kendilerini ileri görüşlü diye adlandıran , başörtüsü takmayan insanların cahilliklerinden hala daha başı örtülü olan insanların okuduklarını kabul etmek istemeyip, onların artık ne kadar ileri görüşlü insanlar olduğunu görmek istemeyen cahillerin yarattığı sorundur. dar görüşlü ve ülkenin ilerlemesine hiç yardım etmeyen , insanların özgürlüklerinin kısıtlanmasına neden olan insanların çıkardığı sorundur.
herkesin samimiyetsizlikle taraf olduğu ilginç konu. oysa bu denli önemli olsaydı, bir çok ritüelin detayli anlatıldığı kuran'da buna yer verilirdi, halbuki hemen hic değinilmez insanın iradesine terk edilmiş bir alandır.
baş örtüsü takmama özgürlüğü olmayan kişilerin,baş örtüsü taktırıldıktan sonra 'özgürlük istiyoz biz,başörtüsüyle okicam ben yaa' şeklinde bağırdığı sorundur..
olmayan bir sorunu var gibi gösterip özgürlük kavramında çatışma yaşadığımız şeydir. özgürlük kavramındaki çatışma ise şudur. türban takan kadınlar türban takmanın özgürlük olduğunu savunurken, türban takmayan kadınlar özgürlüğün türban takmamak olduğunu savunurlar.
peki bir kadın neden türban takar?
1. dini inancı bunu yapması gerektiğini söylediği için.
2. aile baskısından dolayı.
3. malesef yeni türeyen siyasi bir simge olduğunu düşünenler.
ilk olarak dini inancın üzerinde duralım. müslümanlıkta türban takmak bir şart mıdır? müslümanlığın dini kitabı yorumlara açık olduğundan ve herkesin kendine göre yorumu olduğundan bu bence insanların öz iradelerine bırakılmış bi konudur. dileyen takar dileyen takamaz. ve unutulmamalıdır ki müslümanlığın özünde başka bir insanın inancına karışmamak vardır. kim bir insanla allah arasına girebilirki. kimsenin kimseye dini inancı doğrultusunda baskı kurmaya hakkı yoktur. isteyen türbanı takar isteyen takmaz.
ikinci konumuz aile baskısı. daha demin belirttiğim gibi aileler çocuklarına türban takmalısın gibi baskılar yapıyor. hepimiz bunun farkındayız. ve aileler aslında kendi dinleriyle çelişmiş olmuyorlar mı? bence oluyorlar. bir ailenin görevi (dini kitapta böyle yazıyor) çocuğuna dini anlatmak ona dine alıştırmaktır dini sevdirmektir. ama hiçbir zaman zorlama yoktur. olmamalıdır da. bunu söylemek bana düşmez ama bana göre ülkemizde kendini müslüman sanıpta aslında müslümanlığın özünü kavramayan çok insan var.
son konumuz ise malesef iktidarımızın yarattığı sorun. işte türban sorun denilen şey bu. türbanın siyasi simge olması. hiç kimse bir aileye karışamaz hiç kimse bir insanın inancına karışamaz ama devletimiz kendine bir dini inanç benimseyerek (laikliği bozarak) her şeye ve herkese karışma hakkına sahip olduğunu düşünüyor. yani bir sorun yaratıyor. türban sorunu budur. 2. ve 3. maddeler dışında bir kadın güzel saçlarını neden erkeklerden saklamak istesin ki? saçların bir kadına zararı nedir? temiz bakıldığı sürece güzelliğe güzellik katan bir şeyin kime ve neye zararı olabilir ki?
