türk edebiyatının en güzel şiirleri

entry64 galeri0
    63.
  1. Şiir bir sanat ürünüdür. Sanat ürünlerini bilim gibi değerlendiremeyiz. Kesinlik arz etmez sanat. Her sanat ürünü biriciktir, tektir, çok anlamlıdır, her okuyana farklı çağrışımlar uyandırır. Dolayısıyla şu şiir en iyisidir diye yapılan paylaşımlar boştur. Aslında bu paylaşımı yapanlar kendi duygularının en iyisi olduğunu iddia etmektedirler ve duygular değişime açıktır.
    1 ...
  2. 62.
  3. 61.
  4. Üstte bahsedilen hiçbir şiir buraya yazmadiklarimin çöpü olamayacaktır konu şiir ve edebiyatsa kaslarimı bile bir kenara bırakır ruhu pazara sererim.
    0 ...
  5. 60.
  6. Bence hepsi divan edebiyatından çıkar.
    Divan edebiyatı ile başa baş mücadele edebilecek bir şiir varsa o da Sadece istiklal marşıdır.
    1 ...
  7. 59.
  8. 58.
  9. koskoca edebiyatımızda beni duygulandıran tek şiirdir. bu benim mallığım tabii edebiyatla bir ilgisi yok.. ayrıca bu şiirin bana hatırlattığı bir şey de yok zira yağmur altında öpüşmeyi bırak üstüme yağmur yağmasından hiç hoşlanmam.

    Hava kararmıştı,
    yağmur yağıyordu,
    dudakları sımsıcaktı,
    elleri üşüyordu,
    bir öptüm,
    bir daha öptüm,
    kimseler görmedi öpüştüğümüzü,
    yağmurdan başka,
    iki gözüm çıksın,
    şimdi ne zaman yağmur yağsa,
    utanıyorum...

    -Ümit Yaşar Oğuzcan
    2 ...
  10. 57.
  11. 55.
  12. Ellerinize ve Yalana Dair - Nazım Hikmet

    Bütün taşlar gibi vekarlı,
    hapiste söylenen bütün türküler gibi kederli,
    bütün yük hayvanları gibi battal, ağır
    ve aç çocukların dargın yüzlerine benziyen elleriniz.
    Arılar gibi hünerli, hafif,
    sütlü memeler gibi yüklü,
    tabiat gibi cesur
    ve dost yumuşaklıklarını haşin derilerinin altında gizleyen elleriniz.
    Bu dünya öküzün boynuzunda değil,
    bu dünya ellerinizin üstünde duruyor.
    Ve insanlar, ah, benim insanlarım,
    yalanla besliyorlar sizi,
    halbuki açsınız,
    etle, ekmekle beslenmeye muhtaçsınız.
    Ve beyaz sofrada bir kere bile yemek yemeden doyasıya,
    göçüp gidersiniz bu her dalı yemiş dolu dünyadan.
    insanlar, ah, benim insanlarım,
    hele Asyadakiler, Afrikadakiler,
    Yakın Doğu, orta Doğu, Pasifik adaları
    ve benim memleketlilerim,
    yani bütün insanların yüzde yetmişinden çoğu,
    elleriniz gibi ihtiyar ve dalgınsınız,
    elleriniz gibi meraklı, hayran ve gençsiniz.
    insanlarım, ah, benim insanlarım,
    Avrupalım, Amerikalım benim,
    uyanık, atak ve unutkansın ellerin gibi,
    ellerin gibi tez kandırılır,
    kolay atlatılırsın...
    insanlarım, ah, benim insanlarım,
    antenler yalan söylüyorsa,
    yalan söylüyorsa rotatifler,
    kitaplar yalan söylüyorsa,
    beyaz perdede yalan söylüyorsa çıplak baldırları kızların,
    dua yalan söylüyorsa,
    ninni yalan söylüyorsa,
    rüya yalan söylüyorsa,
    meyhanede keman çalan yalan söylüyorsa,
    yalan söylüyorsa umutsuz günlerin gecelerinde ayışığı,
    söz yalan söylüyorsa,
    ses yalan söylüyorsa,
    ellerinizden geçinen
    ve ellerinizden başka her şey
    herkes yalan söylüyorsa,
    elleriniz balçık gibi itaatli,
    elleriniz karanlık gibi kör,
    elleriniz çoban köpekleri gibi aptal olsun,
    elleriniz isyan etmesin diyedir.
    Ve zaten bu kadar az misafir kaldığımız
    bu ölümlü, bu yaşanası dünyada
    bu bezirgan saltanatı, bu zulüm bitmesin diyedir.
    0 ...
  13. 54.
  14. 53.
  15. 52.
  16. 51.
  17. Ahmet Haşim- merdiven
    Necip Fazıl-muhasebe
    Orhan Veli- anlatamıyorum.
    1 ...
  18. 51.
  19. Ağlasam sesimi duyar mısınız,
    Mısralarımda;
    Dokunabilir misiniz,
    Gözyaşlarıma, ellerinizle?

    Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
    Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
    Bu derde düşmeden önce

    Bir yer var; biliyorum;
    Her şeyi söylemek mümkün;
    Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
    Anlatamıyorum.

    (bkz: orhan veli kanık)
    1 ...
  20. 50.
  21. Desem ki

    Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
    Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
    Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
    Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
    Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
    Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
    Sende tattım yemişlerin cümlesini.

    Desem ki sen benim için,
    Hava kadar lazım,
    Ekmek kadar mübarek,
    Su gibi aziz bir şeysin;
    Nimettensin, nimettensin!
    Desem ki...
    inan bana sevgilim inan,
    Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
    Ve soframda en eski şarap.
    Ben sende yaşıyorum,
    Sen bende hüküm sürmektesin.
    Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
    Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
    Günlerden sonra bir gün,
    Şayet sesimi farkedemezsen,
    Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
    Bil ki ölmüşüm.
    Fakat yine üzülme, müsterih ol;
    Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
    Ve neden sonra
    Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
    Hatırla ki mahşer günüdür
    Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.

    (bkz: Cahit sıtkı tarancı)
    0 ...
  22. 49.
  23. sanma şâhım__/herkesi sen_____/sadıkâne____/yâr olur
    herkesi sen___/dost mu sandın__/belki ol_____/ağyâr olur.
    sadıkâne____/belki ol_________/âlemde_____/serdâr olur
    yâr olur_____/ağyâr olur______/serdâr olur__/dîldâr olur...
    1 ...
  24. 48.
  25. Herhâlde cahit külebi şiirlerinden bi iki tane barındıran şiirlerdir.
    0 ...
  26. 48.
  27. hasretinden prangalar eskittim.
    (bkz: ahmed arif)
    2 ...
  28. 47.
  29. Cahit sitki taranci..
    Desem ki..
    2 ...
  30. 46.
  31. Sezai karakoç un mona roza şiiridir.
    4 ...
  32. 45.
  33. şiir mi dedi biri palyaço.

    kaç kişiyi öldürdüm düşlerimde
    kaç kilo çekerdi yalnızlık
    kaç kere ezildim altında
    yaz yağmurlarının

    belki de palyaçolar ağlardı pazartesi sabahları
    her sirk geldiğinde ağlamaklı olurduk
    hep ağlamaklı olurduk gülünecek halimize

    kim sevmezdi çiçekleri filan
    ”ben sevmezdim” dedim, “yalan” dedi

    bunu palyaço söyledi,
    palyaço söyledi ben yazdım
    yazdım, yazmasam ağlayacaktım

    herkes ağlarmış biraz, ben de ağladım
    sırf bu yüzden mi ağladım
    alçaklık gibi bir şey oldu bu biraz

    biraz birazdım her şeyden
    dün biraz sinirlenmiştim mesela
    yarın bir kadını seveceğim biraz
    biraz biraz kör oldum bügünlerde

    ama rakı kadehlerini boşaltmayın
    eksilmesin hiçbir şey
    hiçbir şeyden dahi olsa
    kalsın biraz
    umursamıyorum yılgınlığımı filan
    çünkü sessizce yaşanmalı her şey
    bir devrim sesszce olmalı mesela
    ve her sözcüğüne inanmalı bir palyaçonun

    bir palyaço neden yalan söylesin ki
    ben palyaço olsaydım söylemezdim
    marangoz olsaydım da söylemezdim
    ben insan olsaydım yalan söylemezdim!

