Cemilenin bir ailesi yok mu? Hep Ali Kaptan'ın ailesini görüyoruz. Kadının başına onca iş geldi ailesinden bir kişi bile yardıma gelmedi. Teyze, dayı ya da anneanne gibi karakterler hiç yok dizide. Cemilenin köklerini merak ediyoruz. Ali Kaptan cami kapısının önünde bulup mu evlendi bu kadınla?
Öyle Bir Geçer Zaman ki'de aile eski evden yeni eve tam bir günde gitmişti. Şimdi günde beş kez yürüyerek gidip geliyorlardı okula ve işe. Deprem olup, aradaki mesafe mi kısaldı? Yoksa araya hızlı tren hattı filan mı çekildi? Hoş kimseyi otobüse binerken de göremiyoruz ya...
*karşılıklı diyaloglarda söz kesmenin hala aptalca yapılması
mesela
-beni bir din...
aradan 5 saniye geçer
+kes, dinleyemem seni!
*dizi kahramanlarımızdan birisi bir olaya karışıyor, haberlere çıkıyor. dizi başladığından bu yana bir kez olsun televizyon izlemeyen diğer insanların o akşam haber izleyeceği tutuyor. ve şansa da bakın ki, tam da spikerin arkadaşlarıyla ilgili haberi anons ettiğinde denk geliyorlar. bu saçmalığın başını akasya durağı gibi süper(!) dizi çekmektedir.
mesela:
ali, elinde olmayarak polisler tarafından bir mekanda basılmıştır. gazeteciler, kameralar da o anı akşam haberleri için kaydetmektedirler. akşam haberleri başlamış, ali'nin arkadaşları sohbet ederken spiker:
-evet sayın seyirciler. istanbul bugün büyük bir ahlaksızlığa tanık oldu.
ali'nin arkadaşalrından biri: ekrem, televizyonun sesini aç. n'olmuş, bakalım.
ve gerisi de bildiğiniz gibi.
*mesela bir suçu başkahramanlardan biri dizi boyunca sürekli işlemektedir. mesela suçlu olup olmadığını öğrenmeden bir genci, bir adamı tartaklamak, hastanelik etmek gibi. ama aynı olay, kendi çocuğunun başına geldi mi "nerede adalet?", "nasıl bir vicdansızlık bu?!" nidaları dönüyor dizide. örneğin arka sokaklar'da mesut komiser buna örnek.
adam, dizi başladığı zamandan bu yana belki de sadece yaşlıları tartaklamamıştır suçlu olup olmadığını bilmeden. sokak çocuklarına tokatlar yağdırıp küfürler etmiştir. ama oğlu tunç, bir mitingde yanlışlıkla dayak yiyince diğer polis memurlarına "siz nasıl olur da el kadar(!) çocuğa el kaldırırsınız? nasıl olur da suçlu olup olmadığı belli olmayan birine şiddet uygularsınız?" diyip köpürüyor.
*unutkanlıklar.
mesela çocuklar duyması'nda taa başlangıçta temizlikçi emine'nin 3-4 çocuğu vardı. sonraki bölümlerde ise emine'nin hiç çocuğu yokmuş gibi gösterildi.
*türk dizilerine göre bir kahraman asla bankacı, memur gibi mütevazi meslek sahibi değillerdir. kahramanlarımız hep ya ceo'dur, ya genel müdür, ya holding sahibi ya da direkt babadan zengin insanlardır. geçmişte birkaç istisna vardı o da: en son babalar duyar (tornacı aile) ekmek teknesi (fırıncı bir baba), 7 numara (zengin olmayan üniversite öğrencileri, bakkal bir ev sahibi)...
*herkesin duyabileceği bir ses seviyesiyle bir insanın hakkında rahatlıkla konuşabilirsiniz çünkü hakkınızda konuştuğunuz kişi %100 "efendim?" diyip duymayacaktır.
ayşe: bu fahişe ev sahibimiz de zırt pırt gelmese olmuyor sanki.
ev sahibi: efendim?
ayşe: ahaha, yok bir şey demedim ben.
*Mesela karakterlerimiz ne olursa olsun asla ölmemeli. ölse bile illa ruh olarak geri dönmeli. (bkz: memati)
daha yazmakla bitmez bunlar. sayın senaristler, bizler geri zekalı değiliz, haberiniz olsun.
telefon konuşmaları 1: karşılıklı konuşmalarda karşı taraftan kötü bir haber gelir ve kötü haberi alan kişi Telefonu elinden düşürür. Telefon düşünce hat kesilir ve dıt dıt dıt diye ses gelir, fakat mantıksız olan; neden hat telefon kapanmadan kesiliyor. telefonun düşmesiyle hattın kesilmesi için karşı tarafın telefonu kapatması gerekir.
Telefon konuşmaları 2: Oyuncu Telefon konuşması yapacağı zaman numarayı girer. Nedense anında Telefon çalar ve kişi hemen alo der. Ulan bi dur Telefon çalsın karşı taraf duysun.
Hiç inandırıcı değil.
Zengin fakir göze çarpar güzel çirkin göze çarpar erkek fakirse kızın ilişkisini kesmesini isterler. Acı çekerler , zincirleme ilişkiler vardir karşılıksız sevmeler. Film şirketlerinin birbirini taklit etmesi vardir. Vardir da vardir yani zaten bu yüzden çoğu insan türk film ve dizlerini sevmezler biz türküz başkalarının değil kendi yapımlarimiza bakmalıyız fakat film dizi yapımcıları olsun bitsin der gibi yapıp yapıp geçiyorlar.
Sözde polisiye dizi çekilmiş 1500 bölüm. Adamlar çatışmada kurşunu görüp eğiliyorlar. Sövmicem ağabeyler bi talep var ki devam ediyor dizi, hoş behzat'a da talep vardı kalktı yayından ama.
Doktorlardan gidelim duygu vuruluyor konusuyor hicbir şey yok sonra birden bayılıyo arslan kucağına alacak kol hareket ediyor iste o kol hareketini fizikçiler bile açıklayamaz. Nasıl bi ihmaldır yaa
bir dizide kadın ile erkek bir koşuşturma sonucunda kovaladıkları kişiyi ellerinden kaçınca yoruluyorlar. arada bir kaç ciddi konuşma ve sonrasında espriler filan. hadi acıktık bir şeyler yiyelim diyorlar. tamam hadi gidelim diyorlar. bunu dedikleri yer riva. evet nereden biliyorum çünkü adamın yerini sorduklarında " adam şu an riva'da şu yol üzerinde şöyle bir evde" diyor. neyse bunlar oradan kalkıp eminönü'ne gelip balık ekmek yiyorlar. lan arkadaş acıktım diyip, riva'dan eminönü'ne balık yemeye gidilir mi. helikopterle gidilmez oraya.