ve son olarak söylemeden edemeyeceğim bir şey daha. türban takan insanlar türbanın altına bir şey takıyor ve kafaları çok garip bir görünüm alıyor. bununda bir siyasi simge olduğu açık. işte ben bu insanlara karşıyım. türbanı güzel tutmadığı belli. e niye yapıyorsun bunu? eskiden böyle bir şey yoktu yeni türedi ve çok rahatsız edici. türban takan insanların bir mekana girememesi bana çok saçma geliyor. ama türbanı dini inançları yüzünden takmadıkları için sadece bir siyasi simge olarak taktıklarından dolayı o mekanlara girmemeleri gerektiğini düşünüyorum. çünkü asla bir devletin dini olamaz. din insanlar içindir. din yol demektir ve bu yol insanların tercihleriyle oluşur. asla bir devlet insanları için içsel yollarını belirleyemez
Önce bir türban tartışması ortaya atıldı sonra kademeli olarak bu alevlendi(rilidi).. Kimi iyi niyetliler ninelerimiz de takardı neyin tartışması bu dedi.. Kimi kötü niyetliler ve onlara inanan iyi niyetlilerin de dahil olduğu bir grup bir dinsel tercih olan baş örtüsü için imha planları uygulanıyormuşcasına tepki gösterdi.. Okullarda , kamusal alanlarda özgürlük , demokrasi diye bağırarak serbest bıraklımasını istedi.. Bunu isteyenler ya çok iyi niyetliydi ya da farklı bir tutum izleyip baş örtüsü takmayan insanları onların kendine yapıldığını savundukları baskılarla alt etme çabası içindeydiler.. Hem de kadrolaşmaktan , ötekileşmekten yakınırken.. Öyle görünüyor ki dahil oldukları cemaatler kamu alanında söz sahibi olsun, destekledikleri parti sağolsun eğitime istedikleri şekilde yön verebilsinler ki tekrar destekledikleri parti sağolsun , var olsun istediler.. Ülkemizde siyasi partilerin izledikleri yol cemaatlerin öğrenci yurtlarından yoksullara belli amaçlara yönelik yardımından , öteki! mantığını yerleştirerek adeta bir misyoner edasıyla takım tutururcasına yandaş kazanmaktan geçtiği zaman bu tür siyasi partilerin fikir ve düşüncelerini kitlelere aksettirmedeki acizliği gün gibi açığa çıkıyor.. Yazık.. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün portresi önünde TBMM kürsüsünde ülkeyi muasır medeniyetler seviyesine getireceğiz diye açıklamalarda bulunan siyasetçiler neden rol model olarak aldıkları Mustafa Kemal'in uzak durduğu (halkın değil de) bu tutumun baş uygulayıcıları olarak boy göstermektedirler? Yarın öbür gün bu kişisel ve doğal farklılığı (baş örtüsü takıp takmama) baş siyasi emel olarak ortadan kaldırma çabası içine girenler baş örtüsü takmayan müslüman sayılmaz , müslüman sayılmayanlar da bu topraklarda barınamaz tarzı nidalar atabilirler.. Duygusal bir toplum olan ve kuruluşu da bu duygusallıkla paralellik gösteren bu ülkenin toprakları üzerinde yaşayan Türk milletinin bir ferdi olarak ; onca görselliğin , rakamların , cemaatlerin , yardımların vs üzerinden yapılan siyasetin amacı izlenen bu yoldan ötürü dahi miğdemi bulandırıyor. Ayrıca hiç de objektif gözükmüyor.. Çeşitli tartışmaların içerisinde '' ha şimdi madem objektiflik ozaman...'' diye cümleler kurup karşılaştırma yapan tüm herkesi ülkemizin toplumsal siyasal sağlığını tehdit eden unsurları belirlemede objektifliğe davet ediyorum.. Bu zihniyete karşı gelen öğrenciler okuldan atılıyor , öğretmenler de işlerinden oluyor.. Bir insan görüşünü hatalı şekilde savundu , sinirlerine hakim olamadı , fevri davrandı diye konumunuz buna müsait diye adeta strateji güderek kin ve nefretle hayatıyla oynayamazsınız.. Umarım muasır medeniyetler seviyesine giderken izlenen bu yol muasır medeniyet in tanımını ortadan kaldırmaz.. Saygılarımla..
