turbanla ilgili bilen,bilmeyen herkes bir yorum yapıyor ve ailesi ya da cevresi dolayısıyla kendisini bir goruse dogru kaymak zorunda hissediyor.ve bu yuzden bilincdısı yapılan yorumlar cogalıp,yalan yanlıs tespitlerin ortaya cıkmasına neden oluyor.turban kısıtlamasının kalkması gerektıgıne ınananların en buyuk dayanaklarından biri,ortaya surdukleri dini gerekliliklerin yanında;turbanlı bir ogrencinin egitim ve ogretime bir zararının olamayacagı ve turbanın kendi ogrenımıne negatif bir etkisi olamayacagıdır.ilk bakısta dogrudur ve tabiki saclarımızı orten bir nesnenin bizim ders dinlememize engel olamayacagını herkes anlayacak akli dengeye sahiptir.ancak 'olay' bu degil...baska bir acıdan bakıldıgı zaman bugun bu basit ve herkesin kolayca anlayabilecegi nedenden yola cıkanlar,yarın;
-'turban kızlarımızın spor faaliyetlerde bulunmasına engel degildir.bu kısıtlama cok sacmadır.'derse,
-'turban,sarık ya da karacarsaf ogretmenlerimizin ogretme kabiliyetlerine engel degildir.bu kısıtlama cok sacmadır.'derse,
-'turbanın ya da herhangı bir kıyafetin goruslerle veya ulkeyi yonetmeyle ne alakası var'derse,
biz bu ulkede daha cok meclise girmeye kalkısanlarla,olimpiyatlara katılmaya kalkısanlarla,derslere girmeye kalkısanlarla ugrasırız.esitlik,ozgurluk,okul,meclis falan hepsini gectim de,sizce de yanlıs olmazmı bir kızımızın cagdas kosullarda degil de turbanlı ya da dini kıyafetlerle spor yapmaya kalkısması.bu kadar mı sıg dusunuyoruz ya..hata kimde?
hepimizin ailesinde,akrabaları arasında basıortulu,5 vakit namazında dinine baglı ve gereklılıklerını yerıne getırenler mutlaka vardır.hepimizin annesi olmasada annanesi,babannesi* kısaca buyukleri cogunlukla basıortuludur,bazı alıskanlıklardan dolayı.bundan oturu zaten hıcbırımızın basortusune onyargısı olamaz.ama turban ve bunun dayatma bıcımı soz konusu olunca konu biraz farklı bir hale geliyor.öyle bir cumleyle olmaz...
edit: gectigimiz gunlerde mehmet ali birand ın sundugu 32.gun programında aslında hersey göz önüne serilmiştir.bana kalırsa sessizce planlarını uygulamaya koymaya çalışan akp hükümetinin foyasını kendi yandasları ortaya cıkarmıstır.bu degısıklıgın sadece universitelerde kalmamasını,ülkenin diger islam ulkeleri gibi olmasını istediklerini acık sekilde dile getirmislerdir.
18 hukuk fakültesinin dekanı türbanla ilgili anayasa değişikliğinin laikliğin ortadan kaldıracağını, bizi din devletine dönüştüreceğine dair endişelerini bildirirken, benim çok bilen ulemam bunun hala özgürlük kavramı olduğunu savunmaktadır. ya bunlar çok bilmekte ya da dekanlar dinsizdir.
Mucidi ihsan dogramaci'dır. "Üniversitelere hiç baş örtüsü ile girilir mi? Ayıptır, günahtır. Ama gençlerimiz, şöyle güzel bir türban takarlarsa hiç de fena olmaz." diyerek bu kelimenin hayat bulmasını sağlamıştır bu yüce insan.
başlarını örtüp örtmemeye, örtecekse ne şekilde örteceğine insanlar kendileri karar verir; zira, bu açık, mantıki, vicdani bir biçimde bireysel bir tercih meselesidir. gerek gerçek, gerekse kurumsal üçüncü şahıslara ot yemek düşer.
(bkz: size ne lan)
eğer üniversiteler evrensel bilgi ve değerlerin buluştuğu bir kurumsa, onun dinler ve cemaatler arası güç ilişkilerinin gündeme getirildiği bir alan olmasına izin verilmemelidir. üniversiteler dine karşı olamaz, ama dinsel alanın dışında olmalıdır.
yakında bize vatan mı, türban mı diye sordurabilirliği* olan soru.
amaç değil, araçtır. artık paslanmış bir bıçaktır ama her daim eskisinden daha iyi bilenir. yani paslanmaz çeliktir.
ve kurbanda hep hazırdır, kasapta bellidir.
koyun bu denli kaderine razı olursa kasap istediğini yapar.
türk telekomda, fındıkda ve asgari ücrette olduğu gibi...
hadi yahu, bırakın bu işleri, bu kadar zamandır ilk defa demokrasimiz var, özgürlük budur!...
peki, bu süper demokrasinin yerini birgün yine çok demokratik bir şekilde teokrasi alırsa?..
hayır hayır, bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler demeyin, diyemezsiniz, dediğiniz için elektrik azalıyor evimize, ve birgün elektrik gelmeyecek evimize.
o zaman nefesler kesilecek, kırbaç sesleri duyulacak.
