zamanında cahil batının tartıstıgı; dünya düz mü yuvarlak mı tartısması gibi yıllardır bizi uyutan, iyice aptallastıran anlamsız sorun. arkadas hiç kimse üniversitelerimiz yeterli mi, neden hep bilgiyi hazır alıyoruz neden biz de dünya bilimine katkıda bulunamıyoruz diye bir sorun ortaya atmıyor ve sacma sapan tartısmaya herkes katılarak içinden cıkılmaz hale getiriyor.
bu konudaki son sözüm; türban üniversitelere girerse ekime; girmezse skime kadar.
ülkede bu kadar sorun varken neden aylardır sadece türban konusu işleniyor diye beni düşündüren aslında sorun olmayan,çözümü gayet kolay ama birileri tarafından zorla sorun yapılan durumdur.sanki herşey tamamlanmıştır bitmiştir ve sadece türban sorunu vardır türkiye de.bırakın takmak isteyen taksın istemeyen takmasın.neden bu kadar karışılır insanların inanç özgürlüklerine anlayamıyorum
Hiç bir mantıkla kendisine bir dayanak bulumadığım yasaktır. Şöyle ki; bu siyasi simge, dini sembol gibi suni tartışmaları geride bırakırsak, bunu bir takım insanların ihtiyacı olarak nitelersek ve yani hayatını böyle sürdürmek isteyen insanların varlığına inanırsak bunun bir ihtiyaç olduğunu anlarız. Kaldı ki; varsayalım bu bir ihtiyaç değil, bizim bazı feminist yazarlarımız kadınların zorla türbana sokulduğunu söylüyorlar, ailelerin baskı yaptığını söylüyorlar, bu bir dayatma ve bunun dinde yeri yok diyorlar, tamam kabul edip düşünelim, bir kız çocuğu aile baskısıyla türbana girmiş, aile baskısıyla imam hatip okuluna gitmiş, yine ailesinin bulduğu bir adamla, sevmeden hatta belki hiç görmeden evlenecek ve bizim feminist yazarlarımız, kadın örgütlerimiz, o kızların bu çemberden kurtulmasını sağlayacak kadar kadın dostu değiller ne yazık ki. Bir kız çocuğunu üniversiteye almayarak ailelerinin ve dolayısıyla bu çemberin içine ittiğimizden bir haberler. Oysa ki bu kızlar üniversitelere girse ne bileyim belki sevgilisi olacak, belki kendisine dayatılan bu hayat çizgisinin dışına çıkma ihtimali olacak, belki görücü usulüyle değil severek evlenecek, belki kendisine dayatılan bu hayat tarzından kendi kızını koruyacak. işin bir yönü bu, çok konuşulan laiklik açısından bakarsak Bizim okulumuzda bina girişine kadar türbanlı öğrenciler geliyordu, onlar dini, siyasi vs.. ne simgesi taşıyorlarsa bütün okula belli ediyorlardı, biz hiç birimiz ne kötü etkilendik, ne bize baskı yaratıldı, ne o kızlarla tartışma yaşandı, ne de laik anlayışımız ve üniversitenin laikliği sekteye uğradı, o kızlar kapıda çıkartmayıp içeri girse de o türbanlarıyla yine aynısı olacaktı. velhasıl kelam bunun bir ihtiyaç olduğuna inanmadık, kızların aile baskısıyla takmış olmasına içerlemedik, takan kişilerin laiklik karşıtı kişiler olduğunu düşündük tamam peki buna rağmen bir kişi antilaik, cumhuriyet karşıtı, atatürk düşmanı, şeriyatçı, terörist, ayrılıkçı da olsa, devlet olarak yasalar önünde "fiili" bir suç işlemedikçe bütün vatandaşlarına elektrik, su, sağlık hizmetleri, dini hizmetler verdiğiniz gibi eğitim hizmeti de vermeniz gerekir. SOnuçta nasıl ki bu insan şeriatçi buna elektrik, su vermeyelim diyemiyorsak, bu insan şeriatçı, devlet düşmanı, rejim düşmanı diye eğitim hakkını elinden alamayız bence.
edit:girildikten sadece 30sn sonra eksi oy alması ne kadar demokrat ne kadar "okuyan" yazarlara sahip olduğumuzu gösteriyor
kumaş üreticilerinin piyasayı tekrar canlandırabilmek için alttan alttan gaz verdikleri olgudur.
