devlet dairesine sabahın köründe gidip, o evrak senin bu evrak benim turlamak, kaba memurların rahatsız etmesi, havalandırması yetersiz, sıvaları dökülmüş ve basık odalarda pinekleme, mahkeme duvarı suratlı görevlinin size toz muamelesi yapması ve eğer şansınız yanınızdaysa 5 saat kadar sonra işinizi halledebileceğiniz ve gününüzün piç olacağı, şanssızsanız bugün git yarın gel efsanesiyle karşı karşıya kalacağınız arkaik bir sistemdir.
vatandaşla kavga eden, evrak yığınlarının altından kalkamayan, soliteri de master yapmış olan ve içi geçmiş amcalar teyzeler yığınından çok daha fazla anlam içeren topluluktur.
her ne kadar binlerce sorunu çözülmeyi beklese de bu bürokrasinin bir yerlerindeki teknokratlar hem devletin bunca kargaşaya rağmen işlemesini sağlamakta, hem de rejimi ve atatürk ilkelerini korumaktadırlar. siz sanıyor musununuz ki zaman zaman ana haber bültenlerinde "bu ülkede de iyi şeyler oluyor" minvalinde gelişen haberlere konu olan başarılara, cevval politikacılar sayesinde ulaşılıyor...
ama bu insanları kimse görmemekte ve korumamaktadır. bunların soyları tükenirse, o zaman devlet elden gitmiş demektir.
işe yaramaz insanlar sürüsü.
asıl görevleri insanların işlerini kolaylaştırıp çarkın dönmesini sağlamak olan bu "bürokrasi sınıfı" tam tersini yapar, işleri yokuşa sürer ve kene gibi milletin kanı ile beslenir.
türkiye ve japonya devletler arası bir kürek yarışı düzenlemeye karar verir takımlar oluşturulur, maksimum performans almak için yapılan zorlu antremanlar sonunda yarış günü gelir çatar, izleyiciler arasında dedikodular cılız japonların kazanma ihtimali olmadığı yönünde irtifa kazanırken start verilir ve japonlar büyük bir fark ile yarışı kazanır.
yarış sonrası beklenmeyen yenilgi türk tarafını sarsmıştır hemen yenilginin sebebi araştırılmaya başlanır ve elde edilen sonuç:
japon takımında 9 kürekçi 1 dümenci varken türk takımında 9 dümenci 1 kürekçi olmasının yenilgiye sebep olduğu gözlenir ve takım yapısında düzenlemeye gidilerek
1 genel müdür, 3 bölgesel müdür, 3 dümen şefi, 1 dümenci, 1 kürekçi den oluşan yeni bir türk takımı oluşturulur fakat yeni oluşuma rağmen japonlar yine türkleri hezimete uğratır.
bu duruma sinirlenen türk devleti, yönetim kurulunu acil toplantıya çağırır ve toplantı sonucunda işini iyi yapmayan kürekçi kovulur müdürlere ve diğer personele sorunun çözümüne olan katkılarından dolayı ikramiye verilir.
bugün bu hataları görüyoruz. devlet erkanı her zaman üstün zekalılardan ve üstün meziyetli olup bölgeyi bilenlerden seçilmelidir. bu çok net. türkiye bence kalıplaşmış yönetim biçimlerinden sıyrılıp kendine "devlet aklı" dediğimiz şeyin hükümetten hükümete değişmemesini engelleyecek somut bir sistem kurmalıdır. tamam devlet geleneğimiz falan filan hep yerli yerinde de bunun sonuçlarını çok kısır alıyoruz.
bu konuda çığır açabiliriz. türk bürokrasisi bir ingiliz bürokrasisi yahut bir rus bürokrasisi değildir. fakat çoğu zaman akıllıca kararlar da verdi tarihte. bu alana eğilmeliyiz, eğer bugün iran diye bir devlet varsa bu onların bürokratik akılları sayesinde. iran türkler tarafından yönetildiği zaman da dahil olmak üzere 2300 yıldır doğru düzgün askeri başarısı olmayan bir devlet. ama bakın çökmüyorlar. çünkü bürokrasi kuvvetli. osmanlıda devlet erkanının çok üstün zekalı insanların oluşturmasının ekmeğini devletin çöküş döneminde dahi gördük.
çok mühim konu dostlar. çok. mecliste suriyeyi, ırağı, rusyayı, fransayı, iranı, mısır, libya, israil, lübnanı bilen ikişer üçer adam olduğunu düşünsenize. bugün amerikanın orta doğu araştırmaları enstitüsü ne sike yarıyor sizce? buna işte. bölgeyi tanımak ve analiz etmek.