özgürlük değil, kölelik esas olacak.
özgür olduğunuz tek konu düşünmemek olacak, bir robot gibi veyahutta eziyete doymyacak bir insan gibi yaşamak olacak.
ama o zaman kaçacak delik bile bulamayacaksınız.
daha kötüsü o zaman o şuan arkasından nefret ettiğiniz ama aslında siz şu anda türban diye bağırabiliyorsanız bunu sağlamış,özgürlük öğretmiş,kurtarıcınız atatürk olmayacak. siz herşeyi olduğu gibi onu da başka yerden anladınz, tam tersinizden!.
o zaman esameniz okunmayacak, insana dair herşey unutulacak.
hümanizm diyenin kellesi gider ya da belkide.
hümanistim dedi diye babanızı cümle alem önünde asacaklar belki de.
neyse, sen rahat rahat uyu güzel halkım.
nasıl olsa demokrasi sana her zaman şikayet ettiğin ama her zaman da hak ettiğin yönetimi verdi sana.
akp'nın başlara doladığı beladır.
20 sene önce bazı yaşlı hanımlar, köydeki kadınlar başlarını örterdi. şimdi sokaklar türbanlı kız çocukları, genç kızlarla dolu.
daha önceleri kızlar-kadınlar dinsizdi de yoksa allah'ı yeni mi keşfettiler?
iki parti ülkeyi özgürlükler senfonisini ağızlarında mırıldana mırıldana adım adım karanlığa çekiyorlar. bunun adı demokrasi değil soytarılıktır. özgürlükler her zaman ileri doğru gider, 1400 yıl geriye doğru ilerleyen anlayışın adı özgürlük değil, yobazlıktır.
iyi eğitmli ve kültürlü insanlar kendi kararlarını mantıklı ve cesur bir biçimde kendileri verebilecek seviyeye gelirler.
bunun için ilköğretimden başlayarak kaliteli ve hayata hazırlayan bir eğitim almaları gerekir.
şimdi size soruyorum, devlet okulları ilkokulları, liseleri böyle bir eğitim veriyor mu?
tamam ondan da vazgeçtim bu ülkede ne kadar yoksul hatta aç aile var haberiniz var mı?
bu aileler çocuklarını okula gönderemiyor.
eğer devlet her çocuğa, yemek çıkan okullarda, tamamen ücretsiz iyi ve hayata hazırlayan bir eğitim verse bu çocuk liseyi bitirdiğinde hayata dair sağlam bir bakışı, görüşleri olan yetişmiş bir insan olacak.
bundan sonra türban takmak isterlerse onlara kimsenin karışmasına öncelikle ben izin vermem.
ama bizim ülkemizde işler böyle yürümüyor, çocuklar okumuyo, ya da parası olmadığı için belirli cemaatlerin desteğiyle, onların evlerinde, yurtlarında kalarak ve onların dogmatik bakış açısını küçük yaştan itibaren sorgulamadan zihinlerine kazıyarak okuyorlar.
şimdi burda suçlu olan sizce türbanlı kızlar mı yoksa türkiye mi?
bi ülke özgürlük veriyorsa, özgürce seçim yaptıracak altyapı ve ortamı da sağlamalıdır.
bu ülkede insanların inanç özgürlüklerini yaşamak istediklerinden dolayı ortaya çıkan sorun.Koskaca laiklik bu kadar zayıfmıki üniversite gibi özgürlüğün sonuna kadar yaşanması gereken yere girdiğinde zayıflar.size ne insanların ne takıp çıkardığından.Vazgeçin artık bunu sorun yapmaktan ve unutmayın birşeyi yasaklarsanız insanlar daha çok üstüne gider.Tıpkı zamanında kürtçe konuşmanın yasak olduğu gibi.yasaklar çözüm değil sorun getirir anlayın artık.
bugün türbana evet diyenler, yarın taleban'ın tepeden tırnağa kapalı, gözleri bile görünmeyen kızlarına hayır diyebilecekmisiniz, yoksa umrunuzda değil mi bu? soru çok açık değil mi? sınırı nasıl çizeceksiniz? yarın sakallı, cüppeli öğrenciler kapınıza dayandığında neye dayanarak hayır diyeceksiniz. sarıklı, peçeli öğretmenler, hakimler, fesli milletvekilleri, bakanlar, cumhuriyet türkiyesine ne güzel de yakışır değil mi? şunu asla unutmayın, türban olayı sadece siyasi bir simgedir..yapılan ise din ticareti..amaçları dünyevi meseleleri din kurallarına göre düzenlemek, laikliği kaldırıp yerine islam toplumu ilkelerini koymak, hedef ise bunu gerçekleştirebilmek için sırada ne varsa onu gerçekleştirmek. dinler özünde değişmezler. ama dinleri kendi çıkarları için kullananlar da, kullanma biçimleride hep değişirler ve tarihten ders almayanlar, onların karşısında hep ağır bir bedel öderler.
aynı türkan saylan hoca'nın dediği gibi; Adeta bir bilimkurgu filmi yaşıyor gibiyiz, Altımız oyuluyor.