onlar da haklı.konfeksiyon sektörü kriz içerisindedir.toparlamak için de satışların bir şekilde patlatılaması gerekiyordu.çözüm hemen önlerindeydi.fakat kaş yapalım derken göz çıkardılar.
senin fikrin yobaz ve örümcek kafalı dediğin aptal adamlara karşı duramayacak kadar zayıfsa kafanda, üretemiyortsan iş oluş hareket, yasaktan başka; ve rejim türbanlı kızların okuyup adam olmasıyla hemen çöküverecekse, bunca açık çağdaş kız okuyup da rejimi koruyacak bir düzen geliştirememişken; üzgünüm ama sen en başından itibaren yanlış anlamışsındır zaten bir şeyleri laik dostum...
"Yıllar, yıllar sonra torunlarımız eski gazeteleri karıştırırken dünkü manşetleri görüp hayrete düşecekler:
"Dedelerimiz bir gün toplanmış, 'Nasıl bir yasa yapalım ki kadınların saçının teli dahi görünmesin; görünüp de bizi tahrik etmesin' diye günlerce tartışmışlar."
Yasanın ayrıntısını okuyunca daha da şaşacaklar:
"'Örtüsünün iki ucunu çene altından bağlayıp aşağı salanları içeri alalım, arkaya saranları şeriatçı sayalım' diye karar almışlar."
Birisi diyecek ki:
"Dedelerimiz bunları tartışırken içlerinde tek bir kadın bile yokmuş. Onların nasıl ve ne kadar örtüneceğine dedelerimiz karar veriyormuş."
Belki "Çok şükür geride kaldı o devirler" diye gülüşecek, belki "Bugünlere işte oralardan geldik" diyecekler".
Diyor usta gazeteci Can Dündar Bu sohbetin olumlu bir gelecekte, bu meselelerin tamamen aşıldığı bir toplumda geçtiğini varsayıyor. Ben tehlikenin farkında mısın muhabbeti yapmayacağım ama Can Dündarın yazısının şöyle alternatif bir gelecekte de sürebileceğini iddia ediyorum. Buyrunuz;
"Dedelerimiz bunları tartışırken içlerinde tek bir kadın bile yokmuş. Onların nasıl ve ne kadar örtüneceğine dedelerimiz karar veriyormuş." dedi diğer adam,
"Çok şükür geride kaldı o devirler" diye gülüştüler, sarışın olanı
"Hadi beyler sohbete Pazar devam edersiniz. Cumayı kaçıracaz" dedi. Sarışın,
"Doğru ya" diye bağırdı "Muhabbete daldık. Hadi Hasan",
"Eskiden cumaları tam gün çalışılması da ne acaipmiş! insanlar ibadetlerinden kalıyorlarmış. Şimdi haftasonu tatili değişti de insanlar rahat rahat gidiyorlar cumaya. Özel sektörde çalışan kardeşlerimiz de rahatça yerine getiriyorlar vazifelerini" diye başladı hazırlanmaya başlayan Hasan söze, "Zorlama var diyor bozguncu laikler! Ne zorlaması! Sen zorlanıyor musun Hüseyin!"
Hüseyin alaycı bir tonla,
"O laikler once hapiste sonra cehennemde zorlanacaklar inşallah!" dedi.
Hep birlikte gülüşüp, daireden çıktılar. Yıl Hicri 11 Rebiyülahir 1436idi. Miladi... kimsenin umrunda değildi...
sorun içinde sorun barındıran, barındırdığı sorun içinde de sorun olan, çözülmesi laik bir devlette pek çok karmaşaya neden olan problem, denklem ötesi bir sorun.
bir aile varmış. birinci gün patates yemeği yapmış anne akşam yemeğine. ikinci gün patates kızartması yapmış anne. üçüncü gün patates oturtması yapmış anne. dörüdüncü gün patates salatası yapmış akşama yemeğine. beş altı derken yedinci gün kapı çalınmış. kim gelmiş?
- gına gelmiş.
Siyasi partilerin propagandalarına konu olmuş meseledir.