arap kültürünün ürünü bir giyim tarzının zorla türkiye topraklarında bir sorun haline getirilmesidir. laiklik fransa'da olduğu gibi bir uygulama alanı bulsaydı ükemizde böyle bir sorun da olmayacaktı. dini anlam taşıyan hiçbir şeyin kamusal yerlere kendine yer edinemediği bir ülkede herkes nereden ne talap edeceğini bilebilecekti. türkiye'de her şey birbirine girmiş durumda. siyasi simge değil, dini simge olan her şey yasaklanmalı. haç takanın da, türban takanın da laik bir ülkede devletin temsil edildiği alanlarda yeri olmamalı. diyanet işleri başkanlığı'nın çok büyük bir bütçe ile finanse edilmesi ve okullardaki zorunlu din dersleri de buna dahildir. Devlet, bu konuda her dine ve her inanca eşit ve tarafsız davranabildiğinde ortada dini simge sorunu kalmaz çünkü herkes eşit muamele görür. sadece sosyal vatandaşlık vasfı gereği, eğitim, sağlık, sosyal güvence gibi konular yani gerçekten yaşamsal ve tartışlmaya değer konular sorun olarak gündemdeki yerini alır. yoksa, bir adım yol kat eden ikinci adımı da atmaya karar verir. bugün türban yarın karaçarşaf. ilkokularda türban talebi haberleri hemen peydah olmadı mı? kimse sokakta ya da evinde aç yatanın kendini ne kadar bu ülkenin vatandaşı hissettiğini tartışmıyor.
sürekli olarak kullanmayan ya da kullanılmasını istemeyen kişilerden kullanan kişileri anlamaları istenen konunun problem olan hali..fakat biraz da tam tersi olsa..mesela neden korkuluyor türbandan diye kişi kendisine sorsa acaba şu cevapları verir mi?
-neden türbandan korkuyorsun?
-sen herhangi bir yerde türban takınca pek sorun olmaz.ancak ben türban takanların veya taktıranların sayısının fazla olduğu şehirlerde diz üstü etek giyince adım "orospuya" çıkıyor.türbandan o yüzden korkuyorum.bu şehirlerin sayısı artabilir.
-neden türbandan korkuyorsun?
-sen herhangi bir yerde oruç tuttuğunu söylediğinde insanlar sana saygı duyar ve bu durumu sorun etmez.ama ben bu ülkede türban takanların veya taktıranların sayısının fazla olduğu şehirlerde oruç tutmadığımı söylediğimde beni dövüyorlar,hatta bazen öldürüyorlar.o yüzden korkuyorum.bu şehirlerin sayısı artabilir.
-neden türbandan korkuyorsun?
-sen bu ülkede türbanla gezdiğinde(kamu kurumları ve eğitim kurumları)hiçbir hukuk kuralı veya toplumsal değer!!yargıları seni suçlamıyor.fakat ben türban takanların veya taktıranların iktidarda olduğu ülkelerde(hukuk sistemi ve devlet yapısıdır kasıt) türbansız gezdiğimde hapse atılıyorum.turist olarak gitmiş olsam bile.zaten ona gerek kalmadan oradaki halk bana hemen "kafir","münafık","orospu" diyor ve öldürmeye kalkıyor(suudi arabistan,iran...)ülkemin de o ülkeler gibi olmasından korkuyorum.
eğer sen benim bu korkularımı anlayıp bu korkularımın aslında(sana göre)boş şeyler olduğuna inandırırsan o zaman türbandan korkmama gerek kalmaz,seninle beraber sonuna kadar savaşırım ve bu konu sorun olmaktan çıkar belki..
ama tabi beni de bu "özgürlük!!!" savaşında yanına alıp(özgürlük benim için hayattır)savaşı kazandığında da (iranda mollaların ve ayetullahın savaşı kazanana kadar yoldaşım diyip kazandıktan sonra birer birer öldürttüğü komünist halkın fedaileri ordusu militanları gibi)"kafir" diye üzerime saldırmayacağının garantisini de insani etkinliğinle ortaya koymalısın.
sürekli olarak kullanmayan ya da kullanılmasını istemeyen kişilerden kullanan kişileri anlamaları istenen konunun problem olan hali..fakat biraz da tam tersi olsa..mesela neden korkuluyor türbandan diye kişi kendisine sorsa acaba şu cevapları verir mi?
