tümceler

entry3 galeri0
    1.
  1. bir oruç aruoba metni. yürüme üçlüsünün son kitabı.

    "Ne çok isterdin, değil mi ; masanda, dingin, suskun, yalnız otururken, çevrende dizi dizi defterlerin, yazı dosyaların, kağıt zarfların, içiçe kalem kılıfların, gözlük kabın, yanında ayrı ayrı sıgara paketlerin, bira şişen, yarı dolu bardağın, yazdıklarını temize çektiğin daktilonun başında, kulağında derin bir müzik, bir an, yaptıklarını, yapamadıklarını, yapmakta olduklarını düşünerek dalmışken, dışarıda, karşındaki tülün örttüğü ışığın içinden, akşam yağan yaz yağmurunun berraklaştırdığı ılık havada, parlak öğle güneşi altında, Güney'den gelip birdenbire pencerenin pervazına konan, Poyraz'ın uçuşturduğu açık kahverengi, uçuk gökrengi tüyleriyle, orada, bir an aldırmazca duran, dönen, sonra, bir kez zıplayıp, başını çevirerek, yeniden kanat açıp, sanki kaygısız, tasasız, dertsiz, Kuzey'e doğru uçup giden o ufacık kuş, bir daha gelse — ama, bir seferliktir uçuşu; gelmez bir daha."
    0 ...
  2. 2.
  3. --spoiler--
    Olabildiğim, yalnızca, birkaç tümceydi.
    Yalnızca birkaç tümce olabildim.
    Birkaç tümceydi yalnızca, olabildiklerim.
    --spoiler--
    1 ...
  4. 3.
  5. Şu dünya iki çift şaşkın gözümüz için bir kara koruluk olunca yalnız, - bir kumsal iki ayrılmaz çocuk

    için, - ezgilerle dolu bir ev duru sevgimiz için, - seni bulacağım o zaman.

    hele yeryüzünde kimsecikler kalmasın bir ihtiyardan başka, sessiz, güzel, "duyulmamış zenginlikler"

    içinde, - o zaman seninim bütün bütüne.

    birer birer yaşayayım tüm anılarını, bir ben olayım seni kıskıvrak bağlayabilen, - o gün boğacağım

    seni.

    ***

    çok güçlü olduğumuz an, - gerileyen kim? çok neşelenince, - kim artık gülünç olan? çok

    hayınlaştığımız zaman, - bizi neyleyecekler?

    takıp takıştırın, gülüp oynayın. sevgiyi kapı dışarı etmek gelmez elimden.

    ***

    ucube kız, dilencilik yoldaşım! nasıl umurunda değil bu zavallı kadınlar, bu ırgatlar, benim

    sıkıntılarım. gel, çekilmez sesinle katıl bize; sesin, tek övücüsü bu alçak umutsuzluğun!

    ***

    bulutlu bir temmuz sabahı. havada kül tadı var; - ocakta bir yaş odun kokusu, - suya bastırılmış

    çiçekler, - gezinti yerleri, allak bullak olan, - kanallara çiseleyen yağmur tarlalarda, - niye yok

    şimdiden o günlük kokuları ve oyuncaklar?

    ***

    kuleden kuleye ipler uzattım; pencereden pencereye çelenkler, yıldızdan yıldıza altın zinciler...

    dans ediyorum.

    ***

    aralıksız tütüyor yüksekte gölet. hangi büyücü kadın ak ışığına karşı dikilecek batan güneşin? hangi

    mor yapraklanış yağacak?

    ***

    halkın paracıkları kardeşlik bayramlarında eriyip giderken, pembe ateşten bir çan çalıyor

    bulutlarda.

    ***

    bir hoş çini mürekkebi tadı uyandırarak yağıyor kara bir toz gecemin üzerine sessizce. - alevini

    kısıp asma lambanın, yatağa atıyorum kendimi; yüzüm gölgeye dönük, hep sizleri görüyorum, kızlarım,

    ecelerim!

    (bkz: arthur rimbaud)
    (bkz: illuminations)
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük