birileri türbanlılara saldırarak başka birileri de türbancılık yaparak prim yapmaya çalışıyor. rahat bırakın insanları, isteyen türban giyer, isteyen türbanın altına mini etek giyer, isteyen bikini giyer, isteyen çıplak gezer, isteyen palto giyer. çok kurcalıyoruz insanların özel hayatlarını.
hatta insan istese bugün türban yarın bikini, öbürgün tekrar türban da giyebilir. sanane,dünyadaki 3,5 milyar kadının sen misin gözlemcisi? saniyede kaç insan doğuyor? kaç yaşam biçimi de aynı zamanda doğuyor biliyor musun?
bunun türban giyip converse giymeyi modernlik;bohemlik zanneden,siyah makyaj malzemeleri ile zamanının satanist diye yorum yapılan kızarı gibi gotik makyaj yapan,bakımlı olduğu belli olan ayağına açık ayakkabı giyen,dar pantolon giyen,dar etek giyen,body giyen,başı kapatıp tayt üstüne kısa etek giyen modelleri de mevcuttur.
türbanlı olupta alt tarafa beyaz her tarafı belli eden etek giymek ve kısa etek giymek birbirine uyuşmayan durumdur. ya her tarafını aç yada her tarafını kapat denilesi durumdur. bu durum iskeleti olan ama motoru olmayan arabaya benzer. araba vardır ama bir işe yaramaz motoru olmayınca. kızda türban var ama tam tesettür yok, ne işe yarar o türban.
bize nedir öncelikle.. müslümansa ona sevaptır, türban takarsa yine onadır, mini etek giyerse yine onadır. biz niye sorguluyoruz insanlarla inancları arasında ki seyleri? diye sorduran baslığımsı.
türbanlı olup bacak hatlarını belli edecek mini etek giyen kızlardır. şahsen bacaklarını gösterenini görmedim, genelde külotlu çorap giyip tenlerinin görünmediğini savunarak içlerini rahatlatırlar. "iyi de biyerim gözükmüyo kiieee" tarzı cümleler kurarlar. kimi buna cidden inanır, kimi bunun arkasına sığınır. örtünmek insanın içinde olmadıktan sonra, onu gerçekten istemedikten sonra, ne kadar örtünmeye çalışırsan çalış bi yerden fire verir. örneklerini sıkça görüyoruz.
"...
bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye."
şimdi devam edebiliriz;
neymiş efendim, türbanlı olup bacak gösteriyorlarmış.
arkadaş, millet olarak ne bitmez bir kategorizasyon yeteneğimiz varmış. doyamadık birbirimizi kategorize etmelere. ne meraklıymışız, biribirimizi yaftalayıp bunun üzerinden geyik yapmalara. bir türlü bitiremedik biz ve ötekinin ekmeğini yemelere.
o değil de, sanayi üretimi %23 azalmış, işsizlik %13-15'lere çıkmış sen hala görünen bacağın derdindesin be hacı. dış politika evlere şenlik, içerisi desen cadı kazanı. ne iktidarı iktidar ne muhalefeti muhalefet. hepsi koyunun olmadığı yerdeki abdurrahman çelebi misali. e sen neyin derdindesin peki? akşamki derbi nasıl biterle berikinin kafası kapalıyken bacağı açık olurmunun savaşındasın.
yapma canım kardeşim, elalem aldı yürüdü, sen hala incir çekirdeğini doldurmayacak meselelerle meşgulsün. bu kafayla giderse de, bir bu kadar daha bunlarla uğraşacaksın.
eh, ustayla başladık, ustayla bitirelim;
"...
ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
demeğe de dilim varmıyor ama
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!" *