türbanın giremediği meclis milletin meclisi mi önce onu cevaplamak gerektir.
milletin meclisi kavramı dogmatik bir unsur değildir olamaz. eğer ki orası milletin meclisi ise, bu millete mensup her inanç grubundan insan inancının gereği olarak dilediği gibi giyinme hakkına da sahip olmalıdır, temsil etme hakkına da.
diz üstündeki eteğe karışsalar şeriat geliyor diye sokaklara dökülecek olanlar, bir kadının kendi tercihine karışma hakkını kendinde nasıl buluyorlar? tabi ki utanmadıklarından.
bunu ayrımcılık olarak algılamak isteyenin kendi sorunudur ancak bu ülke sizler gibi kokonaların eliyle değil, başörtülü/türbanlı/eşarplı artık ne derseniz, öyle insanların eliyle kuruldu. yani milletin meclisinin mimarı olanlar sizlerin aşağı gördüğünüz hatta elinize imkan geçse hayat hakkı tanımayacağınız kesimlerdir.
bir bez parçası elbet önemli değildir fakat o bez parçasıyla kapatılan sadece kafalar değil, kafaların içinde kullanılmak üzere bulunan beyinler de ne yazık ki. bu nedenle türbanın meclise girmesi kanımca önemli değil ama o türbanların altındaki sığ beyinler o mecliste olduğu sürece evet o meclis meclis değil.
Önemli olan için de ki beyindir.bu ülke de herkes eşittir açığı da kapalısı da.bugün türbanlıya ne laf etsem diye saçmalıyosunuz artık. edit:türbanlı değilim.
turbanin olmadigi bir meclis , milletin meclisi olamaz , seklinde duzeltilmesi gereken onermedir .zira bu toplumda örtülü insanlarda vardir ve onlarda ortunmeyen insanlarla ayni haklara sahiptir .Yillardir suregelen ve gundemi gereksiz oyalayan turban mevzusu cozulmedikce bu ulke bir adim ileri gidemez . insanlari kapali yada acik diye bazi haklarindan mahrum etmek insan haklarina aykiridir .Acigin kapali kadar , kapalinin acik kadar hakki vardir .Kanun onunde esittir .Gozumde esittir . vicdanimda esittir .Yeter ki acik yada kapali olmak kötüye kullanilmasin .
ülkemizde nitelik yerine şekilcilik tartışmasına bir örnektir. bu ülkeye a dan z ye, türbanlı türbansız, atatürkçü muhafazakar, sol sağ gibi kesimlerde gerçek anlamda entellektüel, pragmatik ve rasyonel kişiler işi devralmalıdır artık. yoksa bizden bir halt olmayacak.
Türbanın girdiği millet de.. hadi neyse şekilciler anlamaz nasılsa. Tanım yanlış düşünce ürünü olan sözdür. Bırakın kardeşim isteyen istediğini giysin.
tuvalet kağıdı olarak kullanılması gereken cümledir. türban meclise girdi, orasını biliyoruz ancak size giren nedir bilemedik. bilgisizliğimizden değil yanlış anlaşılmasın. boyut itibariyle. zenciler bile isyanda.
turkiye buyuk millet meclisinde adamlar bu gidisle kurtce konusmaya baslayacaklar sen kendi inancina gore dininin emrettigi sekilde meclise gelen milletvekiline mi takildin canim? bu milleti temsil etmiyorlarmis o dort kisi haricinde basortulu bayan yok cunku ulkede.
Şimdi ne kadar demokratik diyoruz ama onumuzde ki secimlerde en az 50 tane kapali milletvekili meclise sokup diger partileri zan altinda birakmassa bende bir sey bilmiyorum.Artik diger partilerinin kadin milletvekillerine nasil gozle bakilacak yuce sozluk milletine birakiyorum yorumu.Malum sarilabilecegi tek sey artik basortulu bacilarimiz.
mustafa kemal neden şapka devrimini gerçekleştirdi?
halkçılığa yakışmayan durumların olduğunu gördü ve bunlara müdahale etme gereği duydu. bunlar dini giysiler ve takke, sarık vb unsurlardır. azınlık olsun ya da müslüman olsun herkesin kendi dünyasını yansıtan cisimleri kullanırlardı. tabii böyle olunca belirli kutuplaşmalar kaçınılmazdır.
şapka devriminin amacı bu kutuplaşmayı ortadan kaldırmaktır.
peki neden şapka giydirme mecburiyetinde bulundu?
devrim eskiyi tamamen yıkmaktır ve yıktığın olgunun yerine başka bir olgu koymak zorundasın.
dipnot: kimse şapka giymediği için asılmamıştır. diğer giymesi yasaklanmış cisimleri giyme inatı bazılarının kellesinin sallanmasına sebep olmuştur.
şimdi gelelim asıl konumuza:
türbanın türkiye büyük millet meclisine gitmesi, alenen şapka devrimine aykırılıktır. ötekileştirme hatsafadadır. kutuplaştırmayı teşvik etmekten başka bir şey değildir, türbanın meclise ya da kamu kuruluşlarına girmesi.
sözgelimi:
ben davalı yada davacıyım. ve karşımdaki tarafın avukatı türbanlı, dava ettiğim ya da edildiğim kişi de türbanlı ve şans eseri bizim davaya bakan hakim de türbanlı.
kamuoyuna sorumdur: benim bu davayı kazanma ihtimalim kaçtır, ya da var mı?
kıyısından köşesinden cehalet akan, kendi içeriğiyle çelişen cümlemsidir. milletin meclisinden bahsederken nasıl olup da milletin gerçekliği türban, başörtü vb yi bu kadar dışlamaya çalışan bir zihniyeti anlamak güç.
asıl bu şekilde bir ayrımcılığın olduğu, milletin kendisi olamadığı, kendisi gibi davranamadığı meclis milletin meclisi değildir.
türbanlıysa yobazdır diyen zihniyettekiler; dönüp de örümcek ağlarıyla örülmüş kendi beyinlerine baksalar da onları ordan temizleyebilseler; daha aydınlık bir pencereden bakabilirlerdi etrafa .belki de bu kadar kutuplaşmazdı insanlar. aynı şey türbanlı olup da yobaz zihniyette olanlar için de geçerli.
ön yargılarımızdan, ötekileştirme takıntımızdan arınıp, birbirimize değer verilmesi gereken 'insan'lar olarak bakabilmeyi başardığımız gün ; kırmızı karların da yağdığını görebiliriz sanıyorum.
milletin meclisinde türkiye milletine ait ögeler bulunur. türbanda bunlardandır.eğer türban olmasaydı asıl o zaman millet meclisi olmazdı.laiklere şu önerim var insanların başına sardığı türbanı bir öcü gibi değil de nasıl üstümüze örttüğümüz bir örtüyü normal karşılıyorlarsa bunu da öyle karşılamaları.