bildiğiniz üzere geçtiğimiz günlerde mahalledeki gizli ateistlerin kaçak olduğumu ihbar etmesi üzerine evime baskın düzenleyen jandarmalar tarafından askerlik şubesine götürülmüş ve muayenede önce spastik engelli ardından kuşum aydın taklidi yapmama rağmen doktoru bir türlü kandıramamıştım. doktor tam eşcinsel olmasam da minnoşluğa meyilli olduğumu düşünüp askeri gazino yazacakken gelen gizemli bir telefonun ardından komando yazmıştı. bunun üzerine çaktırmadan yangın alarmını çalıştırıp üstümde sadece geceleri sıcaktan pişik olmayayım diye giydiğim türbe yeşili slip donumla eve kadar kaçmaya başladım. beni o şekilde gören eşcinseller de peşime takılıp evimin önüne kadar kovaladılar. beni s.kecekler diye çok korktum yha namusumla ölebilmek için kendimi bebek arabasının önüne atıp intihar edecektim az kalsın...
kaybedecek vaktim olmadığından zili çalmadım ve kapıyı açmak için acil durum kodu olarak kullandığımız ''açıl çubuk kraker açıl'' şifresini üç kez söyleyince kapı otomatik olarak açıldı. içeriye girdiğimde salih'i üstünde bornozu, bacak bacak üstüne atmış bir şekilde türk kahvesini yudumlayarak keyif yaparken yakalayınca askere gidiyor olmama sevindiğini düşündüğümden dolayı çaktırmadan belediyeye kuduz ihbarı yaptım. belediyeden gelen görevliler salih'i kelepçeleyip belediyenin ilaçlama arabasına bindirip götürdüler. kalp gözümü açıp dinlenme riskine karşı evde böcek taraması yaptım, salih'ten kalan yarım kahveyi de bi içtim ve gizemli güçler tarafından doğuya komando olarak gönderilmeye çalışıldığımı bildirmek üzere cumhurbaşkanımızı aradım...
etuuu: alo selamün aleyküm cumhurbaşkanım ben etu.
cumhurbaşkanımız: aleyküm selam. one minute gelecem hemen... söyleyin koalisyonu az daha ertelesinler, piyasa sağlam kıvama geldi. heh geldim. buyur etu sorun nedir? kusura bakma toplantıdayız kısa kesmem lazım.
etuuu: ya benimki daha acil ama. bakın şimdi bugün evde zor tutulan yüzde ellinin bir ferdi olarak evimden zorla alınıp askerlik şubesine götürüldüm muayene için. zemzem içtik ayrı mı düştük hayırdır yani? ateizmi türkiye'den silmekle görevlendirdiniz beni, nereden çıktı şimdi bu askerlik?
cumhurbaşkanımız: benim bilgim dahilinde değil bu. ateistlerle olan amansız mücadelen sebebiyle kazakistan şeref madalyası vermeyi planlıyorduk sana. sen ve salih bizim en önemli gizli ajanlarımızdansınız. neden seni harcayalım ki?
etuuu: valla bilemem, ahmet hocayla yaptığımız görüşmede ağzından benim yerime salih'i geçirme planınızı kaçırdı.
etuuu: bana bak tayyip bey, zamanında tek başıma bu ülkeden satanistleri sildim; eğer her allah'ın günü deprem olmuyorsa da benim gibi evliyaların duaları sayesinde. eğer beni bitirmeye yönelik bir planınız varsa bir daha düşünün derim zira sizi başa biz getirdik; indirmesini de çok iyi biliriz!
cumhurbaşkanımız: hişttt sakin ol ak takkeli. belli ki paralelciler bizi birbirimize düşürmeye çalışıyorlar. senin için yeni ve çok önemli bir görevim var, askeri lise terktin di mi sen?
cumhurbaşkanımız: çok güzel, bundan sonra binbaşı olarak ak takkeleri komuta edecek ve ışid'e hem kara hem hava yoluyla yapacağın operasyonlarla ağır kayıplar verdireceksin. kabul mü?
