hiçbir zaman destek vermedim ama karşı da çıkmadım. en büyük argümanım dinin kişilerin içinde olması gereken bir olgu olduğuydu. dolayısıyla bunu simgeleyen, dışarıdan bakıldığında "ben buyum" diyen her türlü kıyafet, aksesuar, rozet, vs. üniversite gibi alanlarda da bulunmamalıydı. ama bu olaya fazla kuralcı, fazla katı bakmak aslında. bir bayan dininin emrettiğini düşündüğü şekilde giyinmek istiyorsa elbette bunu yapabilir ve her ortamda da o şekilde yer alabilir. türbanlıların ve bu yasağa karşı çıkanların her ne kadar diğer özgürlükler için ses çıkarmadığını çok iyi görsem de ben bu yasağa maruz kalan tüm türbanlılar adına üzülüyorum... en basidi hiçbir türbanlı bayan veya destekçisi benim eşcinsel haklarımı savunmaz. "solcular siz niye bizim hakkımızı savunmuyorsunuz?" derler ama kendileri de savunmazlar diğer özgürlükleri, biliyorum. hatta baya baya karşı çıkarlar. ama vicdan diye bir şey var. içim el vermiyor insan haklarının açık açık ihlal edilmesine. siyasi simgeymiş! ee? ister dini, ister siyasi, ister başka bir şeyin simgesi olsun. laik, eşit ve özgür bir ülkeysek haklarını vermek zorundayız. kılıf uydurmak, özellikle de atatürk adını kullanarak bunu yapmak sadece ayıptır. özgürlük ve demokrasi kimsenin canının istediği şekilde tanımlanamaz.
bunca zamandır devlet dairesine giderim daha hiç bir memur benle tokalaşmadı bu bir.
doktorun mahremiyeti yoktur bu iki.
cemaatçiliğin önü açılır diye başları açmaya çalışmak gibi amaç güdenler çocuklar sigara içmesin diye tekeli kapatmaya heves etsinler bu üç.
saçma uygulamadır yani.
hayır o değil de memur olup sırtını dönüp oturmak nedir yahu. bu sizdeki fanteziler porno yıldızının aklına gelmez .
öncelikle bu yasağın hiçbir zaman kalkacağını düşünmüyorum, çünkü o kadar fazla insan bu konuda taviz veriyor ki azınlık için bu yasağın kalkması pek mantıklı gelmiyor, ayrıca yasağın mantıklı bir açıklaması olduğunu da düşünmüyorum, isteyen herkes dini gereği kıyafet ya da onu simgeleyen şeyler takabilir, benim inancım ve yaratıcımın emri gereği örtünüyorsam hiçbir kul bana bunun tersini yapmam gerektiğini söyleyemez, ben belirli bir düzen içindeki kurallara uymaktansa şuanda nefes almamı sağlayan rabbimin emrini yerine getirmeyi tercih ederim.
ülkem için çok gerekli uygulama. nereye gitsen sana günah işleme diyen insanlara hiç olmazsa önce sen kendi günahına bak diyebiliyoruz. yoksa uzun uzun "başkasının günahı kendini ilgilendirir" kelimesini açıklamaya çalışıyorduk.
devlet böyle istemiş. meclisimiz, halkımızın oylarıyla gelenler sonuçta halkı temsil ediyorlar, böyle karar vermişler. bize de desteklemek ve uymak düşer. recep akdağ sigara yasağı için böyle diyordu. bu millet istedi bizde getirdik. bu millet istemiş türban yasağı konmuş, mecburen uyacağız. toplum tepkisini göremeyen azınlıkta kalan yada mecliste desteklenemeyenler ölsün gitsin. çoğulcu demokrasiyi götünden anlayanlar, insan haklarından nasibini almayan poitikacılar böyle düşünür; azınlıkta kalanlara, temsil edilemeyenlere her şey müstehak. türbanda yasak, sigara da yasak. neden? çünkü çoğunluk öyle istiyor.
bence gereksiz birşey sonuçta laik bir devlette yaşıyoruz. diğer layık ülkelerde türban sözkonusu bile değil ama müslüman bir devlet diye adı geçen türkiye'de ise neden türban yasağı söz konusu anlamış değilim böyle sorunlar ortaya çıkarıp sadece milletimizi türkiye'mizi bölmek için adım atmış oluyorlar. bunlara kanmayalım bölünmeyelim bırakın isteyen istediği gibi özgürce giyinsin dolaşsın ülkede!!
