ülkemizin aydın geçinen yobazlarının alkış tutup; "hayır o yasak olan türban, başörtüsü değil" bik bik bik deyip, alaylı alaylı bıyık altından gülmesiyle başlayandır asıl trajikomik olan başlık değil!!
türban ve üniversite kelimesini yanyana konulduğunda nedense hemen aşağıdaki sözler okunur hep bir ağızdan koro halinde;
1) okulların belli bir kuralı varmış mış efenim (zaten bu kuralları tartışıyoruz neden var, değiştirelemez mi, bu kurallar vahiy mi)
2) açsında okusun efenim! ona okuma diyen mi var (vay be inancı için takdığı örtüyü sen bir bez parçası olarak nitelendirip nerdeyse elinden gelse ayaklarının altına alıp çiğneyeceksin bilader) bir ülke için bayrak neyse, bir başörtüsü inanarak takan bir mümine için aynı şeydir hatta belki de daha önemli..
3)türban neden yasaktıra verilen örnekler ise 5 yaşındaki bir çocuğun zeka seviyesinden daha düşükce verilmiş.. (bir kimse bikini ile üniversiteye gelmek isteseymiş efenim, bak sen!! yok diğeri de donla gelmek isterseymiş, pes yahu kıyasladıklarınız seyler için yuh diyorum aynaya bakıp kendi gözlerinize aynı bahaneleri ileri sürerek kaç dakika kendi gözlerinize bakabileceksiniz acaba)
4)türban bir siyaset aracıymış efenim! öyleyse senin de giydiğin jean pantolon bir siyaset aracıdır ki bir menşeine bak öyle gel diyoruz bu kimselere.. elbette kılık, kıyafette zamanla birlikte bir takım değişiklikler olacak ki bu aşikardır aslında; başörtüsü yerine ismini 'türban' deyip, halkı ikiye bölüp,yok başörtüsüydü, yok türbandı.. hayır efenim çene altından bağlayınca başörtüsüymüş, boyun altında çevirip düğüm atınca türbanmış.. sen mi bileceksin benim takdığım örtüyü, sen mi isim vereceksin??
5) haydi kızlar okula! diye bir de komik bir slogan, belki de halisane bir fikirle çıkmış fakat uymuyor.. evet doğudaki kızlar okusun, onların eğitime ihtiyaçları var, fakat ilkokul, ortaokul ve lise üniversiteye gideceklerse de çağdaş!!! şekilde gitsinler diymi efenim. tabiii tabiii..
unutmayın ve hiç kimse unutmasın ki başörtüsü yahut türbanla üniversiteye girememek türkiye'nin bir yüz karası olarak tarihe kazınacaktır.. bir insanlık ayıbı olarak tarihte yerini alacaktır.. ve üniversite kapılarından gözleri yaşlı geri dönen, yahut usulca başörtüsünü çantasına katlayıp içeri giren kızların gözyaşlarıyla boğulanlar olacaktır. bu da böyle biline...
tanım; olmayan bir şeyin ahmakça savunuculuğunu yapmaktan ibaret olan sözde çağdaş kesimin borazanlığını yapmaktan ibarettir.
elbetteki tam demokrasinin yaşanıyor denilebilmesi için öncelikle insana insan diyebilmek gerekir ki bu ülkemizde mevcut görünmüyor.malesef ayırabildiğimiz kadar ayırıyoruz. kapalı, açık, alevi, sünni, türk, kürt, atatürkçü, şeriatçı, galatasaraylı, fenerbahçeli, mhp'li chp'li...
ayrıca dini bir ibadetin siyasetle bu kadar bağdaştırılmasını anlamak mümkün değildir. ak parti veya başka her hangi bir parti kim oluyorda dini bir ibadeti, siyasi bir olgu haline getirip insanların ağzına sakız yapıyorlar. bu arada yurdum insanı başörtü kullanan herkesin ülkeye şeriat getirmeye çalıştığı fikrine nasıl kapılıyor bunuda anlamak mümün değil. insan inandığı dinin kurallarına belli ölçülerde uyar. neden sadece dert somut ve nesel birşey!!! anlamak mümkün değil!!!
ilkelliğini çağdaşlık olarak lanse eden başka bir insan grubu yaşıyor mu acaba şu yaşlı gezegende?
bilinçaltında tecavüz,gasp,hak mahrumiyeti ve işkence hayalini besleyen çoğu insan kendisinin gerçekleştiremediği bu cürümleri yapanları hürmetle selamlar,tanrılarına kurbanlar verir. bu kurbanları seçerken özen gösterir,dikkat çekmek istemez.
genelikle zamana göre değişik isimler verir.
ermeni olduğunu iddia ederek dükkanlarını yağmalar.
kürt olduğunu iddia ederek cop sokar(diyarbakır cezaevi-1980)
gerici olduğunu iddia ederek okul kapısında polise coplatır.
aptal olduğunu iddia ederek ön cepheye sürer.
beyaz türklerin bu köpüklü kremalı hayatı son bulduğunda mazlumlar ve tarih kitapları tarafından sol kulakları epeyce çınlatılacaktır.
biz de arkadaş ortamında bunlardan bahsedip kıçımızla güleceğiz.
milli selamet oldular, yetmedi refah partisi oldular, o da yetmedi fazilet oldular, o da yetmedi kılık kıyafet değiştirip bünyasine rüya misali türban takman çağdaş kadınları da ekleyerek oyunlarına kaldıkları yerden devam ettiler. her seferinde cumhuriyeti tehlikeye düşüren girişimler de bulundular. her seferinde laikliği tehlikeye düşüren hareketler de bulundular. her seferinde din ile devlet işlerini birbirlerine karıştırdılar. neyin eşitliğini tartışıyoruz allah aşkına? Ülkemizi iran'a çevirmeye çalışan bir devlet cumhuriyeti baltalamaya çalışan devlet, devletin tüm mallarını çatır çatır hiç pahasına araplara satan devlet, dış borcunu 2002'den beri büyüttükçü büyüten devlet, 2002'den beri türbanı din için değil bir simge olarak kullanıp insanlara dini sömürü yapan devlet... ülke de ne hukuk ne adalet ne eğitim bırakan devlet.. neyine eşitliği tartışıyoruz allah aşkına? kim eşit? eşit olan bir şey yok. eşit olmak için aynı samimiyette olmamız gerekiyor. eskiden devlete girip çalışırım deniliyordu, benim çocuklarım böyle bir şey diyemeyecek çünkü devlete ait her şey satıldı. tek derdimiz üniversiteler de türbanla okutulması kaldı? önce doğuda yüzlerce okuyaman çocuğa ulaşsınlar, önce açlıktan ölen insanlara ulaşsınlar, önce dış borcu bitirsinler, önce devleti tek tek araplara satmayı bıraksınlar. haa masum türbanlı kızlarımız üniversite mi okumak istiyor? iran, ırak, suriye, arabistanda istedikleri gibi dinlerini yaşayarak okuyabilirler. istedikleri eşitlik orda.
tonla eksi de alsam artı da alsam amacım türbün değil. amacım üniversitede türbanlının okuma problemine kadar ilk okula gidemeyen çocuklarımız var! bunlar çözülsün önce! önce bu çocuklara eşitlik getirilsin. sonra duygu sömürüsüne kaldığınız yerden devam edin.