sadece yerlerde olsa yine iyi... tamam biliyorum, kabul ediyorum boku çıktı. zaten sıkıntılıydı ohal muhabbetine iyice laçkalaştırdılar...
şimdi bir kaç ak-troll tüneyecekler başlığa; "fetö unsurlarını nasıl yakalamasını bekliyordun başka şekilde" diye sıçmıklarını bırakacaklar ama elbette kaale almayacağız.
hazır sistem hepten kaymış bir çomakta ben sokayım...
Ülkemizde yargıçlar ve savcılar "ayrılmaz bir bütün" olarak kabul edilirler.
Aynı servis arabasıyla adliyeye gidip gelirler, çünkü bazıları aynı lojmanda otururlar, hatta öğle yemeklerini aynı yemekhanede yerler. (Çünkü devlet onlara "dışarıda" yemek yiyecek kadar maaş vermemektedir herhalde.)
ister Alevi olsunlar, ister Sünni...
ister Katolik, ister Ortodoks, ister Gregoryen diyemiyorum, bizde "gayrımüslim" yargıç ya da savcı yoktur. Subay da yoktur, vali de, kaymakam da, polis de. Neden acaba? bir şarkıcı vardı bir aralar habire tabak kıran Fedon diye, "Türk bahriyesinde deniz subayı olmak isterdim" diye ağlamıştı zamanında... mehmet aurelio Türk milli takımında futbol oynar ama Fedon türk ordusunda subay olamaz. Birini başımızda taşır, ötekini kovalarız. Gayrımüslimler milletvekili olabilirler ama memur olamazlar.
Neden?
Seçilmiş mi daha üst düzeydedir, atanmış mı? Seçilebiliyorlar da niçin atanamıyorlar?
Bu bir yana, hakim ile savcı duruşma salonunda da "yan yana" otururlar. Aynı kürsüde. Aynı düzeyde...
Hakim ve savcı "yukarıda", sanık ve avukatı "aşağıdadır"...
Oysa, Amerikan film ve dizilerinden bileceksiniz, orada hakim ortada ve yüksekte, savcı ile avukat kürsünün iki yanında aşağıda, zeminde, aynı düzeydedir.
Ve de "kürsüye yaklaşabilmek" için izin isterler... Yargıç, gerektiğinde savcıyı da "kalaylar" bile...
Yani mahkeme, suçlayanla savunan arasında bir fark gözetmemekte, iki tarafı da kesinlikle eşit kabul etmektedir.
Avrupa'da savcı yargıçla aynı düzeyde, ama "ayrı" bir kürsüdedir.
Duruşma salonuna da ayrı kapılardan girip çıkarlar.
Bizim kamu davalarında karşında hem suçlayanıyla hem yargılayanıyla koca, heybetli bir devlet vardır, pirincin taşını ayıklamak senin sorunundur...
Bu konu tartışılır, savcılar sert tepki gösterirler muhtemelen, mesele de rafa kalkar...
Var mı Türkiye'de bu "reformu" yapacak babayiğit? öyle duble yol yapmaya benzemez!
küfür etmek kolaydır, bunları tartışmak ise göt ister... yürek ister.
savcı tahliye önermiş, hakimler düşünmüş kararı vermiş kanunlar çerçevesinde... ama yok! sen benim istediğimin aksine nasıl karar verirsin diyerek hakimler açığa alınıyor, yerlerine talimat ile hakimler atanıp talimata göre karar veriyor! gel de hukuk adalet bağımsızlıktan bahset!
işte durum böyle iken evet kararı ile daha da beter hale geleceğimizi gör!
tanım : türk adaleti yerindedir ancak bu yerde olması gerekenler başka yerlerdedir.
Hafızam kuvvetli olmadığı için kişi ve kurumlar değiştirilerek bir fıkra anlatmak isterim.
Türkiye adalet bakanı (yıl 2012 olsun) (sallıyorum) avusturya'ya bir konferansa gitmiş ve avusturyanın denizcilik bakanına şaka maksadıyla, "sizinde denize hiç kıyınız yok ama denizcilik bakanlığınız var" demiş. Avusturya Denizcilik bakanı anında cevabı yapıştırmış, sizinde adalet bakanlığınız var. *
Fatih'te ailesinin gözü önünde 7 polisin sokak ortasında dövdüğü Ahmet Koca için direnme ve hakaretten 5 yıl hapis isteyen adalettir. nereye gidiyoruz böyle efenim