bu tür kasiyerleri ilk kez istanbul'da görmüştüm 10 yıl kadar önce ve şaşırmıştım çünkü geldiğim yerde hiç görmemiştim. öncelikle sevindim yani türbanlı olup da iş bulmakta zorlanan genç kızların bir şekilde çalışıp emekleriyle para kazanmalarına ama pek çok yerde bu türbanlı kasiyerlerin ukalalıklarına şahit olup bir tür pozitif ayrımcılık triplerini görünce zamanla gerekirse sıra bekleyip türbanlı olmayan kasiyerleri tercih etmeye başladım marketlerde. ben sonuçta sabah markete alış verişe gidiyorum, birilerinin triplerini çekmeye değil...
benim için burada önemli olan nokta çalışanın kişiliği ve eğitim seviyesi çünkü bir dönem dişçim türbanlı bir doktordu ve kendisinden gayet memnundum.
Orkidi hala gaste kagidina sarmalamasi, kondom alan erkek müşteriye, sanki kasitli olarak ondan alıyormuşçasına tepkili bakması, fişi ve para üstünü müşteriye uzatmak yerine bankonun Uzerine bırakması gibi sebeplerden dolayı bahsi geçen hanım kizimizi calistirmayan işverendir.
turbanli kişi market vs. Yerde çalışır ama ille de kasada durmak zorunda değildir.
tatil beldelerindeki uluslararası çalışan marketler zinciridir. ne yani şimdi türbanlı çalıştırsın da ülke imajımız mı zedelensin. sonra ağlayıp zırlıyorlar anneee erasmusa gittim beni arap sandılar diye. zannederler tabi, elalem bilime sanata biz ise çarşafa türbana girersek.
Haklı işverendir. Ben olsam ben de çalıştırmam arkadaş. Benim işyerim gayet prezentabl olmalı. Öyle türban falan olmaz.
Mesela tek kaş da çalıştırmam. O nedir yahu öyle. insan kaşlarını da almaz mı.
Güzel giyimli olacak mesela. Baktım paçoz gibi geliyor koyarım kapıya.
Gonya gayseri falan diyorsa yine almam diksiyonu düzgün olacak.
Şimdi bik bik ötersiniz amk faşizm falan diye. Ne alakası var bu benim tercihim. işimi büyütmek geliştirmek için izlediğim stratejik hamleler.
Çoğunuz öğrencisiniz. Ödev verirken özenle hazırlayıp süsleyip püslemiyor musunuz? Ne farkı var arkadaş. Benim iş yerim istediğim gibi süslerim kendimce güzelleştiririm.
türbanlı bacılarının ahiretini ve de ekmek kapısının yüksek çıkarlarını düşünen işverendir.
imam-o gazali ihya-ı ulum'id din adlı eserinde kadınların yerinin evleri olduğunu buyurmuştur. ayrıca bunla yetinmeyip, bir şekilde yabancı erkeklerle konuşmak zorunda kalan kadınların "haşin" bir dille konuşmasının dinin gereği olduğunu ifade etmiştir.
durum böyleyken market tezgahlarında, katılım bankalarında çalışan türbanlı kadınların hali soru işareti yaratıyor tabi... evlerinde oturmaları gerektiği halde oturmuyorlar. hadi oturmadın diyelim, bazıları müşterilerle "haşin" bir dille konuşma kuralına bile uymuyorlar. fakat kurala uyanların sayısı çok olduğu için, müşterilerle "haşin" bir dille konuşmalarından endişe eden migros onları işe almıyor olabilir.
şahsen kararlarına genel olarak katılmamakla beraber, imam-ı gazali'ye uyup, müşterilerle "haşin" konuşanları işe almamaları veya kovmaları normal karşılanabilir. yahu kim kendisiyle haşin konuşan tezgahtardan alışveriş yapmak ister ki?
hayır, burada türbanlı çalıştırmayan işverenleri eleştiren tatlı su dindarları acaba kendileriyle "haşin" konuşan tezgahtarların çalıştığı bir yerden alışveriş yapar mı?
hadi haşin konuşmayı bir tarafa bırakalım, ey ikiyüzlü mendeburlar, "kadının yeri evidir", "kadın yabancı erkeklerin bulunduğu ortama karışmamalıdır" diyenler siz değil misiniz?
aranızdan bir delikanlı çıkar, "kadının yeri evi değildir", "kadın yabancı erkeklerin bulunduğu ortama karışabilir", "kadın yabancı erkeklerle haşin konuşmasa da olur" derse, eyvallah, ciğerimi yesin. fakat diğerleri ikiyüzlü birer yobaz olarak sussalar daha iyi ederler.