yazık oldu çilek grubuna artık çalıklar mı alır bilal oğlanlar mı yoksa yeni yetme şakird holding elemanları mı bilmem ama özünde yazık oldu çilek gruba çünkü ileri demokrasilerde bu ileriliği kabul edemeyenler gerilerde kalanların * cezalandırmalarına maruz kalıyor.
vakit'te yazan bir haber olduğundan inanması
zor bir bilgidir. vatandaşı istikbal mobilya
firmasına yönlendirme projesi olduğunu
düşünüyorum. vakit yazarı hüseyin üzmez'in
küçük kız tacizi olayından sonra "istikbal
çocuk ve genç odası koleksiyonu"nun
satışının azalmış olması kuvvetle
muhtemeldir. çocuk ve genç odası
mobilyaları üreten çilek grup hakkında
iftira atarak vatandaşı tekrar istikbal'e
yönlendimek üzere yapılmış bir iftiradır
bana göre.
bu arada fransız malları boykotu da
unutulmamalı. büyük sermaye sahibi islamcı
kesimin ekseriyetle villa ve yalılarını
döşedikleri fransız firmaları olan roche
bobois, sherwood mobilya, maisons du monde,
meubles et vanneries menger gibi önemli
mobilya firmaları da boykottan etkilenecektir.
bu fransız firmalarından kaçan sermaye
sahiplerinin çilek mobilya'ya gitme
ihtimalini ortadan kaldırıp, istikbal mobilyaya
gitmelerini sağlamak için üretilmiş
bir yalan olması da yabana atılmaması gereken
bir düşüncedir. çünkü ülkemizde vatandaşın en
kolay sömürüldüğü nokta dini duygularıdır.
bu fırsatçı emperyalistlerin ayaklarına gelen bu
fırsatı tepeceklerine ihtimal vermiyorum.
sadece "kurum politikamız gereği" deseydi hakaret etmemiş olurdu, ama ne demişler; "laik atatürk türkiye'sinde yaşayan, cumhuriyet çocukları ve muhafızlarından oluşan bir kurum olarak sizin gibi başörtüsü, türban, tesettür şeklindeki bez parçalarını...." dolayısıyla bu kurum politikası değil, dayatmadır, "benim gibi düşünmüyorsun o halde bıdı bıdı bik bik"tir, ve bu düşüncedeki birisi elinde yetki ile devlet bünyesinde oturusa gene aynı şekilde şahsı düşüncelerine dayanarak davranacaktır, ve şahsi düşüncesine dayanarak bu bu çilek bilmemkim'e birisi yaptırım uygularsa kızmaması darılmaması, "saygı duyarım" demesi gerekmektedir, vesselam.
"devlet ile din işlerinin ayrılığı, devletin, din ve vicdan özgürlüğünün gerçekleşmesi bakımından yansız olması, laisizm." http://www.tdkterim.gov.tr/bts/?kategori=verilst&kelime=laiklik&ayn=tam **laikliği yanlış anlamış, bireyin fikir ve inanç özgürlüğüne müdahale eden, atatürk'ün ikinci sınıf insan olarak görülen kadınları kurtardığına imrenip, ardından * ekonomik bağımsızlığını elde etmeye çalışan bir kadını, hiç tanımadan "sen din üzerinden ticaret, din üzerinden siyaset yaparak dini sömürüyorsun" diye iftira atıp tersleyendir, çelişkilerin adamıdır.
detay: bu durumun benzeri başka bir dini gruptan, herhangi bir insanın başına gelse, yine onun yanında olurum.
dandik bir firmadır! **
--spoiler--
Unutmayınız; Demokrasi gericiliğin önünü açmak değildir.
--spoiler--
--karşı spoiler--
demokrasi kızların önünü açmak da değildir.
--karşı spoiler--
yavşağın önde gidenine bak, sana fetva ver diye mi başvurdu o insan, işe al diye mi?
son olarak:
bez parçası sensin, fatih bölgesi de sana girsin. hem de komple.
Şahsen aşırı derece milliyetçi olup, dinine de çok bağlı olan birisi olarak. bu adamların yaptığı, laiklikten uzak, tamamen bir cehalet örneğidir demek istiyorum. Bu gibi düşüncelere sahip insanlar içimizde var oldukça, türkiye yerinde saymaktan öteye gidemeyecek maalesef. türbanın bana göre olmaması gereken tek yer, devlet daireleridir.
Ben iş sahibi birisiyim, sülalemde kapalı kimse yoktur, ama iş yerimde özellikle kapalıları çalıştırmaya özen gösteriyorum. Hem daha adaplı ve edepliler, hem de daha çalışkanlar.
