her kula nasip olmayacak göt kalkıklığıdır. burunlarından kıl aldırmaz, kibir konusunda birbirleriyle yarışırlar. zannedersiniz ki her biri kendi ismiyle anılan bir hastalığa çare üretip tıp literatürüne girmiştir.
insanı uyuz eder. hastaneye gidersin. muayene saati gelmiştir. bizim doktor 1 saat sonra elleri cebinde burnu kafdağında bir şekilde salına salına aheste aheste odaya girer.
halkın, hastaların cahilliğinden de kaynaklanmaktadır.
herhangi bir ünv bitirmiş birine alim muamelesi yapan, o ne dediyse doğrudur tavrı takınan, kendisini ezik hisseden, bilinçsiz ve alt sınıf insanların bulunduğu bir kitleyle temas eden, ve de yıllarca kitaplar okumuş, çalışmış, kafa patlatmış ve o kadar eğitim almış kişilerde haliyle kendini üstün görme, başkalarını aşağılama durumu oluşuyor.
halbuki, eğitim düzeyi yüksek insanların olduğu yerdeki doktorlar da pek yoktur bu durum.
mesela, bir savcıya ya da mühendis'e normal biri gibi yaklaşabilir mi doktor? götü kalkık olur mu?
hayır, olmaz...
çok yanlış düşünceler bunlar. allah aşkına kaçınız acil serviste çalıştı? kaçınız psikopat veya ruh hastası yaralılara müdahale etti? kaçınız hayat kurtarmaya çalıştı? kaçınız cahil insana dil dökmeye çalıştı? tüm bu curcunaların stresini topla aynı bedene koy, bakalım ne oluyor? tahminimce götünüz everesti geçer.
göt kalkıklığı değil de başka bir şey olabilir bu. şimdi adamın açısından bakmaya çalışıyorum olaya misal. insanın bir ruha sahip olduğunu unutup hücrelerden oluşmuş bir yapı olarak gördüğünden; götünü, bokunu, bağırsağını, her bir şeyini en ince detayına kadar bildiğinden ona karşı saygılı yaklaşman biraz zor olabilir. yani bu sesine hayran olduğun enstrümanın teliyle, bokuyla püsürüyle uğraştıkça ondan zevk almamaya başlaman gibi bir şey olabilir.
herhangi bir devlet dairesinde çalışan lise mezunu memurun sana bana it gibi davranmasıyla karşılaştırıyorum da; o götünü kaldırmışken ağzıma sıçsa yeridir.
edit: amacım o memuru kötülemekten ziyade; o memura ''eyvallah abi'' diyen sana vicdan muhabesebesi yaptırmak.
devlet hastanelerinde bulunan türkçeyi zor konuşan doktorların içinde bulunduğu hadisedir. orospu çocukları halk hizmeti vermekten öte gelen hastaları aşağılamaya yönelik davranışlarda bulunurlar.
özellikle aile hekimlerinde sıkça görülen durumdur. zira bu aile hekimleri kendilerine verilen aile sağlık merkezini istediği yere taşıma hakkıyla eczacıları parmaklarında oynatıyorlar. mesela bir yerde aile sağlık merkezi var. civarında 2 eczane. dışardan bi eczacı gelip doktora para veriyor. bunun karşılığında doktor aile sağlık merkezini aynı mahallede dışardan gelen eczacının yaptırdığı başka biryere taşıyor ve ordaki 2 eczacı pert oluyor. parayı dışardan gelen eczacı kırıyor. bu yüzden doktor o 2 eczacıyı parmağında döndürüyor.
esasında bunun altında bir eziklik yatıyor olabilir. doktorlardaki bir eziklikten bahsetmiyorum. doktorun götünün kalkmış olduğunu düşünendeki ezikliği diyorum. gecenin bir yarısı arayıp kapımızı açtırdığımız çilingire karşı mahcup oluruz, "seni de uykundan ettik kusura bakma." deriz en azından ama gecenin bir yarısı başına bir şey gelebilir diye nöbet bekleyen doktora müteşekkir olmayız mesela. neden acep?
zor bi meslek olması ve halktan çok ilgi görülmesi.
+oğlum bi bak dizlerimde morarma var sen doktorsun bilirsin.
-teyzecim ben jinekologum.
+o da olur o da olur oğlum bi bak.
-tamam aç bi bakalım teyze.(ulan saf karı bi boktan çakmıyosun)
doktorum deyince vay canına adam hayat kurtarıyor ne kadar güzel fırtzırt diye düşünmez çoğunluk. "epeyce para kazanıyorum" demektir toplumdaki amca teyze için doktorum demek. ayrı yere koyarlar doktorları. çünkü para demek güç demek, insanların saygısını kazanmak demektir ya, bu tepkilere maruz kalan sevgili doktorların da evet götleri kalkar ve hizmet sektöründe çalıştıklarını unutur hastaya kötü muameleye başlarlar. mesailerine geç gelir erken ayrılırlar. dışarıda tonlarca sıra varken sohbet muhabbet kahve molasına çıkarlar. kendilerine hak görürler tüm bunları..