yolda yürürken hemcinslerine asla yol vermedikleri, otobüste yol ücretini ısrarla kalkmadan başkalarına uzattırdıkları ve her defasında/her konuda "bayan" olduklarını ima ettikleri için* tersini düşündüğüm sanrıdır.
tartışma mantığını ''göt ettim reis'' mantığıyla kavrayabilmiş. argüman üretmeyi dedikodu mantığıyla tescilleyip laf sokma olarak algılayanları hoş görelim. nitekim kapasite misyon meselesi, elden ne gelir. kendi cümlelerini bile algılamayıp, dahası yazılanların bile ilk ve son cümlelerini okuyan bir arkadaştan da 'al sana amuğa koyum burda böyle dedin şurda şöyle' dedin, algısından başka bir şey bekleyemeyiz. sonuç fazlasıyla ortada.
yavaş yavaş dilinin altındakileri ortaya sermeye başlıyor arkadaş, ancak on yıl sonra ne hal alır düşünmek bile istemeyiz. üşenmişmiş, ah yazık, o kadar bol vakti var ki üşenmiş, hamuğa goyum olarak algılamış. algılarına zeval gelmeye bu arkadaşın, birkaç entry öncesinden de kafa sokmasıyla tanıdığımız için bu arkadaşı hezeyanlarına gülüyoruz mütemadiyen.
elbette tartışma metinlerini okuyan alacağını almıştır da, tartıştığımız kişi ne almış bu şüpheli. mesela ''göt ettim reis'' mantığını cıkarabilmiş, kendi argümanlarıyla karşı karşıya kaldığında ise ''homuğa goyum'' diyebilmiş. bunu almış kısaca.
arkadaş on yıl sonra fezaya ulaşabileceğini düşündükten sonra, celişkilerden de bahsetmiş. birbiriyle celişkili ''olmayan cümlelerini'' cekmiş cıkarmışız. bu hızla kesinlikle fezaya ulaşacaktır, nitekim kurmacanın, teşbihin ne olduğunu bilmeyip örnekler vermeye calışan birinden elbette celişkiler konusunda da tutarlı olmasını bekleyemeyiz. gecmiş entry'ler duruyor silmedik.
demokrasiden bahsedilmesine ise cok gülmüş, ''ironi'' var demiş. arkadaşın kavramlar konusunda büyük eksiklikleri var. ironi demiş. e tabi demokrasiyi, hesap sorma kültürünü sandıktan ibaret sanarsanız, karşı tarafın demokrasi üzerindeki cümleleri ironi kalır, onu da allah'a havale edersiniz (başka argümanları da yok zaten). seni kimsenin sınadığı yok, yazdıklarına göz gezdir sadece.
hala işçi v.b konularda cümleler edebiliyor, ilginç. ancak, arkadaşın demokrasi anlayışının nevi şahsına münhasır olmadığını bildiğimiz için, kıvrak manevralara da ihtiyac duymuyoruz. tanıyoruz bu zihniyeti.
on yıl sonrası için sözleşmek yerine bu arkadaşın, tartışma kültürünün hezeyan üzerine argüman üretmek olmadığını kavraması gerekir. on yıl sonra bile belki fezaya ulaşmak için işine yarar.
yazılanları sabredip okuyanlar, iyice okusunlar, bu siyasal islamcıların demokrasi anlayışlarını iyice bir görsünler. dillerinden düşürmedikleri demokrasilerinin ne olduğunu görsünler. zaten bunun için bu ''laf koduculara'' vakit ayırıyoruz. hem de kendileri gibi ''hanuğa goyum'' cıkarımlarını yapamayacak kadar da seriniz.
arkadaşınız yavaş yavaş dilinin altındakileri ortaya çıkarmıyor.ki bu düşünce de ne kadar hayalperest bir karşı görüşle tartışmaya çalışıldığını gözler önüne seriyor.vuhuu.yavaş yavaş belli ediyorum içimdeki şeytanı.yaşasın şeriat falan.nasıl.
