zira ölen unutuluyor, ölenin kanı yerde bırakılıyor, artık silahlı teröristler ordu tarafından görülüyor lakin etkisiz hale getirilmeleri için değil ''uyarmak için''' ateş ediliyor. ben demiyorum bunu, ordumuz söylüyor;
kara kuvvetleri 7'nci hudut alay komutanlığı (hakkâri/ yüksekova dağlıca) unsurları tarafından, oramar tepe 350 m güneybatısında silahlı üç kişilik görüntü alınmış, alınan görüntüde, bölücü terör örgütü mensuplarının bazı silahları mevzilendirme faaliyeti içerisinde oldukları tespit edilmiştir. bunun üzerine, görüntünün alındığı bölgenin yakınlarına, uyarı atışı yapılmıştır. durum tam olarak bu. akp'yle süreçlere devam...
dışarıdan farklı gözle bakılsa da içine girince öyle övünülecek bişey yok. türk askerini oluşturan komuta kademesini dışarıda bırakırsak bu kademedeki gençler yani türk askeri zorunluluk içinde görevlerini yapan kişilerdir ve cogusunun bu kurumu da sevdigini soyleyemeyecegim.
--spoiler--
Dolaşan nöbetçilerimizden biri bir gece arkasını dönüp duran bir ingiliz neferini görmüştü. Kendi kendine şu iki hali düşündü: bunu tüfekle vursa bütün ingiliz siperinin ve Türk kurşunları bu şüpheli sesin üstüne yağacaktı, süngüyle vurup öldürse, diri ve esire vaadedilen beş altından beyhude kalacaktı. Aklına garip bir çare geldi: Kimbilir nerede giydiği çorabını ayağından çıkarıp sol avucuna gizledi ve evvela ensesine bir yumruk vurup şaşırttıktan sonra erin ağzına bu bezi soktu.
Esir ayıldıktan sonra şöyle diyormuş.
-Evvela bir yumruk vurdu sersemledim, sonra ağzıma bilmediğim bir zehir tıktı, işte bu zehirle bayıldım...
--spoiler--
yirmi yaşında olmasına rağmen ölüme davul zurna eşliğnde giden, eğer ölürse vatan sağolsun denilen, tarihten günümüze kadar her düşmanın korktuğu doğuştan savaşçı olan askerlerdir.
onlar bizim canımız ciğerimiz. vatanımızın tapusunu bize emanet edenler. içte dışta düşmanla mücadele edenler. her türk asker doğar ifadesinin canlı örnekleri. allah onları başımızdan eksik etmesin. *
şimdi diğer görüşlerime geçecek olursak ordumuz ne kadar düzenli, disiplinli, kuvvetli olsada artık bence paralı askerliğe geçmemiz gerektiğini düşünüyorum. çünkü şartlar her geçen gün değişmekte, orduların teknolojiyle olan muhabbeti bir kat daha artmaktadır. olası bir savaş esnasında hem ülkemiz hem de 2,5 ay acemilik eğitimi almış askerlerimiz kendini riske atacaktır. bildiğim kadarıyla yıpranma payıyla birlikte 20 sene olan askerliği * paralı askerliğe de uyarlayarak misal 3 sene acemilik geriye kalan 17 sene profesyonel askerlik yapılarak uygulanması bence daha doğru olur.
asker çocuğuydum ben. hayatım lojmanlarda geçti. sürekli askerlerle bir aradaydım. rütbeli rütbesiz. ama türk askeri dediğinde aklıma illa ki er ve erbaşlar gelir. bugüne kadar bi tane yamuk askerle karşılaşmadım.
yıl 1995-1996 falan. o zamanlar bilgisayar neyin yok tabi. topları alıp beton sahaya giderdik. yaz sıcağı falan dinlemeden saatlerce. sahanın hemen yanında subay lojmanları vardı. subay lojmanlarının önünde hep nöbetçi bulunur. topumuz kaçardı, asker silahını bırakır alır getirirdi topu bize. bazısı fırça yemekten korktuğundan sanki gizli saklı yapıyormuş gibi çaktırmadan ölçülü hareketlerle dikerdi topu sahaya.
foça'nın yazı da beterdir. biz orda saçımız sararana kadar top oynarken, askerler uzun kollu kıyafetlerle başlarında plastik kasklarla saatlerce beklerdi.
bazen bizi markete gönderirlerdi. sigara almaya, kola almaya. para üstü de istemezlerdi. kendimize tadelle, metro çikolata falan alırdık. bilmezdik ki aslında hepsi meteliğe kurşun atıyo. ama yine de bize bahşiş verirlerdi gittik aldık geldik diye.
öyle şerefli, namuslu, şefkatli askerlerdir işte türk askerleri.
sadece o abilerimin hatrına girip yazayım dedim. normalde yazmıyorum artık.
şimdi görsem o adamı "abim" diyip sarılırım yemin ederim. inşallah hayatları güzeldir.
kanunsuz emire karşı çıkamayan türk polisine güzel karşılık verip, vatandaşa gaz maskesi dağıtmış olan helal süt emmiş askerdir benim nezdimde. tekrar helal olsun size. ağlarken bir süre durdurdunuz göz yaşlarımızı, sevindirdiniz bizleri.