istanbul üniversitesi rektörü mesut parlak'ın söylediği cümle. en azından benim için türbanın üniversitede ya da herhangi bir kamu kurumunda olmasını istememe nedelerimden biridir bu. yarın birgün sırf türbanlı diye üniversitede türban istemeyen biri profesör tarafından aşağılanan bir kızın haberi ya da açık olduğu için türban yanlısı bir profesör tarafından azarlanan kızın haberi çıkacak. belli başlı iki grup olacak türbanlı kızlar ve onların erkek arkadaşları türbansız kızlar ve onların erkek arkadaşları. bugüne kadar en azından üniversitede gözle görülür bir savaşın olmadığı bu iki grup arasında çekişmeler sürtüşmeler olacak. eşitlik istiyoruz diye türbanı bugün üniversiteye yarın her yere sokmaya çalışanlar eşitliği asıl şimdi bozuyorlar. http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=646406
bu sözde türbanlı öğrencilerin herhangi bir günahı yok, tamamen hocaların takıntılarından çıkan cümle diyeceğim ama ne bok olduğu belli olmayan bir şey. yani bu mudur eşitlik türban üniversiteye girince mi bozuluyor veya üniversitelerde gerçekten eşitlik var mı asıl bunu tartışmak gerekiyor. acaba hocalar gerçekten kağıtları tarafsız mı okuyorlar yoksa kendilerine yakın öğrencileri mi kayırıyorlar,burası açıkçası benim açımdan bir muamma.
saçma bir çıkış diyeceğim, ama verilen link'in kaynağındaki gazeteyi de görünce iyice kolpa bir haber olduğu kanaatına vardım. zira, öyle "hak ettiği notu vermeyebiliriz" demek çok mantıksız bir çıkıştır. efendim, hayatımın 8 yılı akademide geçti lisanstı masterdı derken 20li yaşlarımın sonuna geldim, az çok bilirim bu işleri. eğer ki bir öğrenci hak etmediği bir "notu" almışsa kurula gider, kuruldan da sonuç çıkmaz ise mahkemeye başvurur. mahkeme bağımsız bir akademik heyet oluşturur ve sınav kağıdı incelenir, eğerki öğrencinin haksızlığa uğradığı tespit edilirse vay o hocanın haline. evet, o hocanın canına okurlar, akademik puanı düşürülür, akademik unvan bekliyorsa uzun yıllar süründürülür vs. vs.! yok bir hocanın başına böyle bir olay geldi yıllar önce oradan biliyorum. aklı başında ve akademik kariyerini düşünen bir akademisyen bu işi yapmaz, yapamaz!
mesut parlak'ın da böyle bir söz ettiğini sanmıyorum. zaman gazetesinin tipik abartmalarından ibarettir diye düşünüyorum.
inanılmaz derecede korkutucu bir açıklama. erkek olmama ve türban takmamama rağmen korktum ve ışık hızıyla zaman kapsülüne binip orta çağ avrupası'na doğru sürüklendim. yuhoğlu yuhh!
türbanlı olmayan biz erkeklerin yıllardır yaz okulundan çıkamamasından dolayı garipsediğim açıklama. normalde çok güzel notlar veriyonuzda türbanlılara vermiceksiniz öyle mi? sınıf ortalamaları 10dan yukarı çıkmazken eksi not vermeyi mi düşünüyorsunuz yoksa? bi eksi butonu da sınıflara koyalım, öğrencilerin de karması olsun ne dersiniz? zall da durumdan faydalanır, üç beş telif parası kazanır.
Yanlış mı doğru mu değişir herkese göre ama bence uygulanmalı.
Bu zamana kadar ülkücü ya da dinci öğrencilere haksız notlar verilirken nerdeydiniz ey itiraz edenler diye sorarım.
