genellikle 90 dakikadır. yıl olmuş 2012 hâlâ 90 dakika, evet! sonra da diziler 2.sezona geldiğinde "çok bozdu, önünü alamadık" yorumları çoğalıyor tabii ki doğal olarak. konu kalmıyor ki, hem 90 dakikalık hem de bölüm olarak da uzun dizilerimiz.
türk dizileri çok uzun sürmekle birlikte yabancı dizilerin bir bölümümünde olan olaylar bizim dizilerde bi sezonda ancak olup biter. çoğu da bi süre sonra sıkmaya başlar senaryoyu uzatmak için saçmalaştırırlar iyice.
özeti ile beraber 3 saati geçer ve bütün geceyi katleder. özetsiz reklamsız hali bile film kadar sürer. sırf muhabbetten uzak kalmamak isteniyorsa fragmanlar izelenebilir, zira vakit kaybından başka birşey değil. behzat ç hatta leyla ile mecnun bile o kadar süre çekilmiyor.
ilk bölümünden sonunu tahmin edebileceğiniz, 3 saat sürmesi dolayısıyla kıçınızın koltukla uzun süreli ilişkiler içine girmesine sebebiyet veren, 15 dakikalık reklam aralarıyla cinnete sürükleyen dizilerdir.
iş icabı bulunduğum Kazakistan ve Fas gibi ülkelerde çılgınlık düzeyinde izlendiğini gördüğüm diziler, tüm arap ülkeleri, balkanlar ve orta asyada durumun böyle olduğunu düşünürsek. insanlarda ileri derecede türkiyeyi özellikle istanbulu görme isteği doğurmuş ve TÜrkiyeye gelen turist sayısını nereden baksanız 6-7 milyon arttırmış ve dahada arttıracak dizilerdir.
genel itibariyle 2 tane jön görünümle kekoçiyle bir adet damacana koysak izleyen olur nasılsa herkes abaza denerek bulunan, sidikli oynadığı kalitesiz yapıma denir.
dizilerin %90'ı bu sidikli kontes için erkeklerin yaptığı türlü maymunluğu anlatır.
amerikan dizileri genel olarak ülkemizin elit kesimine yada bazı aptal ergenlere hitap etse de, türk dizileri türkiyede toplumun ayaktakımı sınıfına hitap eden düşük bütceli dizilerdir. senaryo son derece sıradan ve basittir. yaratıcılık unsuru hemen hemen hiç yoktur. yan etkilerinden biri de, uzun vadede kişiyi aptal eder, zekası geriler. genelde akşamları işinden gelen bilindik türk aile yapısına sahip bir babaya, evde ev hanımlığı yapan bir anneye ve onların çocuk yada çocuklarına hitap eder. yurt odam da var bir tane sürekli sabah akşam internetten "medcezir" ismindeki ezik diziyi izleyen biri, onu da yan etkileri konusunda denek olarak kullanıyorum. ek olarak bizden daha ezik olan araplar çok sever.
oğlan kıza aşık olur. ama birisi zengindir. zengin olanı hep seven, fakirin arkasından işler çeviren tipler olur. tüm sorumlar çözüldükden sonra tam birlikte olacakken zengin ailenin mafyayla ilişkisi ortaya çıkar, mafya zengin olanı kaçırır, zengin olan kurtarılır, fakir olan kaçırılır, kurtarılırken zengin olanı korumak için önüne atlar, yaralanır hastaneye düşer. zengin olan aile fakirin ailesini artık hor görmez, evlenmelerine müsaade edilir, bu anda bir gelişme olur, zengin babayı polis tutuklar, hepsini fakir aile yapmıştır. bölüm en heyecansız yerde biter.
sürekli aynı konuları işlemekten bıkmayan diziler bütünüdür.
vıcık vıcık aşk hikayesi, sevip kavuşamayanların hikayesi, doğu iline gelin gidip damadın akrabalarıyla sorunlar yaşayan modern kadınların hikayesi, dersle hiçbir alakası olmayan öğrencilerin hikayesi, işsizlikten ne yapacağını şaşırıp karı kız peşinde koşan zengin gençlerin hikayesi gibi konuların durmaksızın işlendiği dizidir türk dizisi.
türk dizilerinde zengin kızlar fakir kızlara kötülük yaparlar, lisede üniversitede dersmiş sınavmış falan bunlar olmaz sadece aşk olur entrika olur, zengin erkekler genelde şirket sahibidir ve hep fakir kızlara aşık olurlar, polisiye dizilerde polisler çok ahlaklı insanlardır usta nişancılardır, eğer babalık testi yapılacaksa illa hemşire ayartılır hile yapması için, zenginlerin ne iş yaptığını bilemezsiniz çünkü işe falan gitmezler, eğer biri komaya girerse genelde ölmeden çıkar. komedi dizisiyse en az bir tane karadeniz veya trakya şivesiyle konuşan karakter olur; aile dizisiyse illa çok zeki küçük çocuk, eski kafalı otoriter nine, sorunları olan abla, komik enişte falan vardır. öyle ki yapımcılar, oyuncular değişir ama konular asla değişmez.
yukarıda saydığım temalar arasında en popüleri fakir-zengin arasındaki aşk hikayesidir. türk senaristler genelde şöyle düşünür: fakir güzel bir kızımız olsun, bu kızımızın yolu bir şekilde şirket sahibi zengin erkekle kesişsin, sonra bunlar aşık olsunlar. sonra zengin güzel bir kızımız olsun ama illa kötü kalpli olsun, fakir kızı çekemeyip ona kötülük yapmaya çalışsın. sonra zengin erkeğimiz, ailesi fakir kızı istemediği için ailesini karşısına alsın falan. gerisini dizi devam ederken hallederiz. senaryoyu uzatmak için gerekesiz abuk sabuk diyaloglar, olaylar ekleriz.
ayrıca öyle garip isimleri vardır ki bu dizilerin akıl mantık sınırlarını zorlarlar. kaderimin yazıldığı gün, adını feriha koydum, güllerin savaşı, yılanların öcü, çilek kokusu, kiraz mevsimi, bana artık hicran de, tatlı küçük yalancılar, serçe sarayı, fatmagülün suçu ne, ali ayşeyi seviyor, ilişki durumu karışık, cesaretin var mı aşka, acil aşk aranıyor, kiralık aşk, yer gök aşk, inadına aşk, kara para aşk ve daha niceleri. uzar gider bu liste. kısacası sırf adıyla bile itici olabilen dizidir türk dizisi.
Eskiden kırk dk idi. Inanilmaz zekice, guzel ve aşırı komik diziler meydana çıkıyordu. Şimdilerde milleti uyutmak adına sürekli saçma sapan diziler var. Hala eski dizileri izlemem bu yüzden sanırım.