AKP, türbanı halledeceğiz düstüru ile yola çıkmış ve kuşkusuz bu sayede oy toplamıştır. MHP de, fırsat bu fırsat demiş midir dememiş midir, demiştir. CHP ise, sevgili atatürkçüleaaarr, şeriatçılar geliyor, mahalle baskısı geliyor, diyerek milyonları gaza getirmemiş midir, getirmiş ve oylarını bu sayede korumuştur. Bu nedenlerden dolayı, meseleyi çözerken siyasileri dinlememekte yarar var diyorum, siyasiler sorunu çözmek falan istememektedirler, onlar ancak kullanırlar. Nitekim kadın hakları hukukları sadece türbanda sınırlı kalmamaktadır, türban hakkı dışında kadınlar için ne kadar savaş vermektedir ki bu partiler?
Yine bu türban tartışmalarının sonucu, uluslararası arenada TR'nin konumunu belirleyecek gibi görünüyor. Türban kararları AKP'nin isteğine yaklaştıkça TR daha da islami bir ülke olarak yorumlanmaya başlıyor dış basın tarafından. Bu ne kadar doğru? Tuhaf, türbana özgürlük veriyor adamlar, diyoruz, ama dışardan daha da islamileştiğimiz şeklinde yorumlar alıyoruz. E hani demokratikleşiyorduk biz?!! Bunu niye demokratikleştiğimiz şeklinde anlamıyor sevgilim NYTimes??
E, çünkü TR'yi bu şekilde göstermek işlerine geliyor. TR islami bir ülkedir, çünkü??!! TR'nin iSlami bir ülkeye dönüşmesi orta doğu projesine de, Avrupa'ya da yarayacaktır. Nitekim avrupadaki muhafazakar hristiyanlar da islami TR'yi, kendi seçim propagandalarında kullanmaktadırlar, AB üyeliği söz konusu olduğunda. Onları da dinlememek lazım.
Sonra, siz skindirik bir AB ülkesine gittiğinizde, karşılaştığınız ibişler hiç bir şekilde Türklerin avrupalı olabileceğine inanmazsa ve yakkardeşim sen içion, bilmem napion, sen nass müslümansın hacı, diye soru işareti olurlarsa, üzüleceksinizdir. Üzülürsünüz. * Çünkü ne TR hakkaten bir islam ülkesiydi, ne biz müslümanlar onların düşündüğü kadar katı şartlarda yaşamaktaydık. Elbette TR'de bir sürü problem var ama bunu genele yaymak, 70 milyonluk ülkenin yaşam tarzını iki kelimeye indirmek TR'ye haksızlıktır. TR herhangi bir skindirik AB ülkesinden daha avrupalıdır, bu bir gerçektir... ama ne zamana kadar koruyacaktır varlığını ben onu düşünüyorum.
Ben başka şeyler de düşünüyorum okur; dini propagandalar siyasette kullanılınca tehlikeli olurlar. Din tehlikeli bir şey değildir ama yanlış yorumlanması büyük yıkımlar getirir. * Bunlar bir yana, şanlı tarihimizde sadece ideolojileri yanlış yorumlayarak/birbirimize karşı kullanarak birbirimizi kırma örnekleri bulundurmaz mıyız? Şimdi ideolojilerin yerini din mi almaktadır? Evet evet evet, peki daha tehlikeli olma ihtimali nedir? CHP serzenişlerimle konuyu saptırıyorum evet, ama düşündüğüm bu değil, asıl sorum şu; TR bunu kaldırabilir mi? Pendik'te mesela, bu iki aslında çok da zıt taraflar olmayan yaşam biçimlerinin yanyana yaşadığını zaten görmekteyim. ** Her sokağa çıkışımda sorunsuz * yanyana gittiklerini görünce içim rahatlıyor ama öte yandan haberleri izliyorum, arkadaşlarımın yaşadıklarını dinliyorum, bir de sözlük okuyorum ve biliyorum ki bu sadece iyi bir örnek falan, artı ben CHP'nin korku politikasına maruz kalmış ama haklılığını tartışmış biriyim, sonuç olarak siyasileri dinlemeden önce ve dinledikten sonra yedi yüz kere düşünüyorum amaaa yine biliyorum ki biz kolay gaza gelen bir milletiz ve gaza geldiğimizde neler yapabileceğimizi ve sonuçlarını iyi hesaplamamız lazım. Benim korkum budur. Gaza gelip de bu konu yüzünden birbirimizi yediğimizi görmek istemiyorum. Türbanlılarrrr!!! diye her türbanlıya öcü gibi yaklaşmak istemiyorum yaklaşanı da kınıyorum ** ve onlar tarafından da dinsiz bu sürtük diye yargılanmak is-te-mi-yo-rum!!! Bunun önüne hakikaten geçebileceğimize emin misiniz? Apolitik gençlik !!! gaza gelmez mi nasıl olsa?!!! Bu arada erkek etine dokunmamak için pantolon üzerinden iğne yapan türbanlı hemşireler ve namahrem diye erkek çocuğun şişen penisine müdahalede bulunmayan türbanlı ultrason görevlisi ve paranız yoksa gidin evlenin diyen milli eğitim müdürü ve türbanlı diye iş görüşmesine çağrılmayan kız ve türbanlı diye ödülü verilmeyen öğrenci ve ve ve ... sadece aşırı örnekler mi, bunlar daha da çoğalır mı yoksa hepsini aslında halledecek, sindirecek kapasiteye sahip miyiz, nasıl olsa islami-avrupa ülkesiyiz biz ?! ... puhaoauaha.