Üniversitelerde zaten eşitlik yoktu genelde. Kaygılanmaya gerek yok bu açıklama yüzünden.
dürüst insan mesut parlak söylemi. aferin diyoruz kendisine. de bu olay yeni değildir maalesef.
bir devlet üniversitesinde 5. yılımı geçiriyorum, anlatayım.
bir kız öğrencinin, özel efor sarfetmiyorsa(hoca anlamasın diye pantolon giymek vs) okul içerisinde başının kapalı olup olmadığı anlaşılır. etek uzundur, tunik vardır üzerinde. yaz günü hele ayan beyan ortadadır, herkes kısa kollu giyerken onlar uzun kolludur. bazı hocalar da bu konuda birer şahin olduğundan direkt mimlerler bu öğrencileri. ders sırasında, bu öğrenci soru sorsa; soruya cevap verse farklı muamele görür genelde. bizzat şahidim. proje derslerinde ise birebir hocayla konuşma olduğundan, bu önyargılı hocaların tutumu bariz görülür, görmemek için kör olmak gerekir. not da zaten bu doğrultuda gelir.
yanlışlıkla bu hocalardan birine düşmüş kapalı bir arkadaş, bir dönem boyunca uzun etek veya tunik giyememişti. kalmayı göze alamadı, çünkü yurtta kalıyordu okulu uzatma gibi bir lüksü olamazdı.
diyeceğim, mesut parlak ın dediği olay yeni değildir. maalesef zaten var olan bir önyargının sonucudur.
ama adamın demeye çalıştığı, hele bir de başlarını kapatıp gelirlerse, büsbütün ağızlarına sıçarız demek oluyor herhalde.
en şaşırtan ise, sanki matah bir şeymiş gibi koskoca rektörün bunu alenen söylemesi. istanbul üniversitesine gelen rektörler polemik yaratma huylarıyla meşhur. alemdaroğlu'nu aratmayacağa benziyor kendisi.
üniversitem öyle mükemmel ki tek sorun baş örtüsü olacak düşüncesindeki bir şaşkının ifadesi. sizi iktisat ek binaya davet ediyorum rektör bey. hele bir tuvaletlere bakın, sınıfların havalandırmasının, ısıtma sisteminin ne hâlde olduğunu görün de sonra nasıl not vereceğinizi tartışın.
gitmişken öğrenci işlerindeki insanlıktan çıkmışlara da uğrayın. gerçi onlar da sizin kafada ya.
istanbul universitesi rektoru mesut parlak'ın, turban yasagının universitelerde kalkması durumunda ortaya cıkabilecek adaletsizligi belirtmek amacıyla sarfettigi soz. her ne kadar tartısmaya acık bir acıklama olsa da, "bu gerginlik bizi bile etkileyecek. belki hiç hakkımız olmadığı halde, türbanlı bir öğrenciye, cumhuriyet ilkelerinin kıyafetlerine aykırı diye hak ettiği notu vermeyeceğiz." diyerek dusuncesinde, bu yonden bakıldıgında haklı oldugunu belirtmistir.
başörtüsü tartışmasının aslında rejimle, laiklikle alakası olmadığını bariz bir şekilde gösteren ifade. kendi dünya görüşüne uymayanları yok etmeyi hedefleyen zihniyetin ürünü bir itiraf olarak da kabul edilebilir. bunu söyleyenin hala koltuğunu koruduğu bir üniversite sistemi ülkemizin uluslararası arenadaki saygınlığına yeterince zarar verecektir.
Kapalı,açık,dindar,ateist,sakallı,küpeli... Her ne şekilde olursa olsun öğrenciye ayrım yapıp hakettiğini vermeyen veya hakettiğinden fazlasını veren, adaletin terazisinin götüne girmesi gerektiğine inandığım zihniyetin son bombasıdır.
sırf türbanlı diye notunu bilerek indiririz diyen zihniyetin sözüdür. bunu hangi akıl ve mantık akıl inanılır gibi değil. resmen türbanlı kızları tehdit edilmesidir. bu söz tam da sizin gibi insanlara yakışandır.
"bu salak arkadaşlar, şimdi gelmiş, "velev ki siyasi simge, ne olmuş?" "bu durum da demokrasiye aykırı" diyorlar. e hadi o zaman üstümüzü parti rozetleri ile de dolduralım. "bak bu mehapeci", "bak bu cehapeci", "bak bu amerikacı" diye guruplanalım üniversitelerde de öyle eğitim görmeye çalışalım canım. belki hoca da bizim partiden, bizim türbancılardan / türbansızlardan çıkar da yüksek not alır geçeriz... 70'lerdeki buhranlarda olduğu gibi."