çözüm diye karşımıza sunulanın aslında daha da büyük yaptığı sorundur. 70 milyon bilinmeyenli denklemi çocuk yaştakilerin bulableceği çene altı formülüyle çözdüğünü zannetmek ne derece akılanedir göreceğiz ama bu şekilde bile yapılsa bu mudur çözüm yoksa bu mudur asıl sorun?
bir de bu çene altı formülü nedir anlayan beri gelsin. şimdi çene altından bağlama dedikleri, üğneyle olmaz mı, hadi olmadı ya da olsu, bu kadar basit birşey miydi bu? düğüm ile iğneleme arasında mı bocalıyorduk biz yıllardır? hem hadi o kadar basit bir sorun olsun ve o kadar basit bir çözüm bulsunlar, biz de kabul edelim... üniversitede çenesinin tam ortasından bağlayana, hayır sen giremezsin demek nedir, ya da sınavda, "hocam burnumdan yukarısı görünüyor, benim saçım değil kıçım, ay afedersindudaklarım tehlikerli, ben orayı kapatmak istiyorum, ahanda bayan bir hocaya da gösteririrm yüzümü derse" ne diye engelleyeceksiniz. ya da ya da sırf bu gerekçeyle birine disiplin cezası mı verilebileceğini düşünüyorsunuz, kim şikayet eder, sayın rektör, sayın rektör, şurada bir çene üstü bağlayan kişi var diye, kim takip eder bunu...
peki bütün bunları onlar bilmiyor mu? bilmez olurlar mı, bilmez olurlar mı, bilerek yapıyolar...
hicri, rumi, hami, sami, miladi, hedei, hodoi takvimlere gore milattan bayagi bir once baslayan sorundur. su sekilde elektriklenmistir; eski misir kocaninda zuzaylilarin yer tanriya bir hediyesi olan silindirleri begenmeyen tramses verena, icleri bos bu silindirlerin hepsinin ustlerini misir kocani kabugu liflerinden imal ettirdigi kilometrekarelerle genislikte kumasla kapatmistir. bunu goren zuzaylilarin imparatoru zort rebel tum yer tanriyi kaplayacak bir cuval uretmis, ve adini artohomosfer koyup yer tanriyi icine hapsetmistir.
Artık gitgide sıkıcı bir hal almaya başlayan sorun. bırakın isteyen istediği gibi giyinsin.
bu niçin sorun oluyor ki? başka şeylerle uğraşın. * yani ne bileyim gidin film izleyin, kitap okuyun. rahatlayın, takmayın bunları. laikliğinize bir şey olmaz merak etmeyin.
laik kesimin tek kaygısı amacın türban olmadığını, buradan yola çıkılarak amaçlarının din kurallarına dayalı bir devlet kurmak olduğunu görmeleridir.1980'li yıllarda da denendi bu oluşumlar, i.ü. öğrenciler, sanki beyazıt'ta cami yokmuş gibi sıranın üzerlerinde namaz kılıyorlardı, unutmadık bunları, karşı çıkmamız, savaşımız bu yüzden. mhp'nin bu tehlikeli oyuna bulaşması ise tamamen oy kaygısındandır, yani kirli siyaset içindeler.
dört kadın da alabileceksek desteklediğimiz sorundur. yani anlayacağınız türbanla başlayıp uçu açık olan sorundur, nereye çekersen, nereye getirirsen sürüklenecek konudur. insanlar başlarını örtebilirler ama bu çağda beyinlerini asla örtemezler, en azından çağdaş, laik ve cumhuriyetle yönetilen bir ülkede. bu sorunlar ülkenin, üniversitelerini, sokakları nasıl karştıracağını anlayamayan iran özentisi, beyinleri düşünmekten aciz insanların ortaya çıkarmak istediği sorundur. sokaklar kan gölü olup, kardeş kardeşi kırdıktan sonra, üniversitelere t- cetveli yerine döner bıçağı, sopa getiren öğrencilerimizi gördükten, kan aktıktan sonra mı anlayacaksınız ülke nereye gidiyor. bunu mu istiyorsunuz, sokaklar tekrar çıkılmaz olsun, kubilaylar kör testere ile başları kesilen şehitlere mi dönüşsün istiyorsunuz. uyanın artık.
gözünü koltuk hırsı bürümüş politikacılarımız tarafından taraf yaratmak ve yaratılan taraflardan rant sağlamak amacıyla ortaya atılan ve günümüz itibariyle ciddi bir sosyal ayrıma neden olan sorun.
buradan oy toplamak uğruna büyük çabalar sarf ederek toplumumuzda "türbanlı" "türbansız" ayrımını yaratan politakacılarımıza teşekkürü bir borç bilirim...