--spoiler--
Hiçbir dua yerine getiremez,
Benim kainatlardan uzaklığımı.
Yıkamasınlar vücudumu, yıkamasınlar,
Çılgınca seviyorum sıcaklığımı...
--spoiler--
Ölçü ve uyak kullanmadan da şiir yazabilmeyi başaran Orhan Veli Kanık bu konuda beni mest etmiştir.
--spoiler--
Şimdi evime girsem bile
Biraz sonra çıkabilirim
Madem ki bu esvaplarla ayakkaplar benim
Ve madem ki sokaklar kimsenin değil.
--spoiler--
Liste daha çok uzatılabilir, umarım katkılar gelir. Ama bu üçünün yeri gerçekten ayrıdır.
Nazım Hikmet büyük bir şiir dehası falan değildir.
Kendince şiirler yazmış bir adamdır. Necip Fazıl'la aynı dönem ve zıt fikirde olduğu için bugün bu kadar meşhurdur. Necip Fazıl olmasaydı muhtemelen şu an ismini bilenlerin %90'ı bilmeyecekti. Ayrıca Nazım, Atatürk'e hakaret edip hapse girmiş, hapisteyken de Atatürk'e methiyeler düzmeye başlamıştır. Necip Fazıl da Atatürk'e hakaret etmiş; ama Nazım gibi dönmemiş, hakaret etmeye devam etmiştir.
türk edebiyatında gerçekten çok büyük şairler var say say bitmez ama siyasi kişiliğini bir yana bırakacak olursak (bkz: necip fazıl kısakürek)tir. sanki kelimeler onun için var gibi.
tahtadan yapılmış bir uzun kutu;
baş tarafı geniş, ayak ucu dar.
çakanlar bilir ki, bu boş tabutu,
yarın kendileri dolduracaklar.
her yandan küçülen bir oda gibi,
duvarlar yanaşmış, tavan alçalmış.
sanki bir taş bebek kutuda gibi,
hayalim, içinde uzanmış kalmış.
cılız vücuduma tam görünse de,
içim, bu dar yere sığılmaz diyor.
geride kalanlar hep dövünse de,
insan birer birer yine giriyor.
ölenler yeniden doğarmış; gerçek!
tabut değildir bu, bir tahta kundak.
bu ağır hediye kime gidecek,
çakılır çakılmaz üstüne kapak?