yazılanların ilk ve son cümlelerini okumamın (ki bu sadece arkadasın bir girisi icin gecerli arkadasın tavsiyesinde olduğu gibi takip edenler cümle cümle verdiğim cevapları göreceklerdir) nedeni artık baymasındandır efendim.laf çarpıtmada usta olduklarını,ne kadar hayalperest olduklarını en basitinden yavaş yavaş dil altındakileri cıkarıyo bu ipne tespitiyle anlayabiliyoruz.aç bunu da.bir daha dönmeye imkanım pek yok gibi nasılsa.(sonuna da şöyleyiz böyleyiz bunlar şöyle işte biz haklıyız görüyo musun sözlük tadında bi şeyler yaz.aferin)
kısaca karşı düşüncenin görüşlerini aldım zira sondan ikinci entrysinde tamamen böyle bir mana çıkıyor.entry numarası veremeyecek kadar serinim efendim.çekin çıkarın.
işçilerden hala bahsediyorum efendim hala bahsediyo musun gibi mantığı da biz karşı görüşte çok gördük.bu tartısma kültürü olmayanların basit bir aşağıya alma çabasıdır o kadar.eğer ben söz konusu 3 alıntı yapılan yere hakkıyla cevap verebilmişsem,teşbihi de anlatabilmişsem (Ki teşbihi bilmenin ölçüsü de onu giri içinde kullanmaktan geçiyormuş.ilginç) bahsederim efendim.
konumunu bilmediği bir insan için 10 yıl sonra şunu bunu yapacak diyen birine laf zaten anlatılmaz,alkışlanır o insan.aferin.
yazılanlardan ''homuna goyum'' çıkarımını yapmış güzide yazar, yine ezber argümanlarıyla ortalığı şenlendirmiş. biz dilinin altında ''homuna goyum'' çıkarımı yapanlarda herhangi bir şeriat tespiti yapmadık, bu soz konusu yazarın ''zihinsel dehası'' ve yazarın bilinçaltı olsa gerek.
yok arkadaş, bilmediği kavramları kullanma konusunda ısrarlı bu şahıs. düşünün ki, yazılanlardan homuna goyum çıkarabilip, sonra ''hıhı şeriat'' diyip, ironi bile yapabiliyor. bize hayal alemlerimizden bile behsedebiliyor. söz konusu arkadaşa yeni bir önerim de, konuyu mahalle dedikodularından öteye taşıyabilmesi.
yazılanların ilk ve son cümlelerini okumamın (ki bu sadece arkadasın bir girisi icin gecerli arkadasın tavsiyesinde olduğu gibi takip edenler cümle cümle verdiğim cevapları göreceklerdir) nedeni artık baymasındandır efendim.laf çarpıtmada usta olduklarını,ne kadar hayalperest olduklarını en basitinden yavaş yavaş dil altındakileri cıkarıyo bu ipne tespitiyle anlayabiliyoruz.aç bunu da.bir daha dönmeye imkanım pek yok gibi nasılsa.(sonuna da şöyleyiz böyleyiz bunlar şöyle işte biz haklıyız görüyo musun sözlük tadında bi şeyler yaz.aferin
(fgfg)
bu arkadaş her yazısından kendisini aşıyor, evet yukarda entry'ler duruyor buyrun bir göz gezdirsin okuyanlar, bir ara kurmacalardan, cevap verilemeyenlerden de bahsetmişti, nedir bunlar? bize kurmacalardan bahset dediğimizde, olay mahalinden hızla uzaklaşmasından da tanıyoruz bu arkadaşı.
arkadaş bakın ne dedmiş, ''ipne tespit''. yaa, bu dincilerde kavram çok, hem de istedikleri yerlerden de kavram uydurabilirler. neymiş bu ''ipne tespit'' öğrensek. görüyor musunuz bu dincilerin tartışma kültürlerinin pacalarından nasıl aktığını.
işçilerden hala bahsediyorum efendim hala bahsediyo musun gibi mantığı da biz karşı görüşte çok gördük.bu tartısma kültürü olmayanların basit bir aşağıya alma çabasıdır o kadar.eğer ben söz konusu 3 alıntı yapılan yere hakkıyla cevap verebilmişsem,teşbihi de anlatabilmişsem (Ki teşbihi bilmenin ölçüsü de onu giri içinde kullanmaktan geçiyormuş.ilginç) bahsederim efendim.