    hem nereden çıkardınız palyaçonun yalnızlığını
    kaç kilo çeker ki bir palyaço
    hem neden yüzüme vuruyorsunuz
    bir çirkin ördek yavrusu olduğumu

    gocunmam ki ben, ben gocunmam
    bir palyaço ne kara gocunmazsa
    o kadar, o kadar gocunmam işte

    rakı doldurun! eksilmesin

    bitmedi, yazacağım daha
    yazmazsam ağlayacağım çünkü
    alçakça olacak biraz

    hem biz o zaman kimdik ki, nerelere giderdik
    her sokakta biraz daha eksilirdik
    bilirdim, geceleri puslu puslu olurdu bazen
    bazen birisi fısıldarmış gibi olurdu
    ”duyamadım”, derdim, “tekrar et!”
    sessizliğe bürünürdü o vakit her şey
    sokaklar daha bir puslu
    palyaçolar daha bir ağlamaklı olurdu
    ve ben daha bir alçak olurdum
    ağlardım biraz

    hem sen kimsin, çekiştirme diyorum
    hatta kuyruğuma basma diyorum
    acıyor, tırmalarım,-
    diyorum

    kahrol, kahrol!
    diyorum

    geçen gün yüzüme rastladım bir ilan panosunda
    korktum birden, kusacak gibi oldum
    ”olur öyle” dedi palyaço,
    ”herkes alçaktır biraz”
    ”otur ulan!” dedim, bağırdım ona
    ben bazen bağırırım biraz

    ”rakı doldur!” dedim, “eksilmesin!”
    ben bazen eksilirim biraz
    aslında hepimiz eksilirmişiz biraz
    bunu sonradan öğrendim

    ben aslında her şeyi sonradan öğrendim
    herkes herkesi sonradan öğrenirmiş
    bunu da sonradan öğrendim

    örneğin;

    geçen gün bir kadınla seviştim
    biraz değil çok seviştim

    ya işte öyle palyaço
    diyorum ki,
    bunu da yeni öğrendim
    sevişmek de eksilmekmiş biraz

    kim sevmezdi ki kuş ötüşlerini filan
    ”ben sevmezdim” dedim, “yalan”
    dedi
    bunu palyaço söyledi
    palyaço söyledi, ben yazdım
    yazmasam, alçak olacaktım
    hem ben roman da yazdım biraz

    bazen diyorum ki, palyaço,
    sen olmasan ben ne yaparım
    alçakça eksilirim belki biraz
    her yağmur yağışında yerindi dibine girerim
    hiçbir kadının kasıklarını öpemem belki
    ya da unuturum sonradan öğrendiklerimi

    biraz biraz anlıyorum ki,
    yüzler eller, o terli vücutlar filan
    her şey plastikmiş biraz

    haydi sirtaki yapalım palyaço
    rakı doldur, yine eksildik biraz
    6 ...
  34. 44.
  35. birsen keskin'in şahane katkıları olmuştur.

    Dünyaya tortullar tabakalar yarlar gerektir.
    içerde çok yanmışa dışarıda karlar gerektir.
    0 ...
  36. 43.
  37. 42.
  38. Ne hasta bekler sabahı,
    Ne taze ölüyü mezar.
    Ne de şeytan, bir günahı,
    Seni beklediğim kadar.

    Geçti istemem gelmeni,
    Yokluğunda buldum seni;
    Bırak vehmimde gölgeni
    Gelme, artık neye yarar?
    1 ...
  39. 41.
  40. twitter'da belirli aralıklarla marko mahçupyan tarafından yazılmaktadır. kafiyeyse kafiye, ironiyse ironi.
    0 ...
  41. 40.
  42. NiKBiNLiK

    Güzel günler göreceğiz çocuklar,
    güneşli günler
    göre-
    -ceğiz...
    Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar,
    ışıklı maviliklere
    süre-
    -ceğiz...
    Açtık mıydı hele bir
    son vitesi,
    adedi devir.
    Motorun sesi.
    Uuuuuuuy! çocuklar kim bilir
    ne harikûlâdedir
    160 kilometre giderken öpüşmesi...

    Hani şimdi bize
    cumaları, pazarları çiçekli bahçeler vardır,
    yalnız cumaları
    yalnız pazarları..
    Hani şimdi biz
    bir peri masalı dinler gibi seyrederiz
    ışıklı caddelerde mağazaları,
    hani bunlar
    77 katlı yekpare camdan mağazalardır.
    Hani şimdi biz haykırırız
    Cevap:
    açılır kara kaplı kitap:
    zindan..
    Kayış kapar kolumuzu
    kırılan kemik
    kan.
    Hani şimdi bizim soframıza
    haftada bir et gelir.
    Ve
    çocuklarımız işten eve
    sapsarı iskelet gelir..
    Hani şimdi biz..
    inanın:
    güzel günler göreceğiz çocuklar
    güneşli günler
    göre-
    -ceğiz.
    Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar,
    ışıklı maviliklere
    süre-
    -ceğiz.....

    (nazım hikmet ran)
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük