dizilerimizin olmazsa olmaz aksesuarlarından bir taneside cam bardaktır. bu ister bir su bardağı olsun isterse bir çay bardağı bizlere çok şeyler anlatır.
örnek 1: esas oğlan, yağız delikanlı çok sinirlidir, asabidir, yıkılmış, örselenmiştir o an eline geçirse koskoca bir migros tribünü dolusu insanı haşamat edecek haldedir. işte izleyiciye bu ruh halini yansıtmak için delikanlının eline bir bardak verilir. biz evvela 30 saniye kadar arkadaşın gözlerindeki şimşek çakan bakışları izleriz, daha sonra bu delikanlı elindeki bardağı sıkar, sıkar, sıkar ve kırar parça pinçik eder, anlarız ki abinin tersi pis ve çok gururlu. ne karizmatik oldu değil mi?
örnek 2: hanım kızımız mis gibi rize turist çayı dolu bardağıyla oturma odasına yönelmiştir. o esnada bi telefon çalar, bazan zil çalar. telefondaki veya kapıdaki kimse araması, gelmesi hiç beklenmeyen bir kişi ise o bardak elden düşer. o bardak düşecek arkadaş, onu usulca bir yere bırakamazsın. çünkü çok şaşırdın, şok oldun. böyle yapmazsan seyirci yüzündeki sikko oyunculuktan iç dünyandaki kırılmaları, şaşırmışlığı anlayamaz.
- Kızın hep çoçugu aldırma sahneleri.
- Hep yogun bakımdayken elektro şok ile hayata geri dönmesi.
- Başröllerin başına neler neler geldiği halde ölmemeleri.
hemen hemen her komedi dizisinde ortaya sahipsiz bir bebeğin çıkması ve akabinde gelişen olaylar. şöyle ki;
esasoğlan bebeği bulur ve gizli bir şekilde ona bakmaya başlar. evin arka odasından gelen bebek sesine salak saçma bir kılıf uydurularak 'ne bebeği?' havası yaratılır. asla gerçeği açıklamaz esasoğlan. sonra bir gün, durum artık gizlenemeyecek hal alır ve bebek ortaya çıkar. bütün aile fertleri ve arkadaşlar -daha olay nedir- diye sormadan esasoğlana yüklenir. 'kimden peydahladın bu bebeği?', 'sen adam olmayacak mısın?' vesaire gibi..esasoğlan da -sanki yemin etmiş gibi- gerçeği açıklamaya yanaşmaz bir türlü. söylenen her lafı içine atar ve bebeğe bakmaya devam eder. olayın sonunda ya bebeğin ebeveyni çıkar ortaya ya da bizim esasoğlan gerçeği açıklamaya karar verir. işte o zaman, tam o zaman işte o tüm aile fertleri 'ulan ne delikanlı, ne düzgün evlat yetiştirmişiz de haberimiz yokmuş' diye hayıflanırlar içten içten.
en son geniş aile' de olmuştu böyle bir olay. baya baya dna testinden falan bahsetmişlerdi. bitsin artık bu işler!
milli piyango en fırlama tipe çıkar.herkes sevincinden çıldırır.sonra anlaşılır ki bilet ya annesi ya da dizinin salak karakteri tarafından kaybedilmiştir.arama çalışmaları başlar.asla da bulunamaz.
1-dizilerde taksicilik yapan bir karakter varsa kesin bir müşterisi takside önemli bir eşyasını (içi para dolu bir çanta, cüzdan,eroin vs.)unutur. taksicinin başı da bir şekilde belaya girer.
2-sonra hangi gerekçeyle olursa olsun kadın kılığına giren bir erkek oyuncuya kesin birisi aşık olur. halbuki onun erkek olduğu o kadar açıktır ki, adada yalnız bile olsanız yüzüne bakmayacağınız çirkinliktedir.
3-birbirine kavuşması beklenen iki başrol oyuncusu sudan bir sebeple birbirlerine o kadar yaklaşırlar ki, ama yine sudan bir sebeple birbirlerini göremez ve oradan uzaklaşırlar.
esas kızımız dizinin en iyi, en nasmuslu bütün enleri kendinde barındıran biridir ancak buna rağmen gayri meşru çocuk doğurur.esas oğlan ile tüm dizilerde mevcut olan kötü anne, kötü baba ve esas oğlana aşık fettan kız yüzünden bir yanlış anlama olmuştur ve esas kızımız dizinin en gururlusuda olduğundan çocuğu esas oğlana söylemeden doğurup büyütmeye karar vermiştir ancak esas kızımıza aşık iyi yürekli ama esas olmayan oğlan kızın adının lekelenmemesi için onunla evlenir yıllarca evli kalırlar ama bir kere bile sevişmezler. yıllar yıllar sonra mutlaka esas oğlanın tesadüfen kendi çocuğu ile yolları kesişir ve haliyle esas kızımızlada yeniden bağlantı kurulmuş olur.