(fgfg)
yaa, ''tartışma kültüründen'' bile bahsetmiş(homuna goyum çıkarımı yapmak, ''göt ettim reis'' mantığıyla tartışmayı ele almak, ve ''ipne tespit'' gibi dahiyane kavramlar uydurmak da bu kültürün içinde mi acaba), ayrıca bu arkadaş yazılanları okuduğundan da bahsediyordu(!) ama nasıl okumuş. bu arkadaşın, bu yazsısından bir sonuç çıkaran varsa, belirtsin. nitekim mahalle dedikodusu yapmak siyaset yapmak olmadığı gibi, bunu daha fazla kendsinde de somutlaştırmamalı.
konumunu bilmediği bir insan için 10 yıl sonra şunu bunu yapacak diyen birine laf zaten anlatılmaz,alkışlanır o insan.aferin
(fgfg)
''eşsiz, erişilmez'' konumunun kıymet-i harbiyesini gercekten bilmiyoruz. dahası merak da etmiyoruz. biz bu arkadaşın ''dahiyane siyasal'' birikiminden söz etmek isterken o, hala anlayamadığı konuların ahkamını, kendinden menkul konumuyla kapatabileceğini düşünüyor. sonuç olarak, somut durumundan yola cıkarak, konumu ötesine gecmesini tavsiye ederiz bu şahsa, bilmediği, argüman üretemediği konuları öğrenmesini, sonra ortaya dökülmesini salık veririz, konumuna gelirsek, belki sonra düşünürüz...
ezber argümanlarıyla ortalığı şenlendirmedi efendim.aynı lafları evirip çevirip söyledi bu ezber kabul edildi belki de ama zihni dar beyinlere cümle çeşitliliği yapmak tartışmayı iyiden iyiye yokuşa sürmek demek bize göre.daha şu ''ezberlerimizle'' yokuşa sürülüyor,alıntılar yapılarak güya haklı olunulduğu zannediliyor.nasıl ezberi bozmaktan bahsediliyor anlamış değilim ve klavyeyi kırma yoluna girdim zannediyorum.
anlayamadığı konuların ahkamı denmiş ya iyiden iyiye çıldırıyorum ben.senelerin laik sistemi avrupada bu sistemin olmadığını,özgürlüklerin korunduğunu ve bunun etkisiyle ilerlemenin mümkün olduğunu anlayamamışken bunu savunan bir arkadaşın konuların anlaşılamamasından bahsetmesi,bunun üstünden benim özgürlükleri kabul eden siyaset anlayışıma laf atması kadar dar kafalılık nerede var yahu ?
benim laflarımı kesip koyamıyorsun buraya eziksin sen hızla kaçıyorsun zihniyeti içinse tavsiyem şuydu:ciddi takipçiler okusun girileri ve ilerlemeyi düstur edinmiş birinin özgürlüklere ne kadar kapalı olduğunu görsün.
''ipne tespit'' kavramı dincilerde var mı yok mu bilmiyorum ama laf anlamayan insanlar adına bu sözleri kullanmayı seviyorum.
son alıntı yaptığı sözlerim için açıklaması ise yarmıştır.helal olsun.yani mazlum edebiyatından bahsedip de gözyaşlarını içine içine boşaltarak yazı yazan bu yazarı alkışlamak geliyor içimden.
insandırlar. senin benim yaşarlar ama eksik oldukları tarafları, sevemezler, aşkı bilemezler, kendilerini dünyanın merkezi sanırlar, sevdiklerine değil kendilerini sevmeyenlere değer verirler, odun gibi bir hayat yaşarlar, öpüşmekten bile acizdirler, cinselliği sadece çocuk doğurmak olarak bilirler, insanları mutsuz ederler, paraya taparlar, acıdan beslenirler, dindar geçinirler ama yanından bile geçmezler, yalancıdırlar ve hiçbir zaman evlenilmek için tercih edilmemesi gereken insanlardır.
bir insan sırf inancı gereği taktığı bir örtüyle nasıl diğer insanlar tarafından sanki ikinci sınıf insanmış gibi davranılabilir? bir başörtüsü bir insanın nasıl geri kafalı ya da yobaz olarak değerlendirilmesine neden olabilir? ya da hiçbir şeye inanmayan biri bir inanç gereği yapılan bir davranışı nasıl anlayıp üzerine bu denli basit cümlelerle ahkam kesebilir? müslüman bir insan elinden geldiğince rabbinin emirlerini yapmak zorundadır ama bazen ya da kişiye göre çoğu zaman nefsine yenik düşer yapmaz orası ayrı. bir başörtüsü insanı ne tutsak yapar ne de onu kötü bir insan yapar. eğer siz çok çağdaş ve ileri görüşlü insanlarsanız hala bir örtüye ya da inançları gereği yapılan şeyleri basite indirgemekle uğraşmayın.