=)
(bkz: vatan bölünmez bir bütündür)
fakat kızların okumasına manidir, şeklinde savunulması komik kaçar.
biz biliriz o kızların aslında neden okutulmadığını, diyenler de çıkacaktır.
çıkmış bile.
+laik bir ülke vatandaşlarının dinini özgürce yaşayabilmesi için gerekli ortamı sağlamak zorunda.. o kişi başörtüsünü takmayıp saçlarının gözükmesini günah, haram olarak biliyor ve böyle yaşamak istiyorsa sorun ne a.q.. hani özgürlük nerde?
+çok gereksiz bu ülkeni kalkınmasını, gelişmesini istiyorlarsa böyle birşey yapmazlar çünkü onlar filizlenip, yetişip senin çocuklarını eğitecekler.. ama sen onları okullara bile sokmuyorsun!
+okula her bir kızlar geliyor mini etek, askılı elbise, götü başı açık onlara niye sınırlama yok adamı azdırıyorlar lan!
siyasi bir simge olsa bile (ki pek çok insan siyasi simge olduğu için değil başörtüsünden daha şık durduğu için takıyor) yasaklamak insan haklarına aykırıdır.
insanların başkalarının ne giyeceğine karışması / yasaklaması vicdan sahibi hiçbir insana açıklayabileceğiniz bir şey değildir.
bir kadına zorla türban taktırmak neyse, taktığı türbanı zorla çıkarttırmak da odur.
şimdi bu yasağa destek verenler ilerde onların da özgürlüklerine biri saçma bir bahane bulup müdahale ederse korkmasınlar biz yine onların özgürlüklerini savunmak için burda olacağız.
şimdi ilk olarak sorun olarak büyütülmemesi ancak hemen çözülmesi gereken bir problem şöyle ki türban bir inanç simgesi olarak kabul ediliyor, böyle bişey kuran-ı kerimde yazıyodur yazmıyordur , dini olarak gerekli veya gereksizdir, önemli olan o değil asıl önemli olan demokrasi ve demokrasinin uygulanması önündeki engellerdir. bir insan allah'a inanıp inanmamakta özgürdür ve eğer böyle bir özgürlük varsa insanların inançlarının simgesini üstlerinde taşımalarında da bir sakınca olmamalıdır fakat asıl problem türbanı dini inançları için değilde kendi ideolojik akımlarının bir işareti olarak provakatif bir eylem aracı olarak kullanan kişilerden çıkıyor kimseyi suçsuz yere itham etmek istemem ama maalesef türbanla; özellikle üniversitelere girmeye çalışan kızların büyük bir çoğunluğunda böyle bir amaç mevcut(böyle amacı olmayanları tenzih ederim tabii ki) ve bu da zaten gerilmeye müsait bir ortam olan üniversitelerimizin türlü sorunlarla karşılaşmasına ve laiklik gibi tartışılmaya hiç ama hiç ihtiyacı olmayan bir olgu üzerinden tartışma ve hatta çatışmalar çıkmasına sebep olmakta bu yüzden nasıl ki laik kesim sokakta gördüğü türbanlı insanların başından türbanlarını çekip almıyorsa, gerçekten inancı olduğu için türban takan insanlarında laik kesimin endişelerine saygı duyarak kamusal alanda türbanlarını çıkartmaları gerektiğini düşünüyorum
sanki yerine g string bikiniyle okula gitmek zorunluymuş gibi yapılan abartılan yobaz tantanası . sağlam deri bile çok kaşınırsa kanar özdeyişine örnek konu .
herkesin inancına saygı duyulmalıdır, sizinle bir alakası yoktur çünkü. lakin türban yasağı ileride daha başka boyutlara varmaması için kaldırılmamalıdır. ayrıca görünen şudur ki; bu kisve üzerinden rant sağlayanlar da, dini simge olarak kullananlar da bir hayli fazladır. hele bir de ileride iş hayatında bir kısım alanlarda zaten takmaları imkansız olacağından, üniversitede takıp orada takmamaları komiklik olacaktır.
Türban okullarda serbest bırakıldığı takdirde, ileride türban takmayanların toplumsal baskı altında tutulmasından korkulmaktadır. Bu korku yersiz mi yoksa haklı mı tartışılır, tartışılmalı da; ama netice olarak toplumum belirli bir kesiminde böyle bir çekince var ise, bu çekince giderilmeden toplumsal barış ve uzlaşı sağlanamaz.
