kılçdaroğluna soruyorlar ben parayı bulurum diyor.
rte ye soruyolar o anca cevap veriyor ben bişey yapayım bile demiyor.
osman pamukoğluna soruyorlar saodece kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına alarak bu sorunu çözerim diyor.
seçim sizin...
türk ekonomisi tüm emperyalist oluşumlardan uzak durmakla ve kendi ekmeğini kendi üretmesiyle kalkınır. güya tarım ülkesiyiz ama tüm tohumlar tarım ilaçları israilden. resmen bağımlıyız. öyle böyle değil tam bağımlıyız mesela israilden alınan mısır tohumunu bu yıl ekip hasat ediyorsun gelecek yıl o mahsulü tohum olarak ekitiğinde verim yüzde yetmiş düşüyor. gidip tekrar tohum alıyorsun. e tabi büyük birader abd'nin emri bu... gidip alacaksın bunu kullanacaksın kağıt üretme biz sana en iyisini satarız tarzı direktiflerle bu hale geldik. bindik bir alamete gidiyoz kıyamete...
Birtürlü kendine gelemeyen türkiye ekonomisinin * klasikleşmiş kalkınma arayışının kelimelerle hayat bulmuş halidir. *
Cevabı basittir. Dış borçlar kapatılacak. Sonrasında Vergi oranları düşürülüp yatırımların artması sağlanacaktır. ihracattaki gümlük vergileri azaltılıp, ithalat için olanlar yükseltilecektir.
Ama bunu yapacak adam bulucan önce...
Türkiye ekonomisi gayet kendinde. Hem kriz de bize uğramadı diyenlere yanıt;
Biz krizden hiç çıkmadık ki zaten...
türk ekonomisinin unsurları için üreterek ve tüketerek.
yabancı sermaye hangarı olmaktan kurtarmak lazım ekonomimizi.
iç piyasasından para kaçıran ve ekonomisinin tüketim lokomotifi olarak ülkemizi belleyen asalakları sırtımızdan atmamız lazım.
ama her şeyden önce bencilliğimizden bir nebze de olsa sıyrılmamız lazım.
dürüst insanların sırtından geçinen pislikleri aramızdan defetmesini bilmemiz lazım.
enerjisinin yüzde otuzuna yakını kaçak kullanılan bir ülkede; gelir vergisinin yüzde elliden fazlası devletten kaçırılan bir ülkede kalkınma beklemeyin lütfen.
ufacık çıkarlarımız için çapsızlaşarak, koca bir milletin çıkarlarını görmezden gelmeye devam edersek nah kalkınırız.
kalkınmayı destekleyecek istikrari unsurları, günlük siyasi kaygılarımızla yap boz tahtasına çevirirsek nah kalkınırız.
sermayesinden harul hurul yiyen ve tükenişine her gün bir adım daha yaklaşan bir ülke olarak üretmeden kalkınmayı nasıl bekleyebiliyoruz anlayamıyorum.
yastık altı sermayesini siyasi iktidarın yalan rüzgarına kaptırıp, sözümona istikrarlı reel ekonomiye kaydıran vatandaşı, bugünün şişirme büyüme rakamları değil, hadsizce şişmiş ve suratımıza patlamya hazır bir balon, büyük bir kriz bekliyor.
felaket tellallığı yapmak istemem ama gelecek, aklı selim insanların gözlerinden bakıldığında hiç de parlak görünmüyor hemşerim.
realist olmaksa niyet, türkiye, nasıl kalkınırızı değil de, adeta nasıl batarızı tatbik eden bir ülke olarak karşımıza dikilmiş durumda.
emperyal dalkavukların, sırtımızı sıvazlamasına aldananlar, işleri bittiğinde çukurumuza bir tekmede atışlarına da hazır olsunlar.
türkiye nin dalkavuklara değil kendine inanma ve kendini aşma zamanı geldi de geçiyor bile.
fedakarlıklarla, paylaşarak ve sabrederek kalkınabileceğimizi düşünemeyenler, önümüze yığılan her şeyi arsızca tüketerek ve tüketmek adına neyimiz var neyimiz yok vererek kalkındıklarını ve kalkınabileceklerini zannediyorlarsa çok yanılıyorlar.