Abartıyor da olabilirim *. Belki de olayı çözecek şey sağlam bir ekonomik krizdir. Nitekim, AKP istikrarı ekonomik istikrara bağlıdır, ekonomi çökerse akp de çökecektir **... de akp döneminde şiddetlenen sorun akp gidince eski şiddetine mi dönecektir yoksa kronikleşecek midir, bilmiyorum. Tek bildiğim, olaya pozitif yaklaşmamız gerektiğidir. Negatif yaklaşımlar yaranın kanamasına neden olacaktır yani birbirinizi yemeyiniz/birbirinize küfretmeyiniz, birbirinizi anlamaya çalışınız... hiç yoktan bir deneyiniz! Biliniz ki, propaganda tadında çıkışlarınız tuttuğunuz partiye olduğu kadar gıcık olduğunuz partiye de yarayacaktır.
bilerek özellikle türbanlılar tarafından yaratılan sorun. neymiş dinin gereğiymiş? dini savunan şahsiyet allah'ın kur'an-ı kerim'de kapanmayla ilgili cümlesi "süslerinizi ve baldırlarınızı örtün" şeklindedir ve yine kur'an-ı kerim'deki diğer surelere de bakıldığında süs kelimesi göğüsler için kullanılmıştır. türban ya da çarşaf islam'ın değil arap geleneklerinin gereğidir. islam'ın çıkış noktası arabistan olduğu için arapların giyim tarzı islam'a mal edilmiştir.
bugün ülkede kimse kimsenin dinine karışmıyor, isteyen istediği dine inanabilir hatta hiç inanmayabilir. ancak siz bir bez parçasına bu kadar ağır anlamlar yükleyerek devletin ilkelerini savunan kurumları töhmet altında bırakmaya çalışırsanız bu dini yaşamak olmaz, üzüm yemeye değil bağcıyı dövmeye gelmişsiniz demektir.
turban sorunu diye bir sorun yok, ismi yanlış konulmuş bir mesele var ama, o mesele de, türkiye de, kendilerine jakoben denilen, asılları ittihatcılıga dayanmış, kökü dışarda örgütlere mensup kişilerin, anadolu halkını hazmedeme sorunu var, gaz yapıyor anadolulu bir genç kızı görünce, aslen azınlık olan, gizli cemaatlere mensup bu kişilerin, sayıları da aslında hayli fazla. bu nokta da, türk tarih kurumu başkanı yusuf hallaç oglunun açıklamaları bir kısım çevreyi rahatsız etti, isimleri ahmet mehmet olan bu kişiler, dede isimlşerine bakınca, agop un, bilmem ne isimli gayri müslim çocukları oldukları ortaya çıkacak diye endişeye kapıldılar ve toplu saldırıya geçtiler, ama fitil ateşlendi, insan olmakta, en azından demokrat olmakta fayda var ey gizli azınlık.
suni gündem falan olmayan, kesinlikle bu ülkenin en önemli sorunlarından biridir. bunu itiraf edemeyenlerin empati yoksunu olduğunu düşünüyorum.
öncelikle türban sorunu denince akla gelen, insanların türban takması ya da takmaması değil. bana göre türban sorunu başı örtülü insanların üniversiteye alınmaması sorunudur. anayasaya göre kamusal alanlarda yasaktır türban tamam da, kamusal alan derken içinde bir ayrım vardır. atıyorum mudanya nüfus müdürlüğü'nde çalışan bir memur türban takamaz. diğer taraftan nüfus cüzdanını kaybeden bir türbanlı, türbanıyla nüfus müdürlüğüne gidip yeni kimlik için başvurabilir. yani hizmet alan-hizmet veren ayrımı bu konuda belirleyici olmalıdır.