götümüzle anlamayalım, yazılanlardan sonuç çıkaralım, gibi bir konuya örnek teşkil etmiştir. nitekim götümüzle anlayamayız dimi kamil, bir anlama, algılama mekanizması vardır. o nu kullanırsak göte gerek kalır mı? ama yok ''ipne tespit'' gibi bir kavram bulabilmek için ''deha'' bir algıya ihtiyac var, nerde lan bu mu diyorsunuz, yazılanları biraz sabredip okursanız, örnekleyiciliği bol bir konu yürüyor nitekim.
ha evet, bir de şöyle bir şey var. oraya buraya kafa sokarsınız ''ipne tespit'' ler bulursunuz, konu öznelinde, tartışma seyrinde ne ''çılgın çocuk mu'' olursunuz? yok hacı o oyle değil, o ağız bir bozduruldu mu kıvamından cıkarırlar adamı, o sikindirik fiyaka bozuluverir. öyle ya ağız bozmak, bahşedilmedi ya kimseye, bozdun mu bozmuş olursun bir kere.
ha yazacak şeyin yoktur, yazmazsın. öyle her şeye zıplamazsın, zıplarsan zıpladığınla da kalırsın. söylenilen sözü bir defa anlamazsın mesela, iki defa da mı anlamadın, bunun üçü var dördü var, var da var. ama illa ki bir sonu var. yok görecelik de aramıyoruz burada, hani daha konu üzerinde, daha ilk yazdığımız entry bile, ne anlatılmak istendiğini anlatıyor.
anlayamadığı konuların ahkamı denmiş ya iyiden iyiye çıldırıyorum ben.senelerin laik sistemi avrupada bu sistemin olmadığını,özgürlüklerin korunduğunu ve bunun etkisiyle ilerlemenin mümkün olduğunu anlayamamışken bunu savunan bir arkadaşın konuların anlaşılamamasından bahsetmesi,bunun üstünden benim özgürlükleri kabul eden siyaset anlayışıma laf atması kadar dar kafalılık nerede var yahu
(fgfg)
''senelerin laik sistemi''... ne lan bu şimdi, ne anlatmış, kim neyi savunmuş haberi yok ''ipne tespit'' uydurgacının. klavye kırıyormuş bir de. kavramları kırdın gecirdin, klavyeye duruyor mu daha. şimdi ne cevap verelim, neresinden tutalım bu yazılanın.
bir de laf anlatamamışmış, ya evet, laf da anlatıyorlar. ha unutmadan, bir de mazlum edebiyatı meselesi var ki, akıllara zarar. uyduralım bakalım götümüzden teşbih de belki bir acıklaması olur.
mazlum edebiyatından bahsediliyor.oysa son 2-3 entryde söylediklerimin tekrarlanması gizli bir mazlum edebiyatına işarettir.işe yaraması açısından oldukça faydalı bulmaktayım zira yazılanları amacından uzaklaştırıp objektif bakmaya çalışanları etkileyebilmekte elinize su dökecek bi düşünce sistemi az bulunuyor efendim.
alıntı yapılan yerde ise mutlu oldum açıkçası.konudan ziyade 3 kelimeye odaklanılması konudaki acziyyetin apaçık göstergesi değil mi ulusözlük ? açık açık söylüyorum ki özgürlüklerin korunduğu ortamlarda ilerleme kaydedilmesi çok daha hızlı ve emin adımlarla gelişiyor.
yine olguların birbirini etkilemesi yasası denilecekse kuranı örnek gösterebiliyoruz.olguların birbirini etkilemesi yasasına uygun olarak Allah diyor ki ''yapabiliyorsanız bir benzerini daha yapın bu kuranın.'' benim dinime karşı bir olgu meydana getirebiliyorsanız getirin deniyor apaçık.bu din mi düşüncelere kapalı ? hayır bu din düşüncelerinden emin olduğu için düşüncelere açık.bu din eksenindekiler de biliyorlar ki bu düşüncelere açıklık yeni yeni insanlar demektir din için.bunun içindir ki fatih sultan mehmet istanbul'u fethettiği zaman din özgürlüğünü sağlamıştır.