Bu adamların yaptığı tamamen günümüz siyasetine istinaden yapılan geri kafalı bir tepkidir. Önceden hiç böyle şeyler olmazdı güzel yurdumda. Atatürk'ün kemikleri sızlıyordur.
hakaret ettiği iddia edilen çilek haberi.*
daha önce çalıştığım bir yarı devlet bankasında türbanlı bir arkadaşım vardı. kapının önüne kadar gelir, türbanını çıkartır bankaya girerdi. böylelikle kuralları ihlal etmemiş olurdu. çıkarken kapıda türbanını takıp evine dönerdi. demek ki siyasi simge değil dini inanç gereği takanlar kendilerini sisteme adapte edebiliyorlar.
ama ilgili şirketin tarzı çok sert olmuş. eğer çalışmak istemiyorsan daha genel bir cevap verilebilirmiş.
--spoiler--
"din sömürüsü yapan insanlar"
--spoiler--
kime göre neye göre din sömürüsü? din sömürüsü yapıyorsun diyebileceği kadar tanıyor mu emir onur çilek bu kızı?
--spoiler--
" bez parçası "
--spoiler--
bez parçası ne demektir? sizce başörtüsü takan birine hakaret niteliği taşımaz mı bu söz?
"
--spoiler--
tesettür şeklindeki bez parçalarını dini inançlar ile hiçbir bağlantısı olmamasına rağmen bu şekilde gösteren, "
--spoiler--
dini inançlarla hiçbir bağlantısı olmaması? sormak isterdim bu beyfendi'ye acaba peygamber falan mıdır kendileri?
belki başörtüsüne, türbana, tesettüre karşısındır. yalnız arkadaşım bu çeşit kesin hükümler verme yetisini nereden bulursun ki?
vardır böyle firmalar kendilerini bulunmaz hint kumaşı sanarlar baştaki örtüye bez parçası ya onlar için, yerde ki ayak silinen paspas bile olamazlar. eh etiket olmuş artık. türbanlı hanım çalıştırmazlar fakat türbanlı hanımların çocuk odalarını yatak odalarını yemek odalarını süslemek için it gibi çalışıp hizmet etmeye çalışırlar..her yıl yeni yeni kolleksiyonlar düzenlerler. satma kardeşim bu yobazlara o zaman çağdaş türk hanımlarının evini süsle olmaz mı? çilek artık bittin olm sen!
bu ne yaman çelişki! yobaz zihniyetin ürünleri bunlar.
laf sokuşturmanın ve ideolojiyi merkezde tutarak personel seçimi yapmanın, eylem planında serbest ve rahat takılmayı sağlayan unsurlara dönüştüren etkenin işveren pozisyonunda olmak olduğunu düşünmek, her türlü ayara cevaz verip her türlü aşağılamayı meşru sayabilir. ama bu kıstasın ötesinde var olan, işte yeterlilik, işlevsellik, kapasite, deneyim gibi ürünü kaliteli kılan bileşenlerden ziyade, çalışanın düşünce dünyasına bina edilen güdümlü elimine yöntemi, bunu yapma hakkını kendisinde hiç zorlanmadan buluveren insanın bağlı olduğu ideolojiyi neresinden anladığını ifşa eder.
başörtülü kızın bu cevabı almasına sebep olan kusuru! nedir? başını örtmüş olmasıdır. peki başındaki örtü çilekgrup yetkililerine giriyor mudur? buradan bakınca hayır. ama dünyaya kendi müntesibi bulunduğu öğretinin zorlama ve dangozca ifa ettiği modernleşme gayretine konu olan daracık çerçeveden bakında perspektif sorunu yaşayan çilekgrup yetkilileri, sözkonusu başörtülü kızın düşünsel tavrıyla çatışan kendi ideolojilerinin sunduğu gücü de kullanarak iplememeye yönelik kabaran atatürkçü damarlarına, tahkirden beslenen bozuk kanlarını pompalayabilirler. bu eylemin, kızın başörtüsüne dair düşüncelerine yapacağı etki nedir? hiç,, belki de daha fazla bağlanma..
atatürkü salt sekülerizm olarak bildiği için; türkiyede kadın olmanın ne olduğunu 2 gramlık dimaklarıyla, şeriat isteklilerinin, radikal islam anlayışlarının sebep olduğu kaotik atmosferi veri kabul ederek, bireyleşememiş, eşinin ya da başka yakını olan bir erkeğin zoruyla başını örttüğü için ilkel olmaya mahkum bırakılmış minvalinde dönen güzellemeleriyle tanımlamaktan çekinmedikleri başörtülü kıza indirgenen 'türkiyede kadın olmak' yan başlığı altındaki değerlendirmeleri, asla başörtülü kadının yaşadıklarını kaale alarak objektifliğe yakınlaşabilecek cesareti gösteremeyenlerin sırf örtünmek istediği için böylesine aşağılayıcı bir mektup alan kızın gözünden bakmaya yürekleri yeter mi?yetmez. neden? çünkü bir başkasının gözünden bakmayı kendi gözünü inkar etmek olarak algılayanların resmi ideolojisinin türkiyedeki adı kemalizm!dir.
