kasabın önünden geçerken et kokusunun o dayanılmaz çekiciliğini camekana rağmen içinde yer ettirmeyi beceremeyen duygu yoksunu sen: yanından geçen o türbanlı dilberin kafasında sırf bir bez parçası var diye görmezden gelmek de niye? etek denen başka bir bez parçasının kısalığından dem vurup kokuyu almadan bile gözünün gördüğü, gönlünün duymadığı bu içi boş resme sırnaşıp ele güle maskara olmak da ne ulan?
onun içinde de var güzel bir dantelli siyah iç çamaşırı ve onun örtüğü en baldan hazinesi. hem öyle arılı domates gibi ki bu, buram buram kokuyor yanından her geçişinde... ve ıssırılmaya bir o kadar özlemli! hem kötü mü başına taktığı, kimi vakkodan, kimi tekbir giyimden aldığı o ışıltılı türbanı? kırda, bayırda, ormanda, arabada sana olacak en güzel sevişme seccadesi...
görmezden gelme, gerekirse yırt parçala ortaya çıkar o örtülü hazinesini. illa başım açık olmaz derse de üstüne gitme. üstü kalsın ve bir tutam inançlara da saygı.
riyakar da olma bak sonra bozuşuruz!
maksadı kışkırtmak, aman ortayı karıştırayım da seyre durayımcılık olan yazar atılımı. he canım türbanlı kızlarda da vajina var. senin işine pek yaramayacak belli ama var. türbanlı da olsa türbansız da olsa vajinaları var bu kızların. çok ilginç demi. iç çamaşırı da giyiyorlar hem de en dantellisinden.