ülkem köpeklerini tanımlarken hav hav şeklinde ses çıkardıkları üzerine bir yargımız vardır ve yeryüzündeki tüm köpeklerin havladığını farzederiz hatta havlamayan köpeklerin bile çıkardıkları farklı sesleri hav hav olarak işitiriz.
oysa ki köpekler sahiplerinin seslerini taklit ederek, onlarla iletişim kurduklarından konuşulan dilden etkilenir ve farklı farklı sesler çıkartırlar.
yani çinli bir köpek, tıpkı bir çinlinin türkçe konuşmaması gibi havlamıyor, sadece biz öyle varsayıyor ya da algılıyoruz.
köpeklerin sadece havlamaları değil, ruh halleri bile sahipleri ile ilişkilidir.
yapılan araştırmalarda aynı cins köpeklerin sakin ev ortamı ve yaşlı sahipleri olduğunda miskin, hareketli ve genç sahipleri olduğunda ise oldukça haylaz ve hareketli olduklarını yani içinde bulundukları ortamı birebir yansıtmayı başardıklarını göstermiştir.
evcil hayvanlarımızı ne kadar tanıyoruz.
daha doğrusu, onların bizi anlayıp, idare ettiği kadar onları anlayıp, ihtiyaç ve isteklerine cevap verebiliyor muyuz?
yoksa sadece kendi sahiplik egomuzun bir aracı olarak mı yaklaşıyoruz.
düşünsenize sahip olduğumuz hayvanın bizimle bizim dilimizden konuştuğunun bile farkında değiliz.