her dizide kesinlikle kadınlar 3-5 kişinin tecavüzüne uğrar. bir de matah gibi uzun uzadıya çekiyorlar bu sahneleri. çığlıklar ve kesinlikle bacakların arasında kan görüntüsü ile sonlanan sahnelerden sonra da aylarca yapan şerefsizleri birilerinin becermesini (ne bileyim at olur, eşek olur, bush olur) bekleriz ama olmaz. sen sağ ben selamet.
türk dizileri, tiksiniyorum sizden*. senaristler, ananıza bacınıza yakıştırın bunu tamam mı? şişşt hükümet, "erkeklerle düşüp kalkan kadının sonu tecavüzdür" mesajın kabak tadı verdi.
en yakışıklı en karizmatik esas oğlan, en güzel en alımlı esas kız, kötü kaynana, melek gibi çocuklar ve solukların tutulduğu anda araya giren reklamdan sonra ekranda hiçbir değişiklik olmadan sadece yönetmenin adının görünmesi.
sevgilisini/eşini terkeden kadın/erkek başka bi şehire gidecektir.
bilet almaya gider.
bileti verecek olan görevli de 'gidiş-dönüş mü' diye sorar.
kadın/adam acıklı bi yüzle uzak bi noktaya bakar ve 'sadece gidiş' der...
Türk dizilerinin belli başlı olmazsa olmaz olayları vardır.
-Bir kere her dizide delinin biri, tımarhaneden doktor kıyafeti çalarak kaçar. Görmedim diyen olmaz bunu mesela.
-iki aşığın lunaparka gitme olayı kesinlikle ama kesinlikle olur. Hatta bir şarkı koyarlar arka fona. Onlar eğlenir filan. Konuşmaya başladıkları sahne, dönme dolaba bindikleri sahnedir. Dönme dolap en tepede durar hatta böyle birbirlerinin gözlerinin içine bakarlar. Ha eyvallah hoş sahnedir, ancak boku çıkarılmaktadır be.
-Bir de hamile kadın olayları vardır. Kadının teki mutlaka sevdiği adamı kaybetmemek için yalan söyler. Her türk dizisinde bunu mutlaka bir hatun yapar.
-Yine hamile bir kadının tam en önemli olaylar içinde sancısı başlar, nasıl oluyorsa o da dank diye hiç anlamam. Birden sancı mı başlar abi?
edit: allah bismillah destur. eskiden daha kötüymüş lan hatırlayınca? gözyaşı kör adamın gözlerine damlar ve adam görmeye başlar. yada araba çarpar adama görmeye başlar. lan adama araba çarpıyor sonra mucize oluyor lan nasıl? (filmlerde)
1- bir dizide surata pasta fırlatılmazsa o dizi türk dizisi değildir.
2- bir dizideki bir veya birkaç erkek karakter muhakkak bir bölümde kadın kılığına girmek ve başka bir mal erkek de onlara aşık olmak zorundadır.
3- dizilerdeki ipsiz sapsız takımlar ağzını yayarak konuşmazlarsa olmaz. örnek; yavroooaaamm bize de gelsene, annammh beaa.
4- dizilerdeki bu ipsiz sapsız karakterler hala yukarıdakine benzer replikler kullanmak zorundadır.
5- dizideki bir kadın karakter eşini veya sevgilisini muhakkak bir başka kadınla görüp hemen aldatma tribine girmelidir. ve bu başka kadın da muhakkak yakın akraba, eski dost falan çıkmalıdır. yoksa dizi diziye benzemez.
6- ve son olarak dizilerdeki güneydoğulu veya karadenizli karakterler mutlak suretle aslının yanından bile geçmeyen bir şiveyle konuşmak zorundadır. özellikle anlaşma mı imzalatıyorlar bilmiyorum.
gazete üzerinde kahvaltı, daha zenginse ikea mobilyalar, daha da zenginse köşk, şoför, yat, kat. fakirler bir tepsi alamayacak kadar fakirdir, yeni evli orta halli çiftler köşeli hayatlarını anlamlandırmak için hep ikeadan alış veriş yapar, ve bütün zenginler denizciliğe merak sarmıştır.
mafyanın adamlarının istisnasız hepsinde sakal ya da en azında bıyık vardır. ama saçlar hep 3 numara ya da biraz uzunudur. hiç sinek kayı traş oluanı yoktur. hep takım ve yumurta topuk, sivri burunlu kösele giyerler, "emret abi" şeklinde konuşurlar. etrafı polis tarafından sarılmış olsa dahi silahı çıkarıp ateş etmeye çalışırlar.
tecavüzcü tipin eğer yan karakterse kır bir sakalı olmalı, saçları ise ya yine kır ve karman çorman olmalı ya da başın ön tarafı kel olmalıdır. ve tecavüzcü kesinlikle esmerdir.
saplanan bıçak illa ki kalbin 2-3 santim yanına saplanır ve esas oğlan/esas kız ölmez.
hemen hemen hepsinin tecavüzle alakası olması, tecavüz yoksa evlilik dışı ilişkiyle alakalı olması. böyle cinselliği çok kötü bir şeymiş gibi aşılamaları. o değil adamın yerinden kımıldaması bir dakika sürüyor abartısız.