"önemli olan kafayı kapatmak gerisi teferruatır" diyen bir neslin son mümessilidir. her şeyini, özel hayatını dahi türbanıyla yapar ki bütünleşmiştir artık onunla. duşunu alırken dahi çıkartmayarak bağlılık yeminine çiğnemez. kimine göre bir kahramandır o; eski geleneklerde olduğu gibi ölünce türbanıyla gömülecek kadar bağlıdır da ona. bu kadar da töreye sadıktır.
geleneğe atıfta bulunup hakir görene diyeceğim odur ki; yanlış adetler eleştirilmeli elbet ama nur yüzlü ninemin başını örterek gömülmesi neden zoruna gitti? kendini
gün geçtikçe artan sapıklardan korumak için bacağını,başını örten ve bunu psikolojik anlamda tedbir gören annemin hür iradesiyle yaptığı davranış batılılaşmaya mı ilme mi yoksa hakiki laikliğe mi ters geldi?
tarihi bilmeden atıp tutan kişilerin bilmesi gereken birşey var. dinen emir oluşu sevabı bir yana, başörtüsü kadının toplumsal hayata katılım vesilesi olmuştur asırlardır. kadının cinsel yönünün setredilip fikrinin öne çıkmasını sağlayan olgudur örtünme. kendimizi kandırmayalım,ayrıca bu sapıklık değil. nasıl açken güzel bir yemeğe gözün düşer. normal fizyolojik vakadır bu. güzel kadınlara da gözün düşer. onlara alt olmayıp üst boyut olan fikre,ilerlemeye yönelmek için bu şarttır bence. bu erkek fıtrattıdır. erkeksen durum budur.
hatta iki kadın arasında güzel olanı mı yoksa ehil olanı mı sekreter veya sunucu yapıyorlar? bu medyada duayenlerce tartışılır hep. kasiyerler dahi hep aptal güzellerden. iş-kur müdürü dahi demedi mi "güzeller işe girmede 1-0 önde" diye. bunun haksızlık olduğunu asıl kadınlar söylemeli. cinsel meta olarak kullanılmayı feminist kadınlar benden önce haykırmalı.
kısacası doğuştan gelen bir özellikle bu kadar haksızlık vesilesi olmamalı biz erkekler yüzünden. aya çıkmayı engelleyen asıl bu...