-neden türbandan korkuyorsun?
-sen herhangi bir yerde türban takınca pek sorun olmaz.ancak ben türban takanların veya taktıranların sayısının fazla olduğu şehirlerde diz üstü etek giyince adım "orospuya" çıkıyor.türbandan o yüzden korkuyorum.bu şehirlerin sayısı artabilir.
-neden türbandan korkuyorsun?
-sen herhangi bir yerde oruç tuttuğunu söylediğinde insanlar sana saygı duyar ve bu durumu sorun etmez.ama ben bu ülkede türban takanların veya taktıranların sayısının fazla olduğu şehirlerde oruç tutmadığımı söylediğimde beni dövüyorlar,hatta bazen öldürüyorlar.o yüzden korkuyorum.bu şehirlerin sayısı artabilir.
-neden türbandan korkuyorsun?
-sen bu ülkede türbanla gezdiğinde(kamu kurumları ve eğitim kurumları)hiçbir hukuk kuralı veya toplumsal değer!!yargıları seni suçlamıyor.fakat ben türban takanların veya taktıranların iktidarda olduğu ülkelerde(hukuk sistemi ve devlet yapısıdır kasıt) türbansız gezdiğimde hapse atılıyorum.turist olarak gitmiş olsam bile.zaten ona gerek kalmadan oradaki halk bana hemen "kafir","münafık","orospu" diyor ve öldürmeye kalkıyor(suudi arabistan,iran...)ülkemin de o ülkeler gibi olmasından korkuyorum.
eğer sen benim bu korkularımı anlayıp bu korkularımın aslında(sana göre)boş şeyler olduğuna inandırırsan o zaman türbandan korkmama gerek kalmaz,seninle beraber sonuna kadar savaşırım ve bu konu sorun olmaktan çıkar belki..
ama tabi beni de bu "özgürlük!!!" savaşında yanına alıp(özgürlük benim için hayattır)savaşı kazandığında da (iranda mollaların ve ayetullahın savaşı kazanana kadar yoldaşım diyip kazandıktan sonra birer birer öldürttüğü komünist halkın fedaileri ordusu militanları gibi)"kafir" diye üzerime saldırmayacağının garantisini de insani etkinliğinle ortaya koymalısın.
sürekli olarak kullanmayan ya da kullanılmasını istemeyen kişilerden kullanan kişileri anlamaları istenen konunun problem olan hali..fakat biraz da tam tersi olsa..mesela neden korkuluyor türbandan diye kişi kendisine sorsa acaba şu cevapları verir mi?
-neden türbandan korkuyorsun?
-sen herhangi bir yerde türban takınca pek sorun olmaz.ancak ben türban takanların veya taktıranların sayısının fazla olduğu şehirlerde diz üstü etek giyince adım "orospuya" çıkıyor.türbandan o yüzden korkuyorum.bu şehirlerin sayısı artabilir.
-neden türbandan korkuyorsun?
-sen herhangi bir yerde oruç tuttuğunu söylediğinde insanlar sana saygı duyar ve bu durumu sorun etmez.ama ben bu ülkede türban takanların veya taktıranların sayısının fazla olduğu şehirlerde oruç tutmadığımı söylediğimde beni dövüyorlar,hatta bazen öldürüyorlar.o yüzden korkuyorum.bu şehirlerin sayısı artabilir.
-neden türbandan korkuyorsun?
-sen bu ülkede türbanla gezdiğinde(kamu kurumları ve eğitim kurumları)hiçbir hukuk kuralı veya toplumsal değer!!yargıları seni suçlamıyor.fakat ben türban takanların veya taktıranların iktidarda olduğu ülkelerde(hukuk sistemi ve devlet yapısıdır kasıt) türbansız gezdiğimde hapse atılıyorum.turist olarak gitmiş olsam bile.zaten ona gerek kalmadan oradaki halk bana hemen "kafir","münafık","orospu" diyor ve öldürmeye kalkıyor(suudi arabistan,iran...)ülkemin de o ülkeler gibi olmasından korkuyorum.