"inanç gereği mi değil mi?" tartışmalarını ise yersiz buluyorum. dünya müslüman kamuoyunda türban/başörtüsünün inanç gereği takıldığı konusunda tam olmasa da büyük ölçüde mutabakat vardır. hem olmasa ne olur ki? kur'an-ı kerim'de mahrem yerlerinizi örtün denir. insanlar mahrem yerlerini anayasaya göre belirlemeyecekler herhalde. benim arkadaşım müslüman, radikal islam'la uzaktan yakından ilgisi yok ve başörtüsü takıyor. yani türbanlı.** sen nasıl onu kazandığı üniversiteye almazsın? nasıl inancından feragat et dersin? unutmayın devlet, insanların oluşturduğu bir örgütlenmedir. bireyin özgürlüklerini sınırlamak kadar korumak da devletin görevidir. ne yazık ki türkiye, yıllarca üniversitelere haksız yere almadığı insanlarına çok şey borçludur.
nihayetinde demek istediğim kurunun yanında yaşın yanmamasıdır. hukuk caydırıcılığı oldukça hukuktur. ağır yaptırım oldukça üniversitelerde türban, sol, sağ, ateist, gay kavgaları çıkmaz. vukuatını yakalayınca kes okulla ilişkisini bakalım gıkı çıkıyor mu? bırakın insanlar eğitim alsınlar.
elektrik ve doğalgaz fiyatlarının yükselmesi ile birlikte tekrar beliren hastalık.
istikrarsız bir ülkenin tek yapması gereken şey isteyene istediğini vermektir. nedir bunlar? yalın bir anlatım ile konuya yaklaşacağız, kısaca ve açıkça belirtelim;
1. sorun: terör nedeni ile şehit düşen askerlerimiz, halk'ın tepki göstermesi, halk'ın "artık çözün şu terör sorununu demesi."
1. çözüm: 2 mağara, 3 in "abd'nin verdiği istihbarat" ile bombalanır (boşaltılmış mekanlar) halk'a göstermelik istediği verilir.
2. sorun: işsizlik, hayat pahalılığı nedeni ile halkın büyük bir bölümünün açlık sınırında yaşıyor olması.
2. çözüm: ihracaat arttı, türkiye büyük bir hızla yatırımlarını tamamlıyor, bilmem kaç okul, bilmem kaç ünv açacağız.
3. sorun: tüm kaynaklarını dış ülkelerden ithal eden ülkemiz, elektrik ve doğal gaz sorunu yaşamaktadır. yeşil bir çevre için abone olduğumuz doğal gaz iran ve rusya'dan fahiş fiyata alınmakta ve iran'ın doğal gaz'ı kesmesi rusya'nın kısması sonucu elektrik'li cihazlara yüklenen halk gelen faturalar nedeni ile şaşkın durumda!
3. çözüm: türban aşılması gereken bir sorundur, yeni anayasa ile bu sorun ortadan kalkıcaktır.
4. sorun: kredi kartları, taşıt kredileri, ev kredileri nedeni ile bir çok insan borçlarını ödeyemedikleri için haciz ve hapis cezası ile karşı karşıya.
4. çözüm: 2006 ve 2007 yılı itibari ile bilmem ne kadar araç "ihraç" ettik.
bir çok örnek verilebilir bu noktada uzatmanın bir anlamı yok "yalın" bir şekilde belirgin hey şey.
devlet'i bir kenara bırakalım, şu ortamda bile kendi arasında uzlaşamayan bir birine saygısızca davranan, dinine inancına, atasına, bayrağında saygısızca davranan bir çok insan var.
söz'ün özü "insan yetişmiyor" artık bu ülke de, yetişen insanlar ise gördükleri durum karşısında ya yurt dışına gitmek istiyor ya da suskun bir şekilde köşesine çekiliyor.
bu sorun, bu dilimize pelesenk edilen "türban", "laiklik" kavramları hiç bir zaman çözüme ulaşmayacaktır.