mezkur mektupta geçen 'laik atatürk türkiyesi' ibaresi neyi ifade eder, anlamı nedir? başörtüsünü tercih eden bir bayanın bu şirkette işi yok anlamına denk geldiğini hangi ideolog söyleyebilir? biz, atatürkü sevdiğimiz ve ilkelerine bağlı olduğumuz için başını örtenleri çalıştırmayı atatürke ihanet addederiz diye tanımlayan mektup sahibinin atatürk algısı kaç kuruş eder?
hadi bunları sittiredelim. atatürk muhafızlarından oluşan bir kurum olduğunu iddia eden bu çıgın grubun kaleminden sudur eden, başörtüsü, türban tesettür şeklindeki bez parçalarını dini inançlar ile hiçbir bağlantısı olmamasına rağmen bu şekilde gösteren, tamamen siyasi amaç güden, din üzerinden ticaret, din üzerinden siyaset yaparak din sömürüsü yapan insanları bünyemizde barındırmıyoruz, cümlesini tahammül gücümüzü son damlalarına kadar kullanıp dikkate aldığımızda, başörtüsünün, dini inançlar ile ilgisi olmadığı kanısına varma yetkisini kendilerine veren kurulun neci olduğunu merak eden çıkmaz mı? müfessir misin, fakih mi ki başörtüsünün dini kaynağı olmadığını rahatça söyleyebilecek bir pervasızlık içine düşesin.
hadi, dini inanç kısmını da geçelim. bir insanın başörtüsü tercihi ille de dini referanslara mı dayanmalı? bir insan hoşuna gittiği için bile başını örtebilir, kendini böyle güzel bulduğu için dahi başörtüsü örtebilir. bu hakkı o insanın elinden alma yetkisine sahip hiçbir merci yoktur.modernliği, dini renkler içeren tutumlardan nefret etmek ve dışlamak olarak kabul etmek zanneden ve bu amacının normatif tezahürü olarak da dini, içinde başörtüsü hükmünün olmadığını kabul etsek bile kendi algı ve değerlendirme hakkından ötürü, tesettürü de emreden bir müessese olarak kabul eden bir bayanı aşağılamak olarak gören bir kurumun, firmanın modernliği, müslüm gündüzün ilkelliğinden daha beter bir durumdadır.
aslında içi sonradan bozuk ve çapsız ideolojilerle doldurulmaması durumunda masum ve nötür olan kavramların barbarca kullanılabilirliği açısından, keyfi tutumları meşrulaştırıcı bahaneler olarak tasarruf edilmesi geleneğinin bir devlet düzeni olduğu ülkemizde, çileği pek de iyi yalanamamış bu firmanın evlere şenlik uygulaması pek de anormal karşıanmaması gereken bir hadisedir. insana benzer bir buluş, kurulmasının ve hayatiyetini devam ettirmesinin sebebi olan bilim merkezi olma vasfına rağmen, bilime dair elle tutulur bir halt yapamamış, sözde eğitim merkezi olan üniversitelere kabul edilmeyen bayanların, o eğitim kurumlarını yönetenlerle aynı fikri güzergahta buluşmasından başka bir numarası olmayan patronlardan ayar yemeleri çok da garip karşılanmamamlı.
gerçekten iş başvurusunda bulunan kişiye böyle bir cevap göndermişse, demokrasiden, prensipten önce geribildirim yapmayı, cevap vermeyi öğrenmesi gereken çilek'tir.
döveydin bari? ne bu samimiyet? bez parçasıyla almıyoruz canım tavrı?
serbest piyasa ekonomisinin benimsendiği bir ülkede, bu ekonomik sistemin gereklerinin uygulandığı bir piyasada şaşırılmaması gereken olay. isteyen işveren, istediği kişiyi belirtilen şartlarda çalıştırır, istediği ücreti verir.
hakaret konusu ise tartışmalı. keşke işe başvuran arkadaş azıcık şirket ile ilgili bilgi alsaymış, ne bileyim, google araması falan yaptırsaymış, kimin şirketiymiş, necilermiş diye bir baksaymış.
haber kaynağı olarak verilen site-kaynak tartışmalı bir kaynak olduğu için bu durumu iki sonuca bağlamak gerekir;
1- ya kız gerçekten saf, nereye, hangi şirketlere başvuracağını bilmiyor,
2- ya da bu kız bilerek, yani işe alınmayacağını bilerek bu başvuruyu yapmış. bu durum da biraz reklam kokuyor.
demokrasi veya daha nice kavramları ortaya atarak nt mağazalarına iş başvurusunda bulunan bir ateist haberi okumadım henüz. eğer birgün böyle bir haber okursam ve gerçek olduğu ortaya çıkarsa, bu haber için de gerçek olduğu konusunda fikir beyan edebilirim.
ayrıca başvuru cevabının son kısmında inceden bir ironinin olması da güzel. yani, çalışabileceğin, çalışmana mani olunmayacak şirketlere başvurmakta fayda var ki yeşil sermaye kökenli onlarca şirket var piyasada.