eğer sen benim bu korkularımı anlayıp bu korkularımın aslında(sana göre)boş şeyler olduğuna inandırırsan o zaman türbandan korkmama gerek kalmaz,seninle beraber sonuna kadar savaşırım ve bu konu sorun olmaktan çıkar belki..
ama tabi beni de bu "özgürlük!!!" savaşında yanına alıp(özgürlük benim için hayattır)savaşı kazandığında da (iranda mollaların ve ayetullahın savaşı kazanana kadar yoldaşım diyip kazandıktan sonra birer birer öldürttüğü komünist halkın fedaileri ordusu militanları gibi)"kafir" diye üzerime saldırmayacağının garantisini de insani etkinliğinle ortaya koymalısın.
A: Şimdi başörtüsü ile hukuk okuyan bir kadın öğrenci, nasıl tarafsız bir hakim ya da savcı olacak? Haydi olabilir diyelim, o zaman tarafsızlık simgesi olan hakim cüppesine tüm demokratik hukuklarda neden ihtiyaç var? Yok sadece erkekler hukukçu olacaksa, kadınların hakkını savunmak kadınlara daha çok yakışır. Bu öğretmenlik, doktorluk, kaymakamlık vb meslekler için de gecerli.
B: basortusu karsiti yargic - basortulu sanik karsilasmasi icin de yorum yapar misin? Ya da basortulu kadinin muadili kafada erkek yargic icin? Kararlar denetlenebilir, referans da kanunlar oldugu surece cok problem olmaz diye dusunuyorum.
A: Referans olan kanunları güçlü ve mantıklı kılmak; özgürlükçü bir anayasayı hayata geçirmek gerekli. insanların hukuk sistemine olan güveni tahsis edilmeli. Tutukluluk süresinin hükümlülük haline dönüştüğü bir sistemde muadil kafadakilerin uygulamaları görülüyor. Bir hakim mevcut kanunlar gereği karar verir ancak kişisel tutum da önemlidir. Bu noktada tarafsızlık simgesi olan cüppe giyiminin en azından önyargısız bir yargılama imajı açısından önemine inanıyorum. Hukuk sadece verdiği kararlar ile değil, toplumda oluşturdugu imaj ile de düzenleyici bir müessedir. Zaten süper işleyen, siyasetin ne öteden ne de beriden karışmadığı, bağımsız bir yargı olsa; bunlar çaya şeker atalım mı atmayalım mı türünden basit ve kolay çözümlü tartışmalar olur. Fil ortada iken filin kuyruğu üzerine yapılan bir kavgada, özgürlük talebinde olanlar da haklıdır; ama özgürlüklerini kaybetmekten korkanlar da haklıdır.
B: Bir tarafta hali hazirda ozgur olanlar ve onu kaybetmek istemeyenler var, diger tarafta da ozgurluk isteyenler.. Halihazirdaki duzenin guven acisindan dip yaptigi ve tarafli tarafsiz kimseye guven vermedigi gercegi var ortada. Belki de her kesimden insanin temsil edildigi/edilme sansinin oldugu bir kurum daha tarafsiz ve simdikinden daha 'guvenilir' olamaz mi mesela? Kiyafet, etnik kimlik, din, dil, renk ayirt etmeden herkesin fikrine, ozgurluklerine ve korkularina saygilar.
--spoiler--
referandum bitiyor, yargı ıslah edilmiş (!) oluyor ve plan yavaş yavaş uygulamaya koyuluyor. ilk hedef türban, kamuoyunda tekrar türban tartışması, gündeme oturtmak, bazı problemleri büyük sorunmuş gibi göstermek, münferit olayları genelleştirmek. 13 yaşında bir kız okuluna türbanıyla girmek istiyor, bir an da yıllar önce yazılmış türban hakkında bir mektup bolca ajitasyon süsüyle piyasaya çıkartılıyor, tabii bunlar tamamen tesadüf!
Bu sorunun aslı türban sorunu değildir. Üniversitelerin Özerklik sorunudur. Yök kaldırılıp, Üniversiteler özerk bir yapıya kavuşursa ve kendi kararını kendi verebilirse ancak bu sorun aşılır. Nitekim Türban sorunu üniversitelerin özerkliğinin elinden alındığı 1980 döneminden sonra patlak vermiştir.
