Türban yasak olarak kalmalıdır, türban kamusal alana girmemelidir görüsünü savunan zihniyetin neden böyle düsündügünü anlayamama üzerine kafa yorma durumu.
Bu fikirde olan insanlar türban ya da başörtüsünü gerçekten de rejim düşmanı bir sembol olarak mı görmektedirler. Bugüne kadar başörtüsünün nasıl bir zararını görmüşlerdir ki, bunun böyle olabileceğini iddia edebilmektedirler.
Ve nedendir ki, Leman dergisinin her bir kapağını fikir özgürlüğünün yansıması olarak görenler gayet doğal bir hak olan başörtüsüne bu kadar acımasız bir tavır almaktadırlar. Özgürlük denen şey nedir? Ve nedendir ki, bir yasağı savunurken ulan bunlar yarın bizim başımıza gelirlerse başı açık giyinmeyi yasaklarlar gibi saçma sapık bir inanış içerisine girmektedirler. Kişi karşısındakini de kendisi gibi sanırmış.
Sadece ve sadece dini inanclari geregi takılan başörtüsü neden siyasi bir sembol olarak görülmektedir. Ulan kiz diyor, ben bunu inancım geregi takiyorum diyor. Neymiş efenim sembolmüs.. Ulan daha sana ne laf düşüyor. Takan o sana ne. Bırak da niçin taktığını o söylesin.
Başlarına türban takanları bi şekilde kafalarına takanlar bu gözlerindeki simsiyah perdeyi ne zaman indirecekler cok merak ediyorum.
problem edilmemesi gereken bir anlayamama durumu. çünkü türban yasağını destekleyenler de, türban yasağına karşı koyanları anlamıyorlar. ortada bir ''yanlış anlaşılma'' desen yok, anlamaya çalışılacak konu desen yok; demek ki ''anlamsız'' bir durum var. kimse bize hikaye anlatmasın.
sadece kendilerine müslüman olanlardır. benim düşüncem özgür olsun, türbanlılar yasak olsun diyen kesimdir. yarın size de yasak gelince sonra özgürlük diye avaz avaz bağırırsınız. bu nasıl halkların kardeşiliği, eğitim hakkı ve özgür düşünce iradesidir anlamak mümkün değil. bana olsun, sana olmasın...
halktan olup halktan olmayanları anlayamama durumu. biz mahalle kenarlarında, onlar rezidınslarında. biz ekmek sırasında beklerken, onlar fiyatını bilmez yediklerinin. arada bir pencereden burunlarını çıkarmadıklarından, her şeyi televizyondan gördükleri gibi sanırlar. 2,5 milyon mitinglerde memleket kurtarır, ülkeye şeriat gelir.
cevahir de bir kızın başından zorla başörtüsü çekilir, yıl 2007dir, ay kasımdır. ama onlar "siz herşeyi aldınız biraz da biz alalım" derler, yediklerine doymazlar. zorla başlarının kapatılacağını düşünürler, salonlarında şampanyaların yudumlarken.
her şeyi olan bir çocuğun doyumsuzluğu ve şımarıklığıyla, başkasına zarar vererek mutlu olmak isterler. onlar özgür, ama başkaları da özgür olunca rahatsız olurlar. kendisi istediğini giyip istediği gibi davranabilirken, bir başörtülü kızın okuması, bir kurumdaki namaz için kullanılan ufacık oda rahatsız eder onları.
sen, ben anlayamayız onları.
onlar da müslümandır halbuki,
o da senin benim gibi insandır,ne sampanya yudumlar ne de rezidınslarda yasar.
hatta sahittir, kendisi otobuslerde cama yapısık sekilde evine giderken yanından son model ciplerle gecen türbanlı bayanlara.
ama onun düşünme kabiliyeti vardır, bu yüzden parayı ne dinle es tutar ne de laiklikle.
din ile devletini birbirinden ayırmayı basarabilmesidir tek farkları.
bilir ki, devletinin koyduğu kurallara uymak dinini yasamasına engel değildir.
bilir ki,eğer o yasaklardan birisi delinirse yarın sen carşafla girerken üniversitene diğeri de gelir ppk üniformasıyla gelir gık bile çıkaramazsın.
senin özgürlük anlayısın bu ya...
bu zihniyet aynı zamanda neden laik yönetildiğimizi de anlayamayan zihniyettir.
ya da anlamak istemiyordur. anlamak istemeyenlerle her türlü çarpışırız lakin cehaletten anlayamayanlara da durumun ciddiyeti ve önemi anlatılmalı ve halkımız bu gaflet uykusundan uyandırılmalıdır.
araştırmalar aynı kişilerin alışveriş merkezindeki lavabolarda neden ayak yıkanamayacağını, şehirler arası otobüste neden namaz için durulamayacağını da anlamadıklarını göstermiştir.
anlamadıkları için de alışveriş merkezindeki lavaboda ayak yıkar, şehirler arası otobüsü kenara çektirip namaz kılar, ramazanda okul kantininde bir şeyler yiyenlere satırla saldırır, deniz kenarında öpüşen çiftleri denize atar.
tanımlanamayan, adı bir türlü konulamamış bir korkunun göstergesi sonucunda anlamsız ya da savundukları değerlere ters düşen yasakları destekleyen insanların tepkilerini kavrayamamak...
hatırlanmaz belki ama bilinen bir gerçek milli şef dönemdin de bu ülke de, kur-an okumak, sakallı gezmek, dinin inançlarını evinde dahi uygulamak günlerce işkenceye, ceza evlerinde uzun soluklu dinlenmelere yol açardı... hatta kendi özgür iradesi ile sakallarını kesmeyen insanları uyutarak sakalları kesilirdir...
sonra zincirler kırıldı menderes geldi... iyi ya da kötü politikalar sergileyip ülkeyi karanlığa sürüklüyor gerekçesi ile asıldı... başbakan asıldı... ve bunu o dönemde tüm aydınlanamamış aydınlar, üniversiteler ve halk evet halk destekledi çünkü asker böyle olmasını istiyordu....
daha sonra üniversitede özgürlük diye gençler yürüdü sokaklarda... silahlar çekildi, özgürlük isteği katliamlara dönüştü... rus ve amerikan emperyalizminin kan emicileri birbirlerine vurdurttu ve kazanan yine faşizm oldu... çünkü asker böyle olmasını istedi...
ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak dendi... dün olanlar unutulmuş tüm özgürlükler kısıtlanmış, yasaklar gelmiş ve halk nefes almıştı... günler böyle gelip geçti...
türk halkı boğazına geçirilmiş ip ile yaşamaya alışıktır... o ipi gevşettiğiniz an şımarmaya başlar... ve postallar olaya müdahale eder...
özgürlük savunucusu olanlar, kendilerini demokrasinin bir numaraları koruması olarak görenler, hiç aydınlığa çıkmadığı halde karanlık gelecek diye korkanlar, dün yasaklara başkaldırıp bugün işlerine gelmeyen şeylerin yasaklanmasını isteyenler, yüzsüzler topluluğu...
allah allah diyerek yapılmış savaşları, dualarla acılmış meclisi ve kurucusu gibi önde gelen liderlerinin vefatlarında dualar okunan bir ülke de, dini sömürenleri değil de dinin kendisini yasaklamanız ne kadar mantıklıdır... siz inançları olan insanları "git evinde ne bok yersen ye" diye yol gösterirseniz, hiç istemediğiniz insanlar o ezilmişliği kullanır ve silahlarınızla vurur sizi...
din bu ülke de siyasetin elinde oyuncak olduğu sürece, yasaklar da özgürlüklerde birkaç kan emicinin avuçları arasında gezip durur... bu yüzden bir tepki olacak ise bu yasaklara ya da özgürlüklere değil... bunun üzerinden prim yapan iktidar ve muhalefete olması gerekir...
din bu ülkenin yeni iç savaş nedeni olarak önümüze sunulmadan bu kan emici insanların susturulması gerekmektedir...
vakti zamanında atatürk'ün "neden" kılık kıyafet devrimini yaptığını anlamayan kişilerdir.
zannederler ki bu devrimler sadece biz daha güzel görünelim, modaya uyalım diye yapılmıştır. hayır efendim. bu zihniyetten eser kalmasın diye yapılmıştır.
hani, demişsiniz ya türbanın ne zararını gördünüz diye, anlatalım efendim.
biz türbanın değil, türban takan kişilerin sahip olduğu zihniyeti anlamıyoruz.
yani sizin zannettiğiniz gibi şekilci değiliz. yoksa bu güne kadar her yaşlı teyzenin başında örtü vardı. kimse çekip çıkarmaya çalıştı mı? peki neden? bunu düşündünüz mü hiç?
türbanlı bir doktor tarafından muayene edilmeyen ve bu yüzden testislerinden olan insanların haberlerini okuyoruz. türbanlı olmayan ancak o zihniyete sahip olan insanlar namaz kılarken kalp krizi geçiren bir adama yardım etmediler. o insanların namaz kılmalarına değil, o kadının türban takmasına da değil, bu tutuculuğadır bizim "hayır"ımız.
o adama yardım etmemelerine akıl erdiremiyoruz biz. yoksa laikliğin din ile alıp veremediği bir şey yok. herkes dinini istediği gibi yaşar. devlet her dine eşit mesafede olmak zorundadır.
ve siz bu ülkede ezilen kesim değiliniz.
her yerde kızların başındaki türban çekiştiriliyor diyerek o kızların incindiğini belirtirken benim elimi, "erkek" olduğum için sıkmayan, art niyetli kızların sinsiliklerinden bahsetmiyorsunuz. onun elini sıkarken onunla seviştiğimi hayal edeceğimi sanıyordu sanırım. ancak hemen yanındaki arkadaşı elimi sıkmıştı. şimdi o diğer kız sizin gözünüzde potansyel namussuz olmakta. peki o kızın durumu ne olacak? bunun gibi bir sürü örnek verebilirim.
bizler lüks! mekanlarda günümüzü gün ederken birileri hem okuyup hem garsonluk yapan öğrencileri işlerinden kovdurma lüksüne sahip. bizler lüks içinde yaşarken birileri gemicik satın almakta, ülkeyi parsel parsel satmakta. ve siz açsanız, yemek bulamıyorsanız bunun suçunu bu zihniyeti içlerinde barındırmayanlarda değil bizi yönetenlerde arasanız daha doğru bir tespit yapmış olacaksınız.
sonuç olarak anlamadığınızı anlatmaya çalışayım: biz türbana karşı değiliz. türbanın kapattığı saça karşı değiliz. türbanın kapattığı "kafa"ya karşıyız. bir daha bu ülkede "kubilay" olaylarıının yaşanmasına karşıyız. bilmem anlatabiliyor muyum?
