Dilbilimci Doğan Aksan'ın bu soruya özet niteliğinde yanıt verdiği kısa makalesi. Aksan, dil zenginliğinde temel ölçütün sözcük sayısı değil anlatım gücü olduğunu belirtmektedir. Ona göre Orhun Yazıtları'ndan anlaşıldığı kadarıyla Türkler, o dönem, bugün kültür dünyasını biçimlendiren çeşitli uluslardan çok daha başarılı biçimde renkleri, hayvanları, akrabaları vb isimlendirebilmiş, ayırabilmiştir, o dönemde ulusumuz açısından somut şeylerin adlandırılmasında yüksek bir başarı ve çeşitlilik sözkonusudur. Daha sonra, Osmanlı Aydınlarının arapça ve farsça özentiliği türk dilinin çeşitliliğini ve anlatım gücünü zayıflatmıştır. Sözgelimi, farsçada "sevmek" sözcüğünü tam olarak karşılayan bir sözcük bulunmamaktadır. Türkçe'nin eklemeli bir dil olması, tek kökten 30-40 sözcük türetilebilmesini sağlamaktadır ve somut sözcüklerin müthiş bir imgelem çeşitliliğiyle aktarımına olanak vermektedir. Örneğin "ayna" sözcüğüne anadolu'da 30-40 farklı karşılık bulunmuştur. Anadolu ağızları, türkçe'nin anlatım güç ve yeteneğini başarılı biçimde yansıtmaktadır. Sonuç olarak, Aksan'a göre, türk dilinin bugünkü birçok sorunu anadolu ağızlarının incelenmesi yoluyla çözülebilecektir.