olguların birbirini etkilemesi konusunda ise bir insanın bir düşünceye bağlanmasındaki dereceye göre etkileşimin kalitesinin artacağını düşünüyorum.''böyle bi durum var etkilenmek zorundasınız hadi bakalım artık ateistsiniz'' tarzına bürünecek başka türlü.
yeni kavramaya başlayanlar için ilginç olan gerçektir.
başlık ne diyor, burda nelerden bahsedilmiş. ideolojinizi gidin daha akıllı mantıklı başlıklarda kusun bari *, zira komik oluyorsunuz. azcık başlık entry uyumu olsun. ne dediğiniz anlaşılmıyor efenim.
kendinden olanı korumaya geçmiş imanlı tespitidir. var olmayan bir durumu, varmış gibi gösterip üzerinden prim yapmak, birilerine gönderme yapmak amacı esastır.
iman yolunda beraber gittiği kardeşlerini ne kadar yanlış olurlarsa olsunlar, "onlarda insan, her yapılan şey kişinin kendisini ilgilendirir bik bik bik" şeklinde gereksiz ve boş laflarla korumaya çalışır. oysa böyle koruma ve konuşmaya gerek yoktur.
daha önce de dendiği gibi, türbanlıları ezik gösterip, savunmasız yaparak onları korumayı görev bilmiş bir imanlı tespitidir.
ara ara değinilir. komedi dükkanına dönmüş bir tartışmayı yürütmenin manasızlığı apacık ortada. yeri geliyor küfür ediyor, yeri geliyor anlamadığı kavramları kullanıyor, nitekim yazdığını zannediyor bu arkadaş. elimize su bile dökemezmiş ayrıca. bu saatten sonra da bu algıya bir şeyleri yazmak imkansız, yazdıklarımızda en ufak bir çelişki varsa göster dedik, topu taca attı, ama biz onunkileri gösterdiğimizde teşbih lağ o deyiverdi yine topu taca attı. nitekim, alışmışlar, din deyince allah lillah deyince akan suların durduğu tartışmaları yapmaya, bunu deyince akan sular duracaktı, görüldü ki bu kadarlar, ötesi yok.
dahası yazılarımda acziyet bulmuş, bir acziyet listesi çıkardım ben, bir şekilde konu takibi yapanlar taca atılmış topları da itinayla görebilirler. uzatmayalım fazla, olanları bitenleri bu, baksanıza olguların birbirini etkilemesi meselesine de arkadaş yeniden geri dönmüş, halbuki ben bu konuda bu arkadaşta ısrarcı bile, olamadım artık, olmak da gereksiz. dinim kur'an'ım, fatih sultan mehmet... of of of, ne güzel tribünler bunlar böyle. kıymeti kendinden menkul bir senelerin laik sistemi açıklaması vardı, neymiş bu senelerin bu laik sistemi derken, etki meselesine kur'anlı, fatihli, bir cevap hemen geliverdi.
algıya bir şey yazmanın imkansızlığından bahsediliyorsa iş gerçekten komedi dükkanına dönmüş demektir.o nifak tohumu ki zamanında cihan devletinin algısını değiştirdi.(mutlaka sizden değildir efendim.sakin olun)siz bir sözlükçünün düşüncelerini mi değiştiremeyeceksiniz ?
evet fatihli kur'anlı bir cevap hemen geliverdi.çünkü inancımın etkileşime açık olduğunu göstermem gerekti.inancım şu gözle bakıldığında gerçekten etkileşime açıktır:bir düşünce gerçekten güçlüyse etkileşime girme sebebi de diğer düşünceleri ikna etmektir.denecek ki etkileşim bunun neresinde ? sen etkilenmeyecek misin ? o zaman da insanların doğru kabul ettiği düşüncelere tamamen bağlı kalmamasının istendiğini düşünürüm ki açtığım parantezi yutasım gelir.evet efendim entryler döşeye döşeye bahsettiğiniz bir ikilemde bırakıyorsunuz şu anda beni.bu 'düşüncelere çok bağlı kalınmamalıdır' tadındaki entrynizden dolayı kendimi bir kat daha şükre yöneltmeme sebep oldunuz.malumunuz maddenin temel doğruları kabul edilen kanunlar şu yılda bile çürütüldükçe ilmin kutsallığına olan inancınız da kökleşemiyor bir türlü.siz de haklısınız mutlaka.