Ne zaman ki Türkiye'de mahalle baskısı şikayetleri gerçekten ortadan kalkar, ne zaman belediyelerin içki ruhsatına ve içki satan yerlere karşı yaklaşımı tüm ülke genelinde normalleşir, ne zaman başı açık olan kızların tanga giymesiyle kafayı bozmuş gençleriz normale döner ve onları hafif kadın olarak görmekten vaz geçer, ne zaman başkalarının namus bekçiliğinden vaz geçeriz; işte o zaman ve belki de toplumun artık dini sembollerin arkasında başka çapanoğulları aramak gibi endişeleri kalmaz. işte öyle bir gün gelirse toplumsal barış tesis edilebilir.
yaşadığımız yerin içine nasıl sıçarız diye, kafa patlatan zihniyetin ürünü bir yasaktır
türban radikal islam ın simgesiymiş , kadının başörtüsünü nasıl bağlayacağını sen mi belirleyeceksin, bu hangi insan hakları yasasının mantığına sığar
bu mantığa göre;
top sakallı adam; radikal solcu
küpe takmış adam; radikal ibne
yeşil palto giyen; radikal kominist
yeşil takke giyen; radikal dinci
çıplak dolaşan kişi; radikal sapık
gümüş yüzük takan ; radikal yobaz
altın yüzük takan ; radikal kapitalist (midir)
insan ların aksesuar olarak kullandıkları veya inançları gereği kullandıkları şeyler, herkes için bir aidiyet belirtisimidir. bunun ayrımını veya yargısını kim ne hakla yapabilir, insanları kılık kıyafetlerine göre yaftalamak nasıl bir mantığın ürünüdür, bunlardan hangileri tehlikeli , hangileri kişisel haktır, bu nu nasıl ayırt edebileceğiz.
devletin dini olamaz. bu yüzdendir ki devletin vatandaşları inançlarını istedikleri bir şekilde ve toplumsal hayatı bozmayacak biçimde yaşarlar. evinde beyaz peynir e mi inanıyorsun yada türbanını mı takıyorsun ne yaparsan yaparsın. ama bunu toplumsal hayata uygulayamassın. zaten türban denen ne olduğu belirsiz bez parçasını bazı siyasiler yüzünden oy kapma aracı haline geldiğini göremeyen bazı atağızlılar yüzünden canım ülkem böyle saçma sapan başlıklarla meşgul ediliyor. başörtüsü ve türban ayrımına zaten girmeyeceğim, kaldı ki zamanında çok yazdım, herkes lafı nasıl anlamak istiyorsa öyle anlıyor, yapacak fazla birşey yok.
ha bir de şu var; sene 2010 olmuş, hala abbasiler döneminden kalma fikirlerle yok türban yok inanç yok allah.. yahu artık bırakın bunları, neye inanıyorsanız inanın ama artık ilerleyin biraz. inanç kişiyle allah arasındadır, o da inanıyorsan; gerisi palavradır, boştur. ekonomiyle ilgilenin, dünya'da neler oluyor bir göz atın, bilimle ilgilenin biraz beyniniz basıyorsa. utanmadan 1000 yıl önceki gelişmemiş toplumun hikayeleriyle kandırmayın kendinizi, seçildiğiniz halk'ı daha fazla uyutmayın, yazık bu millete.. yok inanç yok türban; palavraları bırakın artık, gerçek dünyanı görün biraz.
MASKELi başörtülülerle başladık, zihinleri tesettürlülerle devam ettik. Karşı mahalle kadınları maskelerle uğraşadursun, biz ise bu cephede ciddiye alınacak kadının savaşını vermekteyiz. Ama dün ne dedik? imaj her şey... Psikolojide bilinen hikâyedir: Adamla oğlu yolda kaza geçirirler. Hastaneye apar topar geldiklerinde, doktor yaralı çocuğu görünce bağırır: "Ama bu benim oğlum." Sizce doktor kimdir? Bir süre düşünürsünüz, nasıl olur diye... 5-10 saniye... Ardından aklınıza gelir. Tabii ya doktor, çocuğun annesidir. Yani kadındır. Ama nedense zihnimize "Doktor" deyince önce mutlaka "Erkek doktor" gelir. Bu başörtüsü işi de böyle. Başı kapalıysa, dinci, muhafazakâr, tutucu, gerici...
Başı açıksa modern, çağdaş, laik, dinsiz, ileri görüşlü... Hangisini seçerseniz artık. Hadi işi bir tık daha ileriye götürelim... Sarışınsa daha müsait, dekolte giyiniyorsa ahlaksız. Şimdi bana, "Hangi devirde yaşıyorsun, bu söylediğin eğitimsiz erkekler arasında yaygın bir dildir" falan masalları okumayın. Tokum. Ben genel kanıdan, genel algıdan bahsediyorum. O yüzden doktor örneğini verdim.
