Nüfus patlamasından açlık, susuzluk başlardı. Hatta yerkürede yer kalmayacağından, inşaat çalışmaları Mars'a Ay'a vb. yerlere taşınırdı. Böylece dünyadaki yoğunluk azaltılmaya çalışılırdı. Hem ölümsüz olacağımızdan dolayı artık oksijensiz de yaşayabileceğimiz için uzaya açılırdık. Uzay açılımı
ben uzay mekiğiyle dünyadan çıkıp kendimi uzay boşluğuna bırakırdım. düşünsenize ne açlık ne susuzluk ne sakatlanma, hiç bir risk yok. ne işim olur dünyayla.
Bir müddet sonra ölümün, ekmek su ve hava kadar gerekli olduğu anlaşılır ve ölüm iksiri bulunmaya çalşılırdı. Abı- hayat kavramının yerini ab-ı ölüm alırdı.
Ab-ı hayat: içenin ölümsüz olacağına inanılan efsanevi su.
Ab-ı ölüm: içenin öleceğine inanılan efsanevi su.
bugün dinler ya da ahlak sistemleri tarafından yanlış olarak nitelenen ne varsa hepsi alır başını giderdi, çünkü ölüm yok, yargı yok, kim tutar ondan sonra insan oğlunu.
Akşam, işten eve gelince el yüz yıkanır üst baş çıkarılır, şöyle güzel bir yemek yendikten sonra oturma odasında girilir. Manzara şudur: köşede dedede, yanında onun dedesi, onun yanında da onun dedesi, en dipte de kaç yaşında olduğu konusunda aile fertlerinin de bilgi sahibi olmadığı başka bir dede diğer koltukta da aynı yaş gurubunda 6 tane nine oturmuş size bakıyor, her biri yüz ve yüz seksen yaşları arasında. Hiç biri ne konuşabiliyor nede yürüyebiliyor, o derecede çökmüşler, ev ihtiyardan geçilmiyor oturacak yer bile yok. Huzur evine de götüremezsiniz çünkü öyle bir kurum yok herkesin evinde en az 10 tane yaşlı var zaten.
Tabi bu vahim durum berberinde birçok sorunu da getirecekti. şu an aklıma gelenlerden sadece birkaçtanesi, düşünülürse yüzlerce örnek verilebilir;
- Su savaşları.
- Arazi toprak savaşları.
- Yeme, içme, barınma sorunları.
- Herkesin bir gün yaşlı olarak kalması.
- Yaşamdan bıkmak.
- Hastalıkların çoğalması.
- Gezegende insanların kafa dinleme ya da yalnız kalmak için gidecek hiçbir yer kalmaması gibi sayısız sorunlar.
Edit: ölümün aslında ne büyük bir rahmet olduğunu gözler önüne seren bir başlık sıkıyorsa yalan deyin. Allah'ın dünyada her döngüyü belirli bir denge ve sistem üzerine kurduğu gerçeğini hatırlatıyor.