düşüncenizin sığınma noktası olan alaya kaç entrydir başvurmanıza göz yummam tahammül sınırlarımı göstermektedir.bu tahammüllerde söylenen küfür canınızı acıttıysa üzgünüm.ancak bunun işinize yaradığını düşünüyorum.görülen o ki malzemeniz olmuş.ne güzel.
not:3 hafta geçmiş nerdeyse ama ne yapalım.iş güç sözlük
tartışma dışıdır. ancak kaç hafta gectiği belli olmayan bu konu üzerinden, çok argüman üretmek bir şeyler anlatmak anlamına gelmediğini de göstermiş oldu. inancının etkileşime acık olduğu durumlarından da bahsetmiş, en iyisi biz o konuya hiç giremeyelim. hangi etkileşime acık, ya da en azından, hiç değilse okunulanı, ''okunulması gerekeni'' bile anlayabilecek bir etkileşim için neredeyse, kırmızı kurdelalı davetiye cıkarmadığımız kalmış. ama ne gam, meğer arkadaş her türlü etkileşime acıkmış!
yeni argümanı ise, cihan hakimiyeti ve üzerine şekillenmiş kıymeti kendinden menkul bir zorlama yazı olmuş, ama ne anlatmış, neye değinmiş bilinmiyor, bilinmediği gibi de kendi yarattığı algısıyla bir şeyler yazdığını bile düşünmüş bu kişi. hatırlatalım öyleyse, bir konu üzerine tartışılıyorsa, daldan dala atlayıp topu taca atmayacaksın, yöneltilenlerin altını dolduracaksın... sonra geliriz fatih'e de, cihan hakimiyetine de ve daha neler nelere de.
küfrün can acıtıcı niteliği hakkında fikir de yürütmüş bu arkadaş. dedik ama, kaç yazıdır bu arkadaş yazılanları okumuyor diye, demagoji yapıp küfürle eşleştirilen bir tartışmaya, bir ara teşbihli bir acılım da yapmıştı bu şahıs. o nun için nelerin işe yarayıp yaramadığı noktasına değil, neleri sallayıp tutturamadığı noktasına bakarsa, işe yararlık noktasında daha faydalı olur. ki daha önce de sormuştuk bu soruları, merak edenler gecmiş entrylerden yola cıkabilir!
not: baya uzun bir süre olmuş; ancak belli ki arkadaşın ara ara, cihan hakimiyetlerine, fatih'e değinesi tutuyor, ilginç.
uzun bir aradan sonra gerçekten tartışma dışı kalmıştır.ancak bir yılımın burada geçtiğinin alameti bu başlık olunca insan kendi tutamıyor.*
sevgili arkadaşım,herhangi bir şeye dair kalbin ve aklın tam anlamıyla tatmin oluyorsa tartışmaya açıksın demektir.iki artı iki eşittir dört kadar eminsen bir şeyin doğru olduğundan,istediğin kadar meydanlara çıkıp bunu ispatlamaya çalışabilirsin.etkileşim iki artı ikiyi beş yapmak değildir.etkileşim iki artı ikinin dört olduğunu beş zannedenlere ispat edebilme çabasıdır.(umarım bu benzetmemi beğenmişsindir *)
yazının üzerinden alçaltma yoluna gidilmiş son seferinde,sadece bu kadar.ne anlatmış bilinmiyor falan denmiş.nefi'nin seyrani'nin kanı var sanırım arkadaşta,biz nasıl ara ara yazıyorsak (ki buraya her zaman yazma mecburiyetinde miyim,maaşımı burası mı vermekte bilmiyorum)arkadaş da yazdıklarımıza ara ara dokunduruyor.
halbuki çok açık söylenenler.benim bir değerim var,o değer her şeyiyle tatbik edildiği zaman tatbik edenler cihan hakimi oluverir.böyle boş beleş tartışmalar yaşanmaz,kişilerin kafasındakine göre bilime olan yatkınlığı,etkileşime olan açıklığı ölçülmez.aynı mantıkla bana göre de sen etkileşime kapalısın arkadaşım,sen de türbanlılara karşı kapılarını sonuna kadar kapatmışsın.o halde sen de girme üniversiteye desem,sıçmak eylemini gerçekleştirmiş olmaz mıyım ?
