şu güzel topraklarımızda bulunmayan, önceki zamanlarda az da olsa bulunan ancak mevcut dinci parti yüzünden kaldırılan büyük, efsanevi yasaktır. bu yasağın tekrar geri dönmesi ile sadece üniversitelerde değil, türban sokaklarda bile yasaklanacak ve mollalar irana gidecektir.
laiklik ilkesini kullanarak yapılmış bir yasaktır. fransada bile bu kadar yasak yokken bizim absürüt elitler özellikle karar verme organları ile bu yasağı sürdürmektedirler.
bu yasağı kaldırmak için yapılması gereken referandumdur. o zaman ak ve kara belli olacaktır.
bir an önce kaldırılıp, kızların özgürce okumaları gerekmektedir.
televizyonlar da bangır bangır "haydi kızlar okula" diye bağıranların, bu kızlar içinse "sen gelme ulan kapalı" diyerek, kampanyalarının asıl amacının kızları okutmak değil, kendi ideolojilerinde kızlar yaratmak, bu kampanyalara yapılan bağışlar ile ceplerini doldurmak olduğu gün gibi açıktır.
he bu sorun nasıl çözülür? ne akp, ne chp, mhp vb. çözemez bence. şimdi ye kadar yapılmamış birşeylerin yapılması gerekir.
türbanlı kızlar her ne kadar göz zevkimi bozsalar da başı açık olanlarla aynı haklara sahip olmalılar. sikimsonik nedenler gösterilerek bu yasağı savunmak insan haklarını ihlalini savunmakla aynıdır.
türban ile artık üniversitelere girilebiliyormuş. Ben şimdi satanistim, buda benim inancım desem, çıplak vaziyette kedi kanını üzerime sürüp sınıfa girebilecekmiyim?
bazı dinci yazarların, akp kapatılır korkusuyla türbanlı milletvekili istemlerini reddetmeleri nedeniyle, bir anlamda karşıtlık tabanı genişleyen yasak
(bkz: nerede hani)
yok artık öyle bir yasak. ayrıca ne türban yasağı, kara çarşaflarıyla bile giriyorlar üniversitelere artık. evinde otursa daha iyi, ilim irfan onun neyine? nasılsa kaderinde tanımadığı bir adamın dördüncü ya da beşinci kuması olmak var.
refahyol döneminde ciddi anlamda sorun yaratmış durumdur. nitekim erbakan'ın ''bırakınız rektörlerin türbanlı kızlarımızı okula almayayı onlara selam duracaklardır, selam '' demesi üzerine ipler kopmuştur ve Türkiye siyasal yaşantısı bu konuya kilitlenmiştir. suni bir gündemdir.
Öğretmenlerin ve öğrencilerin başörtüsü ile derse girmelerinde ne gibi bir sakınca var?
Herkes dinsel inancını belli edecek biçimde giyinerek sınıfa gelirse, orada özgür bir eğitim ortamı kalmaz. Siyasal ve inançsal bölünmelerin sınıflara taşınması, giderek önlenemez olur.
Peki kamu görevlerinde ve üniversitede "türban yasağı" demokrasiyle bağdaşır mı?
Benzer uygulamalar birçok demokratik ülkede de var. Her kurumun ve görevin gereği olan yasal kurallar bulunur. Avrupa insan Hakları Mahkemesi, bu yasağa karşı yapılan bir başvuruyu geri çevirdi.
Üniversite de "türban yasağı" kalkarsa ne olur?
Yeni istemler başlar... Sırada ders ve sınav saatlerinin "namaz saatlerine göre" düzenlenmesi isteği bulunuyor. Perde arkasındaki güçlerin amacı "din devleti"dir.
bu yasağı kim hangi hakla kime uyguluyor. "siz kimsiniz? siz tanrı mısınız?" diyerek başlayan atilla yaylanın nur sertere verdiği ayarı da ayar isteyenlere takdim ediyorum. http://www.dailymotion.co...er-e-bayortusu-dersi_news
azlumu oynamayı çok seven hükümetimizin halen kaldırmadığı yasak. yargıtay, danıştay, sayıştay, anayasa mahkemesi, tbmm, tsk, emniyet, mit tamamen ellerindeyken halen bu saçma sapan anlamsız insan haklarına aykırı yasağı kaldırmak için ne bekleniyor anlamıyorum.
kaldırılsın da esas meselenin kimin ne giydiği değil, kimin ne kadar adaletli olduğunu, farklılıklara ve karşıt görüşlere olan duruşu meydana çıksın. bahanesi kalmasın kimsenin, saçmalıklarının üstüne örtecek kılıfı kalmasın.
yanlış bir uygulamadır, kimin ne giydiğine kim niye karışır hiç anlamam.
ancak kadınların çalışma hakkına saygı duymayan, onları toplumdan dışlayan, toplum içinde olmalarının zinaya ön ayak olduğunu savunan bir dinin mensuplarının kamu alanında başörtüsüne özgürlük diye bağırması da bir çeşit ironi örneğidir.
bugün başörtülülere özgürlük yarın kızlı erkekli okumasınlar öbür gün kadınlar sadece kadınların olduğu yerde çalışsınlar...
güzel bir ironi ve bunu anlamadan insanlarla başörtüsü özgürlük müdür tartışması da ancak yorgunluk.
elbette senin ne giydiğine karışamam ben, ama senin inandığın din başını kapattın diye erkeklerin arasında gezme, çalışma özgürlüğünü sana vermiyor onu ne yapacağız.
Meseleye anayasa açısından bakacak olursak kamuda türban anayasada yer alan laikliklik ilkesine aykırı. ayni anayasa içerisinde dusunce din ve vicdan özgürlügüde yer alıyor. Şimdi görunuse bakilirsa aanayasada iki madde birbiri ile catisiyor. Fakat bu noktada su ayrimi cok iyi yapmak gerek. Zira laik olmasi gereken kisiler degil. Kisilerin boyle bir zorunlulugu bulunmuyor.cunku onlarin din ve vicdan ozgurlugu var. Burda laik olmasi gereken devlettir. Eger siz kamu calisanlarina da turban yasagi uygularsaniz bu laikligin sinirini asar ve kişilerin dusunce din ve vicdan ozgurlugunu hakkini ihlal etmeye baslar hakkin ozune dokunur. Ay kararlari ile onu kullanamaz hale getirir. Simdi tarafsizlik ilkesine gelecek olursak kamu personelinin tarafsiz olmasi gerekiyormus. Zaten biz onlara gidin kamuda islami kamuda yayin demiyoruz.Sadece bu sahis dini vecibelerini yerine getirmek adina devletin laikligini sarsmiycak sekilde farz ibadetini yerine getiriyor. Neymis turbanli hakimle turbanli avukat durusmada bir araya gelirse bu tarafsizliga zeval verirmis. O halde hakimin polo tshirtte giymemesi gerek. Nitekim hakim polonun reklamini yapmis oluyor. Bu da tarafsizlik ilkesini zedeliyor. Bunun sinirini siz istediginiz kadar menfaatleriniz oraninda genisletebilirsiniz. Cok sacma degil mi bu dusunuce iste turban yasagida bu oranda sacma..