türban takan insanların sözüm ona özgürlük isteyişine inanmayıp bunu anlatmaktan utanmayan, onlar utansın diyen insanın lafıdır bu. öyle ki türban takan kadınlar özgürlüğü demokrasiyi öne sürerek bizden istiyorlar bunu. haklarını kısıtlıyor olduğumuz doğru! ama onların demokrasiyi ne kadar sevip ne kadar kullandıkları??? onlar bizim korumaya çalıştığımız demokrasiyi "madem demokrasi ve özgürlük yanlılısın beni serbest bırak" savunmasıyla bize karşı kullanıyorlar. ama istediklerini elde ettikleri anda tüm bu demokrasi aşkları sona erecek. çünkü onlar herkes istediği gibi yaşamalı yanlısı değiller, herkes bizim gibi yaşamalı yanlısı insanlar! öyle ki türban takan onca kadının arasına kapri tshirtle girdiğimde tüm kozlar üzerime oynanmıştı benim, 20 kadın bunu yapmıştı. utanmadan oynamışlardı üstüme de ben tek bir ahlaksız cümle kullanmadım, sadece umursamazdan geldim adam yerine koymadığımı göstermek için, o kadar.
özgürlük yanlısı olmadıklarına, ahlaklarının da pek düzgün olmadığına bir örnek vereyim eminim çoğunuz benzerini de yaşamışsınızdır:
üniversiteye yeni başlamıştım. yurda kayıt olmaya gidiyorum. iki tip var bunlardan (bkz: kabuklu fıstık). yolumuzu kestiler annemle. dediler ki: "bu yurtta minibüsçüler tecavüz ettiler geçen sene bi kıza. hiç güzel bir yurt değil" (öyle bir şey de yokmuş bu arada, din iman diyen insanların attıkları ifitaraya bak minibüs şoförlerine)
annem de ister istemez sordu: "e napıcaz peki? ben de kızımı buraya yazdıracaktım?"
kadın şöyle dedi: "biz bilmem ne yurdunda kalıyoruz çok güvenli bir yer. içeri giriş saati de 7"
7 deyince annem şaşırdı: "sabah 7 mi?"
"olur mu teyzecim. akşam 7. o saatte bi kızın dışarda işi ne."
annem sinirlendi o zaman: "sen 7de girmek istiyorsan girersin yurduna. diğer insanları zorlamanın anlamı ne? terbiyesiz çekil önümden benim!"
bu insanlar böyle işte, herkes onların istediği gibi yaşasın. yoksa özgürlük istedikleri yok, özgürlüğü amaçlarına ulaşana kadar kullanmak istiyorlar sadece...
yine başka bir örnek veriyorum:
biri çıkar humeyni canım humeyni der tv karşısında. o sevdiği lider bozuntusu asla izin vermezdi kendi ülkesinin sınırları içinde liderini sevmediğini söyleme özgürlüğünü ona. oysa bu özgürlüğü ona tanımış olan liderini sevemiyor bir türlü! hele ki şu yurdu düşman elinden kurtaralı daha yüzyıl dolmamışken! acılar bu kadar tazeyken! utanmadan bunu söylüyor! sormak lazım o kadına: "o adam olmasaydı sen ingiliz fransız amerikan elinde p*ç olacaktın. bırak adının türk olmasını, müslüman bile olamayacaktın belki! ama bunları bile düşünmeyen insan evlatlarından bahsediyoruz işte.
bunlar sadece örnek. çoğaltmak mümkün, rahat 1500 tane gördük bunlardan. şimdi soruyorum bu insanlara mı vereceğiz biz bu özgürlüğü? her yerin kıyafeti ayrı deyip geçiyorum: camiinin ayrı, sokağın ayrı, sahilin ayrı, okulun ayrı...
bu kadar. dağılın şimdi...
8 yılda müslümanlığı jiplerin ve havuzlu villaların içinde keşfetmiş, diğer taraftan bedava kömürün ve son kullanma tarihi yaklaşmış gıda paketlerinin mis gibi kokusuyla cennet kokusunu bulan nesildir bu.
