2 şekilde uygulanmaktadır.
1. embriyo transferi : kadından alınan oosit(yumurta hücresi) ile erkekten alınan sperm hücresi laboratuar ortamında döllenir(yani birleştirilir). sperm, yumurta hücresinin içine enjekte edilir.(ki bu işleme mikro enjeksiyon) diyoruz. daha sonra inkübatörlerde (yani 37 derece, gazları kontrol edilebilen) tankların içerisinde 3 ila 5 gün arası bekletilir. embriyonun gelişmesi ve bölünerek sayısını artırması beklenilir bu aşamada. daha sonrasındada en iyi gelişmiş olan embriyo, embriyo transferi adlı işlem ile kadının rahmine yerleştirişir. bunun sonucu kadının hamile olması beklenir.
2. aşılama: erkekten alınan sperm örneklerinde, en uygun (en iyi gelişmiş olanı, morfolojik olarak en uygun olanı, en hızlı ve haraketli) olanları seçilir ve kadının rahmindeki yumurtaya enjekte edilir.
mayıs ayının öncesine kadar tüp bebek işlemlerinde çift embriyo transferine izin veriliyordu. yani tek seferde bir embriyo değilde 2 veya daha fazla embriyo transfer edilebiliyordu. bu dönemdeki tüp bebek ile hamilelik oranları %50 60 oranlarında seyrederken, mayıs sonrası sağlık bakanlığının aldığı bir karar ile çoklu embriyo transferi yasaklandı. ve hamilelik oranları %20 30lara düştü.
En büyük hayal kırıklığının ilk başarısız deneme sonrası yaşandığı, göbekten, kalçadan, koldan hormon ilaçlarının alındığı, normalde ayda bir olgunlaşıp çatlaması gereken yumurta sayısı birken, hormon ilaçları ile bu sayının 20'lere yükseldiği, narkozla anne adayının bayıltılarak yumurtaların toplandığı, baba adayından bir odada sperm örneği alındığı, spermle yumurtanın döllendirilerek 3-5 gün yaşamasının beklendiği, oluşan sağlıklı embriyonun transfer edilerek hastaya bebeğiniz hayırlı olsun dendiği,10-12 gün anne adayının kendini hamile sanarak ağır çekimde yaşadığı, beta hcg test sonucu yada adet kanaması ile anne -baba adayının dünyasının başına yıkıldığı, hastane bekleme odalarında lan yalnız değilmişiz, ne çok çocuğu olmayan varmış denilen, hastanelerin 3 alana 1 bedava kampanyaları yaptığı ,tüp bebek sonucu olan çocuk doktora benzer gibi geyiklere konu olan, umut ve hayal kırıklığının bir arada yaşandığı anne-baba olabilmek için can atan insanların mücadelesidir.
dinen, aralarında nikah bulunan çiftlerin sperm, yumurta ve rahim üçlüsü birlikte olduğu sürece caiz olan bebektir. ancak bu üçlemeye nikahlı çiftlerin haricinde yabancı biri karıştığı zaman caiz değildir.
tüp bebek projesinin babası 16 yuzyılda yasayan alman bilim adamı paracelsus dur. paracelsus, ismine 'homonculus' denilen küçük kavanozlarda insan yetiştirme fikrini ortaya atmıştı. bu fikir daha sonraları geliştirildi ve günümüzde tüp bebek ismini aldı.
türkiye'deki uygulaması 21.08.1987 tarih ve 19551 sayılı resmî gazete'de yayımlanan invitro fertilizasyon ve embriyo transferi merkezleri yönetmeliği ila başlamıştır. bu yönetmelik, tüp bebek sahibi olma olanağını yalnızca bilinen yollarla ve bilinen tedavi yöntemleriyle gebe kalamamış ve otuz beş yaşını doldurmuş bulunan evli kadınlara tanımıştır. bekâr kadınlara bu yöntemin uygulanması söz konusu edilmemiş; evli kadının yumurtalarının üçüncü bir kişiden alınan spermle döllendirilmesine ise asla izin verilmemiştir.
türkiye'deki ilk denemsi sonucunda doğan bebeğin şu an üniversitede olması
gerekir.
not: şu an üniversite sınavlarına hazırlanıyormuş. adı da dilek'miş.
Klasik IVF ya da ICSI gibi yardımcı üreme teknikleri ile çocuk sahibi olmaktır.
Kadın doğum uzmanının verdiği ilacı defalarca kez anlatmasına rağmen üzerini okumaya zahmet etmeyip yalan yanlış kullanıp aaa olmadı ama deyip gelecek kadar umursamazsanız ya da örneğin şu iğneyi mutlaka saat on buçukta yapman lazım denilmesine rağmen öğlen 3 te yapacak kadar sorumsuzsan, aşılamaya sallana sallana geliyorsan, semen örneği vermeden önce 3 gün cinsel perhiz yapman gerek denilmesine rağmen 1 gün önce ilişkiye girecek kadar zaaflarına hakim değilsen lütfen çocuk sahibi olmayın. Bir de yukarıda girilen entry de 'acınılası bebektir. çünkü herşeyi annesinin babasının isteği gibidir. yani şekli şemali önceden belirlenmiştir.' gibi araştırmadan, bilmeden cahilce konuşuyorsanız bir çocuğa verebilecek hiç bir şeyiniz yok demektir.