Tüm dinlerden insanların din uydurduğu desek daha doğru olabilir. Kimse belki görmedi ama inanmak kalbin işi olan beyninide bu işlere yorma çelişkiye düşer afallar kalırsın.
19. Yüzyılın ortalarında çözülen Sümer tabletlerininde anlatılan hikayelerin üç büyük din kitabında da bahsedilen hikayelerin kökeni olması dinlere safsata olarak bakabilenler için ciddi ispat kaynaklarıdır.
din karanlık alanlardan beslenir. ışığı açtıkça başka karanlığa kaçar. artık dinen alanı çok daraldı. eskiden yağmuru allah yağdırıyor sanıyorlardı, artık sanamıyorlar. tek kaçtıkları alan ölüm (yokluk) kaldı.
Bunlar ateizme ozgu seyler mi? Valla muslumanken de gayet yapilabilir seyler. Surekli yatip kalkmiyorum. Sen anlamini bilmiyorsun onun. Anlamadigim dil degil. Ceviri diye bir sey var. Zekat gibi bir ibadetim varken sen kimsin de bana bencil diyorsun.
Tanrı bizi yarattıysa tanrıyı kim yarattı ? Sorusunu akıllara tekrar getiren başlıktır. Felsefe, sosyoloji okuduktan hemen sonra bu soruya kendimde de yanıt buldum ve hazır konu açılmışken söylemek isterim.
-tanrı bizi yarattıysa, tanrıyı kim yarattı ?
- sizler.
dinler uydurulmuş olsa inanma içgüdümüz olmazdı. insan ne olursa olsun birşeye inanır. birşeye inanmamakta bir inançtır. kaldı ki din meselesi tamamiyle içseldir. hissetmeseydik inanmazdık...
Düzgün bir organizasyonla kanıtlanabilirliği olan, üç aşağı beş yukarı benzer bir algoritma izleyen bir gerçektir bu her din için.
Herşeyi gören, kandırılamaz, unutmaz, hataları hesaplayıp ölümden sonra cezasını kesen, yine de affedici ve mensuplarını çok seven bir tanrının varlığını kabul etmekle başlar herşey. Ancak bu tanrı soyuttur ve inandırıcı kılmak için ( tanrıyı değil, dini ) somut bir şeylere ihtiyaç vardır. Bunun üzerinde (tercihen) bir insanın peygamberliği üzerine kanıtlar ve hikayeler bulunur. yeryüzünde açıklanamayacak herhangi bir doğa olayını, mimari yapıyı, şekli, yazıtı buna bağlamak yeterlidir. Akabinde kendi ahlak kurallarını belirlersin. Din adamlarının siyasi sorumlulukları olacak şekilde ama sanki yokmuşçasına bir düzenleme gerekir. Bir de cinsel münasebet kesinlikle günah ilan edilmeli kendini dine adayan kesim için. Tebrikler, cennetli cehennemli, kutsal kitaplı, peygamberli bir dini akımınız oldu!. Şimdi kılıç kalkan kuşanıp dinimizi yayma zamanı. Hoşgörü moşgörü diniyiz çok şükür ama, öyle inanmayanların da kulağını çekmeyecek miyiz ? Asla!! Erkeklerini kılıçtan geçirip kadınlarını "dul bırakmamak" adına koynumuza alarak dini vecibeleri yerine getirmeliyiz. Yeterince yayıldıktan sonra kutsal bir şehir de belirlemek mantıklı olacaktır. Ayrıca kutsal şehrimize yaptığımız kutsal tapınaklar ne kadar görkemli ise o kadar etkileyici ve inandırıcı olur. Kubbelerinizle nam salmışsanız, kubbesi büyük; heykellerinizle nam saldıysanız heykelleri görkemli bir şeyler yapmak icab eder. Bu formülle, düzgün bir organizasyon ile kendi din ve dinciklerimizi geliştirebiliriz. Unutmayınız ki, ateş yakana kadar ateşe; astronomi gelişene kadar yıldızlara ve güneşe tapınmış bir yaratıktır insanoğlu. Açıklayamadığı ya da açıklamasını bilmediği herşey korku ve hayret uyandırır ki, din de tam olarak budur. Yeni nesillerde bu muammayı hep güçlü tutmak gerekir ki asla gerçek nedir bilemesinler, hep uyusunlar.