç romantikler alınmasınlar, onları seviyoruz ve koruyacağız.
aslında sorun birşeylerin yakışıp yakışmamasıyla ilgili değildir, türk erkeği denildiğinde aklımıza daha çok; ölçü sorunu gelmeli.. bıyık bırakıyoruz, olması gerekenden daha aşağıdadır, sakal bırakıyoruz, ama sonra çenemizde kalacak şekilde kesip biçiyoruz, bir demet çiçekle sevgilimize gidiyoruz, fakat elimizde pazardan alınmış bir bağ maydanoz varmış gibi uzatıyoruz.. lafın kısası romantizm; türk erkeği için bir görevdir, fazla mesaidir, bir mutluluğun ya da üzüntünün, melankolinin ölçüsü kaçırılmaya müsait halidir..
romantiği diz çökmekle eş değer gören pespayeden karşı cinse soktukları kazıktır, siz gidin italyan erkekleri, ingiliz erkekleri gibi 5 tanesi 1 araya geldimi olimpiyat bayrağı oluşturan tayt giyen küpe takan adamlarla takılın, sizin o erkeksi kadınlığınıza fazla bunlar.. ayrıca ben cevap vermem kazık sokarım o kadar ulen, diye bir tanım yapılması gereken sorundur.
