erkek hegemonyasının devamlılığı için süregelmiş, kadın üzerine dayatılan baskıların ve kadının 2.sınıf yakıştırılmalarının başka bir iç burkan tarafıdır.
toplum olarak en büyük problemimiz, ya da evrensel olarak en büyük problemin, yetişme ve yetiştirme süreçleri olduğu farklılaşmış mezheplerden ya da şiddet onaylı zıt kutuplardan görülebilmektedir. türban da bu ilişki gibi, genellikle takılan değil, taktırılan bir semboldür. birey'in saf dışı edildiği özgür iradesi bir yana, bu ve benzeri fiziksel görünüş dayatmaları, kişiyi hem sağlık, hem vicdan'en rahatsız etmektedir. aslında sorun kadının gerçekten kadın haklarını isteyip istemediğidir. zaten geçmiş geleneklerin getirdiği 2.sınıf kadın modelleri, bu ve benzeri korku tabanlı inanç yaftalamaları ile boyut değiştirmekte, kadın-erkek eşitliğine açık ara fark attırmaktadır.
işin sağlık boyutu şu şekilde olmakla beraber;
"Muayeneye gelen tesettürlü kızlarımız ve kadınlarımız soyununca, dayanılmaz bir ter kokusu yayılır. Memelerinin altı kırmızı ve kokulu bir sıvı ile kaplıdır. Din uğruna eliniz ıslanır, mideniz bulanır. Türbanları yumurta gibi sert olsun ve dik dursun diye, eski röntgen filmlerini kesip, iki kat eşarbın altına koyuyor bazıları. Başlarını açtıklarında, baş derileri, havasızlıktan suları akan, cılk yaradır. Ve bizden, yani hekimlerden, tam da bu yaralar için tedavi isterler. Dünyada bu kadar iğrenç bir manzara ile karşılaşmamışsınızdır Mine Hanım. D vitamini eksikliğinden geçtim, fındık kadar beyni olan erkek zihniyetinin marifeti bu işte! Yeryüzünde kadınlarına bunu reva görürken, öbür dünyada açık saçık hurilerin hayali ile yaşamak yetiyor o zihniyete!.."
sosyal yaşam alanıda türkiyenin bazı kesimlerinde ve islami rejimlerde alt seviyelere çekilmektedir. dini olarakta farklı ilahiyatçılar arasında bile "vardır-yoktur" yorumlamasının olduğu bu sembol, kime ve neye göre -günah-sevap- içeriyor, onun farkındalığına varmak sanırım en büyük cevap olacaktır düşünen insan için. bu kural ve itaat mekanizmasının aile ve yaşanılan toplum olması aşikar değil midir. neye ve kime göre yorumlandığı bilinmeden, başkasının inancı yaşanmakta, yaşatılmaktadır.
insanlık ayıbı olduğu konusuna tam katılmadığım durumdur. Demokratik cumhuriyetlerde bile, aile baskısı altında kalmadan türban takan insanlar da vardır. insanlık ayıbı ise mesela kadının sünnet edilmesidir. Bunu kendi isteğiyle yapacak kadın olduğunu sanmıyorum. Farklı kavramlardır. Türbanın Allah'ın emri olduğunu düşünen vardır, olmadığı gerçeğini bilen vardır diye ikiye ayrılabilir. Aynı zamanda arap geleneği olduğu gerçeği de vardır ve islam ile arap milliyetçiliği son dönemde özellikle avrupa birliğinin kurulup etkin hale gelmesinden sonra başlamış bir birleşmedir. islam ile arap milliyetçiliğinin bu kadar yan yana tutulmasındaki esas sebep ise, dünyada önemli sayıdaki müslüman ülkeleri birbirine yakınlaştırmak ve birlik olmalarını sağlamaktır. Bu şekilde nasıl ki avrupa kıtası birleşti, amerika kıtası birleşmeye çalışmaktaysa, yüzde doksanı birbirine komşu olan müslüman ülkeler de birleştirilecek, afrika ve ortadoğunun sınırları tek kalemde çizilebilecek, arkasından asya birliğinin kurulmasıyla dünya dört devlete düşürülecektir. Bunlar gerçekleştikten sonra tek dünya devletini kurup yönetmek çok kolay olacaktır.