amaci,bu ulkenin potansiyelini,enerjisini kendi arasindaki problemlerle heba etmesi olan projelerden sadece biri olan laik-anti laik kutuplasmasini tetikleyen sebeplerden.bu topraklar,yuzyillar boyunca degil turbanlisi turbansizi,onlarca farkli milletten milyonlarca insani barindirdi ve bagrindan dunyayi yonetebilecek devletler cikardi.fakat,bazi kurumlarin -kabul etmek gerek- uzun vadeli,hata payi minimuma indirgenmis,dunyadaki siyasi ve ekonomik dengeleri degistirebilecek nitelikteki projelerle guc kazanmasiyla birlikte,dunyanin g noktasi olan bu topraklar,cevherini kullanamamaya basladi.
bunun sebepleri hakkinda kafa yorulabilir,bircok sebep,binlerce komplo teorisi ortaya atilabilir.
bu ulkeyi 28 subat gibi bir utanci yasamaya surukleyen surecte,necmettin erbakan,'imam-hatipler bizim arka bahcemizdir' diyerek,bence,vatana ettigi hizmetlerin bircogunu noturleyecek bir harekette bulundu ve is,1400 yillik,hatta eselersek babile kadar giden* turbanin bir siyasi partinin simgesi olarak anilmasina kadar gitti.
turban takanlarin,bunu siyasi goruslerini belli etmek icin mi,yoksa gercekten inandiklarindan mi,ya da aile baskisiyla turban taktiklarini tahlil etmek gercekten zor,hatta imkansiz.bunu yanlis anlasilmamasini rica ederek,soyle bir ornekle aciklayabiliriz:ulusalciligin cikisa gectigi,turk bayraklarinin adeta muhalefetin simgesi oldugu donemde,bu kutsal olguyu hukumet karsitligi yonunde kullananlar oldu. fakat bu -bazi kesimler haric- toplumun tepkisini cekmedigi gibi,bu yonde herhangi bir yaptirim da uygulanmadi.
turbani simgelestiren marjinal kesimi engelleme amaciyla konan yasalar,suphesiz turbani diger sebeplerden dolayi takan insanlari magdur etmekte.gozardi edilemeyecek sayilarda genc kiz,gayet aci bir sekilde,inanc-egitim tercihine zorlanmaktadir.hatta buram buram deha kokan kamusal alan terimi ile neredeyse toplumdan dislanma seviyesine gelinmistir.anneler,nineler evlatlarin,torunlarin mezuniyet torenlerine alinmadi.kamuoyu,adeta 1950'lerin,irkciligin kol gezdigi amerika'sina flashback ler yasadi.cinsiyet,irk vb. konularda ayrimciligin en az yasandigi ulkelerden biri olan ulkem,bu ve bunun gibi sebeplerle ayrismaya yuz tuttu.modernlik diye yirtinan bunyelerin bu konu hakkindaki degerlendirmelerini merak etmiyor degilim.
modernlik konusunda da ayri bir parantez acmak gerek diye dusunuyorum.oncelikle kime gore,neye gore modernlik?belirli periyodlarla uluslararasi bir kurum tarafindan aciklanan modernlik kistaslari var da bizim mi haberimiz yok?yoksa bu,hakim populist kulturun,orf,adet,gelenek,gorenek,inanclarimizi kendi kaliplarina uydurabilmek adina uzerimize saldigi bir zorlamalar butunu mu?
turban-basortusu ayrimi konusunda;sahsi kanaatim,,boyle bir ayrim bulunmamaktadir. zamanla birlikte basortusu de degismis,kimilerine gore daha guzel gorunen,kimilerine gore daha islevsel bir hale burunmustur.en son ulasilan seklin kullanilma orani -ki artmasi normal- ile hakkindaki siyasal simge soylentileri paralel bir sekilde artinca,'ya arkadasim neden sikmabas degil bu, al iste bunu tak aha bagla boyle,yok yok igne kullanmiyoruz olmaz oyle' diyebilme ozelligi olan organizmalar turemistir.bunlara diyecek birsey diyemiyor,turgay seren e havale ediyoruz.