Bu algılarımız aslında bugün Türkiye'nin yaşadığı çözümsüzlüğü yaratan, kutuplaşmaları inşa eden... Bu tanımlamalarımız ve önyargılarımız bugün kimseyi birbiriyle adeta konuşamayacak hale getiren...
*
Emine Erdoğan, Nejat Uygur'u hastanede ziyaret etmek istemiş. Bundan daha insani bir istek var mı? Eşi Necla Uygur'u aramış. Necla Uygur da Başbakan'ın eşi geliyor diye doktorları ve görevlileri uyarmak zorunda hissetmiş kendisini. Neden? Türbanlı biri GATA'ya geliyor diye değil. Başbakan'ın eşi geliyor, "Karşılama uygun olsun, güzel olsun" diye. Peki ne cevap almış? Sakın gelmesin "Aman ha!" demişler. "Türbanı var, GATA'ya giremez." Hatta doktorlar durumu kendileri iletmek istemedikleri için, Necla Uygur'a "Gelmemesini siz söyleyin" demişler. Necla Uygur isyan etmiş: "iyi ama hastanede başka başörtülüler var." Cevap basit: "Başörtüsü başka, türban başka..." Siz hayatınızda bundan daha alçaltıcı, bundan daha aşağılayıcı, hakaretten bile daha ağır bir cümle duydunuz mu? Yani Emine Erdoğan başörtüsünü çenesinin altında bağlasa Nejat Uygur'u ziyaret edecek! Yazarken bile rahatsız oldum. Sevin sevmeyin, destekleyin desteklemeyin, oy verin vermeyin bir Başbakan'ın eşine yapılan muameleden utandım. Bırakın Başbakan'ın eşi olmasını, herhangi bir kadının, sadece başörtüsünü bağlama şekli yüzünden karşılaştığı tavır hakikaten hepimizin yüzünü kızartmalı.
Ama öyle olmuyor işte. Dünden beri çeşitli çevrelerden gelen yorumları biraz kızarak, biraz susarak, çokça da yutkunarak dinliyorum. Sustuğumu gören yakın arkadaş çevresinden beni bile taciz eden cümleler gelmedi değil hani...
"Sen şimdi ayıp oldu, girmeliydi falan diyorsundur. Sustuğuna göre... Girmesin efendim, çıkarsın türbanını öyle girsin hasta ziyaretine. Askerin orası. Bir orası kalmıştı girmedikleri!"
Teoman'ı gel de anma hani! Diyordu ya, yakın çevremle, ailemle bile konuşamıyorum. Müthiş bir baskı, ağzımı açamıyorum diye... Yani diyeceğim odur, özgürlükler için ağzımızı açmaya kalktığımızda, "Sus otur" tavrıyla karşılaşıyoruz. Hele Ergenekon konusunu bırakın konuşmayı, aklımıza bile getirmemiz yasak adeta. "Siz demokratlar yok musunuz, hep sizin yüzünüzden bunlar başımızda. Hitler'i de böyle düşünenler getirmişti başa, bak ne oldu?"
Öylesine farklı dünyaların insanlarıyız ki bazılarıyla... Geçenlerde bir sohbette bir meslektaşımı övmeye kalktım. Öyle bir tepki aldım ki şaşırırsınız. "iyi ama o adam Zaman'da yazmıyor mu?" Yazıyor! Kaşlar kalkıyor, dudaklar bükülüyor ve ardından F tipi esprileri, kötü yorumlar... iyi ama ben Fethullah Gülen'i övmedim ki! Üstelik onu da övebilirim, yerebilirim, kime ne?
Uzun lafın kısası, en zoru benim gibilerin durumu sayın okur. Ne karşı mahalleden olabiliyorsun, ne de kendi mahallene yaranabiliyorsun.
Oysa çıkıversem ekranlara, bağırıp çağırıversem ağzım dolu dolu, sağdan sola sallarken sarı saçlarımı, nasıl çağdaş bir Cumhuriyet kızı olduğumu göstersem, önüme gelen sövsem, topunun ipliğini pazara çıkarmaya çalışsam, alayına sallasam... Ne özgürlüğüymüş, ne haklarıymış, ne darbesiymiş, ne demokrasisiymiş, palavra bunlar palavra diye bağırsam...
Gelmiyor ki içimden sevgili okur. Zorlamayla olmuyor işte! Cumhuriyet kızıyım ama... Zihnime bir türlü tesettür takamıyorum.