--spoiler--
'... mesela herkesin hayatına kimse karışamaz. ha nasıl karışamaz? ben bu şekil giyinirim şu bayan şu şekil giyinir. ama hiçkimsenin hiçkimseye karışmaya bi hakkı yok. hea, baş örtü kurban oldumun yaresurallah tan geliyo olabilir ama lakin ki öyle değildir.'
--spoiler--
yeşil parka, che t-shirti, kızıl yıldızlı şapka, atatürk rozeti gibi siyasi simgeler rahatlıkla girerken terhlike(!)nin farkında olanlar tarafından ayrıma ve zulme uğratılan kızlarımızın sorunudur.
Sanki başka bir sorunumuz yokmuş gibi sürekli gündeme gelen ama bir türlü bir sonuca varılamayan türbanlının dinim solcunun laikliğim gidiyor diyip oluşturduğu kargaşada ülkemizi ileri değil aksine geri götüren gündenmden düşmesi gereken bir konu bir sorun.
bi fotoğraf vardı, 1960'lardan kalma. amerika'da bir üniversitede çekilmiş. bir sürü beyaz öğrenci toplanmış, 2-3 siyahi öğrenciyi bağıra çağıra, el kol hareketleriyle, ağır tepkilerle üniversiteden kovuyorlar. o resim geliyor türban sorunu deyince aklıma. sonra yunanistan'daki türbanlı avukat kızımızı, almanya'daki türbanlı doktor kızımızı, belçika'daki türbanlı türk milletvekilini düşünüyorum. ülkemi düşünüyorum..
beş sene sonra bunların hepsine "vay be ne anti demokratik şeylere imza atmışız biz" deyip unutmayı yeğleyeceğiz. burda türbana karşı çıkanlar demokrasiyi ve insan haklarını sike sike öğrendikleri zaman bu dediklerini hep başkaları söylemiş gibi davranacaklar, hiç yaşanmamış sayacaklar. şimdi yetersiz bilgi ile demokraside her şeyin tartışılabileceğini, oy vermek veya köşelere adamlarını yerleştirmekle hallolacağını düşünenler; beş yıl içinde cumhuriyet tarihinin en büyük değişimini yaşayacak. bir süre sonra ne anayasa mahkemesinde derin devlet uzantılı ve üzerinde şaibeli hakimler kalır, ne anayasa mahkemesi kalır. yeni bir anayasa bunların hepsini değiştirir. anayasa mahkemesi kalsa bile ancak insan haklarının çiğnenmesine engel olacak bir yapıya bürünür.
tüm dünyada anayasa mahkemesi gibi oluşumlar hiç bir yasaklama veya kanun üretemez. ancak halkını devletten korumak için anayasada yazılı hükümlerden güç alarak çalışır. bizimkiler ise devleti halktan koruma çabası içinde.
birileri anayasa mahkemesine devlet ve hükümetten halkı korumak için açıldıklarını, kişisel özgürlükleri daraltmak değil arttırmak ve çiğnenmemesi için var olduklarını hatırlatacaktır elbet.
bazıları için daha fazla yasak olsun diye diğer bazılarının uydurduğu saçmalıktır. sanane onun başındakinden denildiğinde, "olmaz, ben onun başındakine karışmazsam; gün gelir o kıçımdakine karışır" diye bir saçmalık türetilmiştir.
bazılarının saçma sapan korkuları yüzünden bazıları okul okuyamamaktadır. bakınız vermek nerede ise farz olmuştur:
bir de bazılarının şu teoremi vardır ki, o daha da evlere şenliktir: türban baskı sembolüdür! ha güzel! o zaman bırak kızlar okusun da baskılara göğüs gerecek kadar dik durabilsin!
ha bir de şu var ki, bu daha da güzel: başörtüsü laikliği yıkacakmış.. bu da "ulan ne laiklikmiş ki, iki metre örtü yıkacakmış" dedirten teoremdir.