izmire taşınmak için sayısız güzel sebepten biridir. binlerce yıl boyunca kadın saçları özgürlüğü temsil etmiş, ve bundan korkan erkekler sürekli örtmeye ve bastırmaya çalışmışlardır. hiç çkimse ortaçağdan kalma bir rahibe kıyafeti ile gezmek zorunda değildir.
dünyadaki her şeyi şekile ve tabuya sokan şakirtin düşüncesidir. şimdi soruyorum kafasını örttü diye yıllarca üniversite hakkı elinden alınan kız benim ne kadar masum ve haklıysa, başı açık izmirli hanım kardeşlerimde o kadar masumdur. ikisininde davaları aynı aslında.
Su anda izmirde konaktan 169 numaralı otobüsle balçovaya gidiyorum ve otobüste hic turbanlı hatta başörtülü bayan yok ki otobus körüklü ve dolu ancak bu durum yaşanılan yere göre degişir.
kafaya türban takıp din, allah diyerek sonra götüne dar bir pantolon, yüze boya küpü edasıyla makyaj yaparak dini istismar etmek istemeyen, dini ayaklar altına almak istemeyen namuslu, onurlu izmirli bayanların sayısıdır.
türban takan takar takmayan takmaz bu ne seni ne beni ilgilendirir kardeş. namazını kılan kılar kılmayan kılmaz. ben nice namaz kılan gördüm ki kalbindeki gaddarlık almış başını gitmiş. sen sanıyor musun başını kapayan sınavı verebilecek? baş kapamakla cennetin kapıları açılacaksa eğer baştakilerin yedirdiği paralar için başını kapayan cibiliyetsizlerde gidecek demektir. onlar nasıl olurda benim peygamberlerimle aynı yere giderler? dini kullanıp insanı kandıranlar? sen milletin saçına bakacağına ilk önce insanlığına bak derim ben. yok kadının saçı beni tahrik ediyor kafası kapalıyken giydiği dar etek etmiyor diyorsan git öldür kendini en azından vatana bi yararın olur.
eşeğin sikinden dolayıdır. bir rivayete göre izmirliler çok fazla şakirt sikiyorlarmış mesela, bu istatistik ilminin hikmetine çok takılmamak lâzım. malum etraf zaten acı acı, cayır cayır sikilmiş şakirt götü kaynıyor; bokunu çıkarmanın alemi yok.
izmire neden bu kadar çok laf atılıyor. izmirli değilim ama kınıyorum bunları söyleyenleri bir parçalanma türkiyeye çok zarar verir. kürt türk, türban türbansız, yobaz laik, sakallı sakalsız, sarışın esmer, galatasaray fenerbahçe,... parçalana parçalana pkk bizi parçalayacak.
Bu yüzden o kadar mutluyum ki...
Temmuz ayında istanbul'daydım... Bakırköy'den taksi ile sahil yolunu izleyerek Galata Köprüsü'ne doğru gittik. Yanlışım varsa kusura bakmayın Zeytinburnu sahilinden ve Kennedy Caddesi'ni takip ettik. Deniz kıyısı belediyenin yapmış olduğu park ve mesire alanları ile doluydu. Bu alanlarda haftasonu insanlarla dolup taşıyordu. Ben hayatımda o kadar çok başörtülü kadını bir arada görmemiştim. Kilometrelerce alanda piknik yapan aileler vardı. Etrafta mangallar yakılıyor, çocuklar top oynuyor kısacası aileler haftasonunu değerlendiriyordu. Buraya kadar herşey normal ama bütün bu insanların içindeki kadınların neredeyse tümü başörtülüydü. Olabilir, herkesin inancına saygım var ama aynı etraftaki erkekler üstü çıplak, şortla dolanırken kadınların başörtülü ve ince uzun pardesü gibi giysilerinin içinde olması garibime gitti. Yani inanışlarına göre kadınların saçları bile erkekleri tahrik edip günaha sokmasın diye örtülü iken, vücut kıvrımları belli olmasın diye Allahın o yaz vaktinde olabildiğince kapalı giysiler içinde iken erkek nüfusun aynı ortamda bu kadar sere serpe, üstsüz, şortla, atletle dolanmasını kadınlar neden ola ki tahrik unsuru olarak görmezler diye düşünmüştüm. Erkek egemen toplumun dini bakış açısını bile kendi menfaatine kullandığının tipik bir örneğiydi. Ama işin ilginci kadınlar bu yapı içindeki 2. sınıf olma hallerinden hiç de şikayetçi değillerdi. Aksine sağdan soldan geçen askılı bluzlu kızlara ters ters bakıyor ve sanki kendi yapılarına bir tehditmiş gibi tavır