bu denli bir önyargıyla hayatını sürdüren arkadaş çoktan burkasını takmış demektir.kapılarda bırakınız,mümkünse ikna odalarına gönderiniz.'nur'lu ablalar kendisini 'etkileşime açmak' konusunda yardımcı olacaklardır.
insan olmayanların anlamadığı gerçektir.
ayrıca dinde yeri kesin değildir diye bir şey yoktur.
başörtüsü dinde kesin bir emirdir.
kuran da sünette hadiste ve diğer islami kaynaklarda yeri vardır hepsinde de farz olarak nitelendirilmiştir.insanları inançlarıyla eğitimleri arasında bırakan, inançlarını seçince eğitimsiz cahil gözüyle bakılan, eğitimlerini seçince de ne oldukları belli oldu bu türbanlıların diye laf atılan bir ortamın araf mağdurlarıdır.
kemalistlerin anlamasını beklememek gereken gerçektir. onlar anlamazlar, boşuna uğraşmayın; onlar acımazlar, boşuna yalvarmayın.. onlar bir tek dilden anlarlar; o varsa türban da çözülür, her bişey de çözülür...
ortada bir ayrım varsa ki bence var zaten türbanlılar tarafından yaratıldığı gerçeğini ele aldığımız zaman şahsımın umrunda bile olmayan durumdur. Adamın elinden ekmeğini aldılar önce tek bir lokmaya muhtaç bıraktılar, sonra dediler ki bunların kulağına dinimiz kardeşiz sübhaneke amin, siz ezilensiniz,siz dışlanıyosunuz. Durum öyle olunca da insan sorar değil mi kendine; " nerede bir eksiklik var?"
sırf bir kaç erkek saçlarının tellerine bakıp "off yavrum saçının teline bak yalarım o saçları ben" şeklinde düşünecek diye ömrü hayatını bir örtünün altında saklanarak geçiren, dirseği ömrünün sonuna kadar güneş göremeyecek olan, muhtemelen 3 tane daha türbanlı ile beraber yüce eşini mutlu etmeye çalışan.. erkeğinin yanında parmak uçlarında yürüyüp, ses çıkarıp onun dikkatini bozmak istemeyen türbanlıdan bahsediyorsak.. evet biyolojik olarak bir insandır.. gerisini bilemem.. he bunları din için yapar, aile baskısı ile yapar, siyaset için yapar, şeriat getirmek için yapar veya salak olduğu için yapar orasını bilemem.. çok da umrumda da değildir..
he bu kadar ezik bir yaratık neden üniversite okumak ister onu da anlamam.. hadi girdin üniversiteye evli olmadığın erkeklerin bulunduğu odada (anfide) kız başına oturmak günah olmayacak mı.. he ondan sonra bir de sana kızlar - erkekler olarak haremlik selamlık üniversite açmamızı da istersin sen.. üstüne bir de bu üniversitelere erkeklerin bindiği otobüslere binecek halin yok.. kızlara özel üniversite servisleri de ayarlamak lazım.. bir de tabi biraz zor olacak ama her branş dalında bayan proflarda ayarlayıp hepsini aynı üniversiteye sokmak lazım vs vs..
yaww git kendin zaten eziksin ömrünü örtülerin altında dirseğin bile güneş göremeden geçiriyorsun, üniversite okusan ne olacak git evinde otur eşini mutlu et işte üniversite okuyup ne yapacan..
not: ne kadar insan yerine koyduğum açık sanırım..
not2: bir de bunların siyah ninja modeli var o konuya hiç girmiyorum..
ilim öğrenmek kadın erkek her müslümana farzdır hadisindeki kadın ifadesini kendilerine muhatap gören müslümanlardır.dolayısıyla insanlardır.ilahiyat bilgimiz yerlerdeyse bu tür konulara yazmamamız gerekir.zira bir kaç erkek ve bir kaç kadının olduğu yerde durmak caizdir,bir kadın ve bir erkek yalnız başlarına bir odadaysa caiz değildir.inanç konusunda serbestliği başka inançlara saldırmak olarak algılamayı size kim öğretti ?