etuuu: o türbansız evlatlarıyla kapanmamış bir hesabım vardı zaten. beni zamanında kaçırıp takkemi yıkayarak halife ilan etmeye çalıştılar. kabul ediyorum. ışid'i tarihten silmek bir saatimi bile almaz!
cumhurbaşkanımız: heh çok yaşa ya. mühimmatı biz sağlayacağız, bu fedakarlığının karşılığını da fazlasıyla alacaksın. seni kafanı toparlaman için bodrum'da bir haftalık tatile gönderiyorum. salih'le beraber tadını çıkarın.
etuuu: emredersiniz! toplantınızı da böldüm bu arada kusuruma bakmayın hehe.
cumhurbaşkanımız: ne kusuru ya. yalnız sen kapatır mısın telefonu bu sefer?
tam bu şekilde cumhurbaşkanımızla birbirimize çiçeği takkesinde sevgililer misali naz yaparken sarjım bitti ne yazık ki. paralelciler tarafından yerim tespit edilmesin diye telefonu tuvalete atıp sifonu çektim. ardından hemen üstüme cübbemi giyip salih'in kefaretini ödemek üzere belediyeye doğru yola çıktım. salih'i demir parmaklıklı kedi taşıma çantasında türkü çağırırken görünce yaptığım asılsız ihbardan dolayı pişman oldum ve vicdanımı hafifletmek için eve giderken ona bakkaldan iki paket ülker cici bebe püsküvüt aldım. salih'e cumhurbaşkanımızın bize bodrum'da bir haftalık tatil ayarladığını söylediğimde fosforlu kedi gözlerine yansıyan mutluluk görülmeye değerdi ama gizli görevimizden bahsetmedim üzülür diye. hemen bavullarımızı toplayıp cumhurbaşkanımızın gönderdiği makam aracıyla bodrum'a doğru yola çıktık...
salih bodrum'a girer girmez bikiniyle dolaşan dişi kedilere pati hareketleri çekip, camdan türban sallıyor; müslümanlığından asla ödün vermeden aslan kral misali karizmatik bakışlarıyla kalbimde bir kez daha taht kuruyordu. makam aracıyla son gaz gittiğimizden dolayı çok geçmeden otele vardık ve yol yorgunluğunu üzerimizden atmak için kral dairemizdeki jakuzide kendimize köpükten sakal ve memeler yaparak son derece keyifli dakikalar geçirdik.
ertesi gün plaja inip salih amel-e yanığı olmayayım diye takkemi başımdan çıkardım ve made in mekke 50 faktör koruyucuyu tüm vücuduma sürdüm. salih'e de sürmesi için uzattım ama beni allah korur diyerek neden ona mahallede kediler arasında ''iskoçyalı cesur yürek'' dediklerini bir kez daha hatırlattı...
salih çocuk havuzu derin geldiğinden kolluklarıyla bebek havuzunda çırpınarak yüzme öğrenmeye çalışıyor, ben ise deniz yatağımda nereye baktığım anlaşılmasın diye gözümde güneş gözlüklerimle sahilde güneşlenen türbanlı bacılarımı röntgenliyordum. bu sırada namaz vakti geldiğinden denizde gusül abdestimi tazeleyip deniz yatağının üzerinde namazımı kılmak üzere kıbleye döndüğümde gül suyu kokan nurani evimize bile ateşler salacak türden üstsüz ve daha da beteri türbansız güneşlenen bir genç kızı görünce duruma müdahale etmek için kıyıya doğru yüzmeye başladım fakat farkında olmadan çok fazla açıldığımdan bi zaman sonra yoruldum ve can kurtaran tarafından kıyıya çıkarılmak için boğuluyormuş numarası yapmaya başladım...
gözlerimi açtığımda sahil güvenlik'teki pamela anderson göğüslerini bedenime değdirerek suni teneffüs yapıyordu. boğulma taklidi yapıcam diye hakikaten boğuluyormuşum akoyim. anın tadını çıkarmak için hiç çaktırmadan kendime gelememiş gibi yapıyordum ki bana suni teneffüs yapanın pamela anderson değil kolunda köpek balığı dövmesi olan, kadir inanır mayolu bıyıklı bi herif olduğunu görünce adamı üstümden atıp salih'in yanına koştum.
