ana karakter yanında yancı bir arkadaşının mutalaka olması ve sürekli aaaaaa, uuuuuuu, yaaa öyle mi?, bence sen.... diye cümleler kullanırlar. dizide yeşilliktirler başka bir şey değil.
Esas oğlanımız/kızımız sevdiği insanın yanına gitmek üzere yola çıkar. Mekana ulaşır, sevdiceğine doğru giderken bir ses duyar ve kulak misafiri olur. Sevdiği insan başka biriyle muhabbet eder. Bu genç de muhabbetin başını kaçırdığı için ya da sonuna kadar dinleyecek sabrı olmadığı için konuşulanları yanlış anlar ve ağlayarak mekanı terk eder.
vurulma sahnesi, hastaneye düşülür.
Ağlamalar, zırıltılar; acaba kurtulacak mı kurtulmayacak mı? Koma hali, doktor uğraşır durur, ümitsiz açıklamalar verir. 'Ben elimden geleni yapıyorum, gerisi Allah'a emanet der.'
sonunda kurtulur. Herkes mutlu mesut evine gider. 2 gün sonra hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam edilir.
yakışıklı, boylu poslu, geniş omuzlu, karizmarik sesli, köklü ve zengin bir aileden gelen, iyi eğitim almış bir delikanlı. asidir hafif, anası kızı pek istemez, bu ise, anasını çiğneyemediğinden, arada kalır..
kızlarımız taş gibidir.. real yaşantılarında zayıf duygusal altyapısı olan bir millet kadınından, taş gibi bir irade çıkarılır bu dizilerde.
zengin aile, bok gibi viski tüketir, uçaklarla başka memleketler iş bağlamaya falan giderler.
Cipler,
Silahlar,
Aşırı bir zekâ,
Aşırı bir akıl,
Sınırsız para,
işe gitmeyen ama çok başarılı iş adamları,
Ultra zengin ve modern evler,
Sürü sebil korumalar.