alıyorlardı. O zaman aynı Allah'a ben de dua ettim ki benim izmir gibi bir şehirde doğmamı nasip ettiği için. Çünkü burada kadınların hepsi demiyorum ama büyük çoğunluğu ikinci sınıf vatandaş olma rolünü reddetmişlerdir. Çoğu başörtülü hem cinsi gibi üniversiteye gidip bitirdikten sonra asli görevleri olarak görülen ev kadınlığını reddeder ve kendi ekonomik özgürlüklerini kazanmak, üretim toplumuna dahil olmak için çalışmaya başlarlar. Yıllarca aldıkları eğitimin hakkını iş hayatında tecrübe ederler. Burada başı açık kadınlara namussuz gibi davranılmaz. Erkekler de bu toplumdan nasibini almıştır ve karşı cinse layığı ile davranır. Kadını ev işlerini gören bir hizmetli gibi değil, kendisi ile eşit bir hayat ortağı olarak görür. En azından çoğumuz böyleyiz. Onun için izmir'de başı açık kadınların olması onların namus, ahlak olarak zayıf olduğu anlamına gelmez. Ama kendine güvenini kazanmış bireylerdir. Başka yerlerde alışılageldiği üzere "Hööööyt" derseniz "Sana höyt ulan" cevabını alırsınız. Hatta onu bastırmak için toplumun size empoze ettiği şekilde sesinizi yükseltecek olursanız "Kendini haklı göstermek için mi bağırıyorsun" diye cevaplar ve sizi göt ederler. Zaten bu nedenle "izmir'in kızları bir başka" diye deyiş çıkmıştır. Ama kabul edersiniz ki erkeğin karşısında ezilmeyen, kora kor hakkını savunmayı bilen, "kalk bir çay koy" dediğinizde "senin elin ayağın yok mu" cevabını yapıştıran kadınlar her dediğinizi emir gibi kabul eden, dini baskı altında ezilen, başbakanımızın bile 3 çocuk doğurmakla görevlendirdiği kadınlardan çok daha çekicidir. Çünkü onların babalarından isteyip de alamazsınız. Gerçekten de size aşık olmalarını, sizi istemeerini sağlamalısınız. Aksi takdirde havanızı alırsınız. Bu yapı da onları ulaşılmaz kılar. Ulaşılmaz olan da her zaman daha çekicidir. Yani güzellik konusunda izmirli kızlar ile falan yerin kızları arasında bir fark yoktur. Ama sosyal gelişim, kendine güven ve hayata bakış açısı derseniz çok büyük bir fark vardır ve günümüzde bu farkın kapanacağı da yoktur. Bütün bu söylediklerim ne izmirli kızların ne de izmirli erkeklerin deli olduğu anlamına gelmese de birçoklarını deli eder.
Not: Başörtüsü takıp da çalışma hayatı içinde olan, aldığı eğitimin karşılığını veren, görevini sadece yuva kurup çocuk doğurmak olarak görmeyen nice kadınlarımıza sonsuz saygılarımı yolluyorum. Ben münferit değil genelleme yaparak bir şeyler söylemek istedim.
islamiyette yeri olmayan paçavra için milletin itikadını sorgulayan tekkaşlardan da tiksinti geldi artık. türban ya da tesettür kelimesi bile geçmiyor kur'an-ı kerimde. şii icadı paçavrayı dinidir diye yalan dolanla kakalamaya çalışan allahsızlardan gına geldi.
türban denen müslümanlık dışı garabetin ortaya çıkış hikayesi;
şiiler, lübnan'ın güneyinde
çoğunluktaydılar ama bölge 70'li yılların başından itibaren filistinli
gerillaların kontrolü altına girmişti. kral hüseyin'in ürdün'den
kovduğu gerillalar, sivil filistinlilerle beraber güney lübnan'a
yerleşmiş vaziyetteydiler. askeri bakımdan zayıf olan lübnan hükümeti,
topraklarındaki siláhlı milislere karşı birşey yapamıyordu ve ülkenin
güneyi filistinliler'in kontrolündeydi.
işin askeri yönünden başka bir de sosyal boyutu vardı ve şii
lübnanlılar ile filistinli gerillalar arasında her an bir gerilim
yaşanıyor, gittikçe artan ekonomik sıkıntılara şii kadınların
gerillalar tarafından taciz edilmeleri gibi günlük rahatsızlıklar da
ekleniyordu.
yaratıcılığını hüccetülislam musa sadr'ın yaptığı bugünün türbanı işte
bu gibi rahatsızlıklardan, özellikle de şiiler'in sık sık uğradıkları
tacizlerden doğdu ve kısa bir müddet sonra çarşafa bürünmemiş olan
hemen bütün şii kadınlar bir örnek giyinir oldular.