Herşey planlı, programlı ilerliyor. Sadece Türkiye'yi bile bu plana dahil etmek için güçten düşürmek amacıyla bölecek o kadar çok koz yaratıldı ki... Türban bunlardan sadece biri! Kürt-Türk ayrımcılığının tohumları atıldı, dinci-laik kutuplaşması gerçekleşti, insanlar okuduğu gazetelere göre yaftalanmaya başlandı. Bunları o kadar göstere göstere yapıyorlar ki; ağızlarda birleştirmek varsa bölmek için, demokrasi varsa faşizm için, din varsa hırsızlık için, sevgi varsa kan için, refah varsa yoksulluk için, ilerlemek varsa gerilemek için, sitem varsa teslimiyet için uğraşıyorlar. Keşke bunu amerikalı yada yahudi yapsaydı, içimiz yanmazdı!.. Bunu içimizdekiler, başımızdakiler yapıyor! Bu kadar şey varken türban mı? Yazın sıcağında üşenmeyip takan varsa taksın, kendine saygısı o kadardır, kendi seçimidir, karışılmaz!
türban denen şeyle ilgili kuran adlı kitapta yazan "hanımlar, süslerinizi örtünüz" diye türkçe'ye çevrilebilir.
bir kere bu "süs"ün ne olduğuyla ilgili tartışmalar söz konusudur. ben o tartışmalara girenlerden değilim.
bu vahiy aişe'nin zina ettiği lâfları dolaşmaya başlamışken üretilmiştir ve konuyla ilgili aişe'nin muhammed'i aldatmadığına dair de pek çok ayet bulunur. zaten olaydan sonra zinayı dört kişi tanık olmadığı sürece zina sayılmayacağı gibi bir konu da vardır. isteyenler araştırıp öğrenirler.
müslümanların kadınların saçlarını (ve dahi tüm bedenlerini) örtmelerindeki amaç erkeğin libidosunu coşturmamaktır. yani hanzonun birinın tırnak fetişi varsa bu da günahtır. zaten göz zinası denen şeyde bakan kadar bakılan olaydan bîhaber olanlara da günah yazılmasındaki amaç da budur.
islam, kadını erkeğin sikini kaldıran bir canlı olarak görmektedir ve bunun gerçekleşmemesi için erkekleri terbiye etmektense kadını cüzzamlı gibi sarıp sarmalanmasının da nedeni budur. bir kadın bu durumu kabûl ediyorsa zaten ikinci sınıf insandır. birinci sınıf insanlarla aynı hak ve özgürlüklerden yararlanmak gibi bir durumu da söz konusu olamaz. nasıl ki bonobolara oy, araç kullanmak, kamu imkânlarından yararlanmak gibi hak ve özgürlükler tanınmıyorsa bunlara da tanınması abestir.
kadını "ya malsın ya ikinci sınıf" ikilemine sokan kurallar bütünü de bu saçma sapan kuralları uygulamaya kalkanlar da insanlıktan nasibini almamıştır.
baş örtüsü yada türban adı her neyse... inananlar için adı çokta önemli değil! bu bir manevi değerdir. inanların kitabı olan
kuran-ı kerim'de zaten kadınlar için kapanmak vecibesini açıklamıştır. nasıl olması gerektiği kuran-ı kerimde yazmakta siz buna türban dersiniz yada başka bir şey. ama buna insanlık ayıbı demek insanların manevi değerlerine saldırıp sonra dalkavuk gibi üste cıkma cabaları içine girmekten başka bir şey değildir. erkek egomanyası ile bir alakası yoktur. kuran-ı kerim arapcadır ve günümüzde bir cok islam ilimcisi tarafından cevrilmiştir. insanlar okuyup yorumlayıp dini vecibeleri gerektirdiği için kapanırlar kuran-ı kerim'de türban yada baş örtüsü diye kelimeler yoktur! kısaca kadınların kapanması gerektiğini söyler ve tarif içerir. tarifi herkes anladığınca uygulamaktadır. başörtüsü doğrumudur? evet, doğrudur ama türban'da doğrudur. Arabistana bakarsan burda ki başörtüsü sacmadır. aslında bence okuduğum ve anladığım kadarıyla bencede başörtüsü sacma emirde diyor ki; sacının teli görünmüyecek ama başörütsünde görünüyor. biliyorum benimde nenelerim takarlardı. ama türbanda görünmüyor doğru olan türban oluyor bu şekilde düşünürsen. ama başörtüsünü doğru şekilde bağlarsan oda doğru olur dediğim gibi isim cokta önemli değil.