Türk milletini bölmek yıpratmak için çıkartılan sorun.insanlar dini ile bir şeyler arasında seçim yapmak zorunda bırakılıyor.Bir devletin kendi halkına yapabileceği büyük kötülüklerden biridir.Hiç kimsenin başkasının kıyafetine karışmaya hakkı yoktur.Hele dini inançları ile ilgili ise hiç yoktur. Bu yasağı savunanlar şeriata karşı çıkma haklarını kaybederler.Şeriatı istememe nedenleri din ve vicdan özgürlüğünün kısıtlanması ise hiç konuşamazlar yoksa kendileri ve savundukları ile çelişirler.Ama aralarında sırf din düşmanlığı yüzünden bu yasağı savunanlar varsa onlar her türlü konuşabilirler.
türban ülkemizde yıllardır süregelen yakın tarihte de çözümü pek mümkün görünmeyen (kurallarla değil tarafların içine sinerek) bir sorundur. türban ilk olarak ihsan dogramacı başkanlığındaki yök tarafından üniversiteye başörtüsü ile girmek isteyen kızların görüntü kirliliği olusturgu dusuncesiyle daha cagdas bir görünüm olusturmak ıcın başörtüsünün estetize edilmiş hali olarak karsımıza cıkmıstır. bugun ise türban karsıtları tarafından ataturk un cagdas turkıye sıne kastetmıs insanların taktıgı bir simge olarak nitelendirilmektedir. insanların giyimiyle caga uygunlugun ölculdugu bir anlayısın da ne kadar cagdas oldugu akıllarlarda soru işareti bırakmaktadır.
kimilerinin türban kimilerinin başörtüsü dedigi bu sacları ortmeye yarayan örtünün de yasaklanmasının/yasak olarak kalmasının ıstenmesının sebeplerı de muhteliftir. söyle ki kimileri din için takıldıgını kabul edip laik ülkede dini bir simgenin kamu alanında takılmasının yanlıs oldugu savını savunmakta diger bir kesim ise anneannelerin taktıgı örtünün dini inanctan ötürü takıldıgını ve sorun olmadıgını lakin değişik bir şekilde baglanan bu örtunun ise siyasi bir simge oldugundan mutevellit üniversitelerde dahi yasaklanması gerektiğini iddia etmektedirler.
farklı yonlerden degerlendırılerek cok uzun acıklamalara gerek duyulacak bu tartısmada ben sadece en kabul edilemez buldugum universitelerdeki yasaga deginmek istiyorum. hiç bir turban takanın bunu siyasi bir simge olarak taktıgını acıkladıgını duymadım. bir tane mi cesur insan yok bunların arasında. peki siz karsıdaki söylemeden onun niyetini nasıl okuyabiliyorsunuz? bu yargıya hangı tespıtlerle ve gerekcelerle varabılıyorsunuz?
eger türban siyasi simgeyse bugun mecliste mhp li vekiller arasında eşi türbanlı olanlar da var geçmişte anap lılar arasında vardı dyp de vardı ve bugun akp de var, bu turban hangı sıyası akımın sımgesı? bu partı mensuplarının hepsı mı ataturk un kurdugu laik cagdas cumhuriyete dusman? hadi bu soruları cevaplandırmadan turbanın bır sıyası sımge oldugunu kabul edelim. bugun universitelere baktıgımızda her binanın ıcınde çeşitli siyasi görüşlerle ilgili afişler görebiliyoruz, gazeteler bildiriler dagıtılıyor ülkenin beyni olan universite de bir insan siyaset yapmayacak da nerde yapacak? diğer siyasi görüşlerin propagandasını açık bir sekilde yapan öğrencilere izin veriyorsunda siyasi oldugundan bile halkının emin olmadıgı bu simgeyi taşıyana okula girmeye bile neden izin vermiyorsun?
dini bir simge olup, laik ülkede bunun üniversiteye girmek için bile bir engel oldugunu dusunenler de var. bir kişinin kendine göre dininin gerekliliği sana göre dininin simgesi olan bir örtüyle okula girmesinin ne gibi bir sakıncası olabilir? bu soruya o örtuyu takan ben daha muslumanım trıbı yapar diğeri de ya biz müslüman degilmiyiz kompleksine girer diye karsılık vermekten daha sacma bir cevap olabilir mi? o zaman senin dusuncene ve kabullerine göre de turban takan okulda turbansızı gorunce ben daha mı az cagdasım kompleksıne girmez mi?
ne komiktir ki savunulabilir hiç bir tarafı olmayan (en azından üniversitelerde) bu yasagın devamı ıcın mucadele verenler daha sonra bunun siyasete alet edilerek kullanıldıgından hayıflanmaktadırlar buna kendılerının ımkan verdıklerını görmeden..