musa sadr, şah dönemi iran'ının en büyük gazetesi 'kayhan'ın başında
bulunan ve iran'ın en güçlü gazetecisi olan emir tahiri'ye 1975
yılında beyrut'ta verdiği demeçte modeli bizzat hazırladığını
anlattıktan sonra 'ilhamımı batı dünyasının kilise resimlerinden ve
lübnan'daki katolik rahibelerin kulladıkları başörtülerden aldım'
diyecekti. sadr'a göre lübnanlı şii kadınlar bu yeni örtünme biçimi
sayesinde diğer dinlerden ve mezheplerden olan hemcinslerinden apayrı
bir görünüm kazanırlarken tacize ve tecavüze uğrama ihtimalleri de en
aza inmişti, zira yeni oluşmaya başlamış olan siláhlı şii hareketinin
de koruması altına girmişlerdi.
hicab, lübnan'dan ilk olarak iran'a ihraç edildi ve şah'ın gidişini
hazırlayan olayların başladığı 1977 sonbaharında tahran'da yönetim
aleyhinde yapılan gösterilerde ortaya çıktı. şah karşıtı kadınların
bir kısmı hicaba bürünmüşlerdi. sürgünde yaşayan ve 1979'da şah'ın
devrilmesiyle sürgünden dönen imam humeyni'yi tahran'ın mehrábád
havaalanında karşılayan yüzbinlerce iranlı kadının arasında da artık
binlerce hicablı kadın vardı.
kimlik alameti oldu ve şaştık!;yeni tip başörtüsü, islam devrimi'nden
sonra önce iran'da, hemen ardından da bütün islam dünyasında bir
kimlik alámeti halini aldı. dr. ali şeriati ile beraber iran
devrimi'nin fikri temellerini ortaya koyan ayetullah murtaza
mutahhari, şah karşıtı ayaklanmalar sırasında yayınladığı 'hicab-ı
islami', yani 'islami örtünme' isimli kitabında 'müslüman kadının
niçin kapanması gerektiği' konusunu ele alacak, kur'an'ın 'nur' ve
'ahzab' surelerinde emredilen örtünme biçiminin omuzlara kadar uzanan
başörtüsü olduğunu yazacaktı.
ayetullah mutahhari'nin dini kimliğini belirlediği hicab, iran'da
1981'de yayınlanan 'kadınlar için islami giyim yönetmeliği'ne girdi.
yönetmelikte çarşafın ve bu tür başörtüsünün islam'a en uygun örtünme
biçimi olduğu söyleniyordu ama iranlı kadınlar başörtüsü seçiminde
serbest bırakıldılar. çarşafa bürünmek yahut yüzü kapatmak mecburiyeti
getirilmedi, sadece yüzlerin açıkta kalacak şekilde kapanması
emredildi. şehirli kadınlar genellikle çenenin altından düğümlenen
normal başörtüsünü tercih ederlerken devrim yolunda çaba gösteren
kadınlar şimdi 'türban' dediğimiz örtünme biçimine uydular, kırsal
kesim ise eskiden olduğu gibi çarşaflı kaldı. iran'da bugün bizde
bilinenin aksine çarşaf yahut omuzları kapatan türban mecburiyeti
hiçbir zaman konmadı.
günümüzün türbanı işte böyle doğdu ve iran devrimi sırasında kazandığı
popülarite zamanla ideoloji sembolü ve siyasi kimlik vasıtası olarak
bütün islam dünyasına yayıldı ve bize kadar geldi. modelin ortaya
nasıl çıktığını musa sadr'dan bizzat dinlemiş olan iranlı gazeteci
emir tahiri'nin 'new york post' gazetesi'nde 2003'ün 15 ağustos tarihindeki yazısından.
ayrıca kur'an-ı kerimde saçın örtülmesi ile ilgili doğrudan ve açık bir emir olmadığına dair;
çeşitli ortadoğu halklarının geleneklerini (kadını ezme, kimliksizleştirme ve cinsel "mal" olarak algılama) dini emirmiş gibi lanse eden ve dine fitne karıştıran deccal tapıcısı sapık inançlı kürtçü islamcıların uydurduğu ne kutsal ne insani bir bez parçasıdır türban.
izmir'li kadını imamın ordusunun tek tip kıyafet giyen kadın askeri olmayı istemez , dinle alakası yoktur budur.
eğer başını örtmek isterse türban değil başörtüsü takar. ideolojiyi ninjalar gibi kafada taşımaya gerek duymaz.
Doğru der yazar izmir'de türban azdır nitekim başörtüsü vardır.