başlığın aslı türbancıların kadınlar hakkındaki özgürlük anlayışıdır.
türbanın ithal bir tercih olduğunu inkâr edenlerin *, türbanın dinin gereği olduğunu iddia edenlerin, türbanın 20 yıldır din sömürgenlerine, din eksenli güç sahiplerine, dini kullanarak iktidar sahibi olanlara malzeme olduğunu yine inkâr edenlerin sahip olduğu kadınlar hakkındaki özgürlük anlayışıdır.
ne midir bu özgürlük anlayışı?
onlara göre kadınların tek özgürlüğü vardır. o da türban takabilmektir. evet sadece bu.
tabi tutup sadece bir haftalık gelişmelere bakarsanız bu dediğime saçma dersiniz. arada bir geviş getirmeyi bırakıp
kafanızı kaldırıp ileri bakın. bir de beriye dönüp geçmişe bakın. bu bir zaman meselesidir. yavaş yavaş diyorlar,
yavaş yavaş getireceğiz diyorlar.
türbanlı kızlar, kadınlar cahiliye dönemini mi özlüyorlar? kara çarşafı mı özlüyorlar? peki türban takıp makyaj yapan kızlara, parfümünü süren kızlar ne düşünüyor? nasıl devam edecekler bu riyakârlıklarına? erbakanın karısının sırf erkek doktor bakmasın diye ölmesinden hiç mi rahatsız olmuyorlar? kendileri de ölmek pahasına erkek doktordan kaçacaklar mı?
türbancılık oynayan sahte müslümanları siktir edip kenara atıyorum. sözümü pasif konumdaki sus pus duran türbanlılara yöneltiyorum:
gitgide sizi şartlandırdılar. sizin tek özgürlüğünüz türbandır diye kazıdılar beyninize. sizin için tek önemli şey türban takmak oldu. türban takın da, sizi cariye yapsalar hiç önemli değil.
atatürk'ü de beğenmezsiniz. ne büyük bir yanlış yapmış ki kadınlar ile erkeklere eşitlik getirmiş. çok sevdiğiniz
batıdan bile önce yapmış bunu. sizi adam yerine koymuş, ulusu temsil etme hakkı ve temsilcileri seçme hakkı vermiş.
osmanlının yetiştirdiği bastırılmış, susturulmuş, insan yerine konmamış türk kadınını insan yerine koymuş.
şimdi görüyorum ki, türbanlı kızlar için bu fazla. evet fazla. sadece türbanlılar için fazla bu.
açıkça söylesenize, siz erkeklerin malzemesi olmaya ne zamana kadar devam edeceksiniz?
sizin hükümetiniz sizi yeni anayasada erkek ile bir görmüyor, özel muamele gösterilmesi gereken özürlüler sınıfına sokuyor, korunması gereken sınıfına sokuyor. ne kadar da şartlanmışsınız türbana?
bir laf vardır, beni zikersen zik ama bana ibne deme. tam da yerine oturuyor bu laf. üniversitede türban takabilin de
ne olursa olsun artık.
isviçreli bilim adamlarının yeni araştırması galiba diyebileceğimiz zerzevat. ülkedeki kaç türbanlıyla konuşulup böyle bir yargıya varılabilir ki yoksa?
"türbancı" ve "anlayış" birbirine olak uzaklıklarını ölçmeye bilimin geldiği son noktanın bile yetmeyeceği iki kelimeyi aynı cümlenin içerisinde görünce şaşırdığım,gıdıklandığım ve bu haliyle daha baştan faul olan konu başlığıdır.
insan hakları açısından türban takmak suretiyle dinini yaşamak istenmesi herkesin hakkı kapsamındadır. türbanı savunan bir kişinin başlangıç yeri de burasıdır. kadının özgür olması, inancını yaşaması ile aynı paraleldedir. özgürlük, kimseye zarar vermeden hak ve isteklerini yerine getirmektir.