salih bebek havuzunda bebeklerle birbirine su sıçratarak şakalaşırken kulağına eğilip türbansız güneşlenen kızdan bahsettim. uzun zamandır ateist avına çıkmamış olmamıza rağmen eski formundan hiçbir şey kaybetmeyen salih bi koşu otel odasına gidip iki şişe gül suyu getirdi. marketten aldığımız pompalı su tabancalarının içine gül suyunu doldurduk ve dinchester biraderler misali ellerimizde silahlarımızla türbansız bir şekilde güneşlenerek toplum ahlakını memeler altına seren kızın yanına gittik...
etuuu: selamün hello. hi ay em from mekke. içinden. siz monaco hiyır david trezeguet?
etuuu: bacım biz seni gavur sandık hani ne bileyim böyle memeler çıplak, türbanının yerinde de yeller esiyor maşallah.
türbansız güneşlenen kız: size ne be? burası özgür bi ülke istersem çırılçıplak güneşlenirim sana giren çıkan mı var?
etuuu: ulan zaten çırılçıplak güneşleniyorsun, bi hz havva gibi incir yaprağı kadar bikini altın var gerisi hak getire.
türbansız güneşlenen kız: sen kendine bak asıl plajda cübbeyle dolanıyorsun ıyy senin apış aran ne biçim kokar hayal dahi edemiyorum. al şu pis kediyi de şuradan, kedilere alerjim var benim!! pire torbası yalanıyor bir de bana bakıp. pis sapıkkkk!!!!
günde üç kez gusül abdesti almasına rağmen pis olmakla suçlanan ve ağır hakaretlere maruz kalan salih oracıkta baygınlık geçirince kafir cinlerim tepeme çıktı. pompalı gül suyu tabancamla üç el ateş ederek kızı etkisiz hale getirdim ve kucakladığım gibi iskeleye doğru ilerlemeye başladım. fransız ateistler arkadaşlarını kurtarmak için bize doğru koşmalarına rağmen gözlerimde yanan cehennem ateşi sebebiyle iki metre yakınıma yaklaşamadan kül oluyorlar, yeniden dirilip tekrar tekrar yanarak günahkar bedenlerinden arınıyorlardı.
iskelenin kenarına geldiğimde kratos gibi aşağıya son bir bakış attım ve kızı havaya kaldırıp denize attım. baygın haldeki kız kısa bir süre dibe doğru gitse de kolluk gibi silikonlu şişkin memeleri sebebiyle su yüzeyine çıktı ve ayılıp yüzerek benden kaçmaya başladı. işte o anda bir mucize gerçekleşti ve gündüz geceye dönüşüp ay dünyaya tahminimce 250.000 kilometre yaklaşıp denizde devasa boyutta dalgalar oluşturdu ama ne hikmetse hiçbir dalga ne ne bana ne de sahildekilere geldi. dalgalar arasında kaybolmaya başlayan kız benden merhamet dilese de salih'e ettiği küfürlerden sonra ona yardım edemezdim...
bu mucizeye şahit olan binlerce kişi şehadet getirerek müslüman oldu ve türbansız güneşlenmeye devam eden bayanlar alev alıp ateş böcekleri misali bir anda çöken karanlığı aydınlattılar... çok geçmeden güneş tekrar ayın yerini aldı ve deniz kenarında salih'le koşarak rocky 3 filminin antrenman sahnesindeki apollo creed ve rocky balboa gibi denize girip mutluluk içerisinde zıplayarak birbirimizi kucakladık...
bu sırada kızın sahile vuran bedenini gördüm, çocuklar sanırım silikonlu memelerini deniz anası sanmışlar ağaç dalıyla dürterek inceliyorlardı. yanına gidip kızdan ateistlik bulaşmasın diye çocukları kovdum ve çömelip kulağına ''come on blonde answer now'' şeklinde fısıldadım...
bu arada islami usüllere uygun ve insanların ahlaki değerlerini 32 yerinden bıçaklamayacak şekilde güneşlenmek isteyenlerin bu fotoğrafa bakmasını şiddetle tavsiye ederim: https://galeri.uludagsozluk.com/r/811986/+
