son dönemde modern hayatın içinde yozlaşan, insani değerlerini kaybeden her insan için geçerli durumdur. insan kolay etkilenebilen bir varlıktır. daha önce kendini dışarıya açmamış insanlar, dolayısıyla çok görmemiş oluyorlar, tek bir insanın sözüne kanarak fikirlerini anında değiştirebilmektedir.
bu harcanmanın önüne geçilmesinin iki yolu var: güven ve bilinç
güven, arkadaşlarınıza ne kadar inandığınızla ilgilidir. yani arkadaşınıza değil de arkadaşlığınıza. eğer onu gerçek bir dost olarak görüyorsanız hiçbir laf hiçbir iftira arkadaşlığınızı, dostluğunuzu bitirmeye yetmeyecektir. buradan anlayacağımız şu ki son dönemde arkadaşlık ilişkileri oldukça zayıflamış, eski kan kardeşliği kıvamında can dostları kalmamıştır. bu devirde babana bile güvenmeyeceksin gibi saçma sapan sözlerin türetildiği bu dönemde bunları hayretle karşılamamak daha doğru olacaktır.
bilinç konusuna gelirsek, yukarıda yazdıklarıma biraz çelişeceğim ama unutulmamalıdır ki güven bu tür ilişkilerde esas şarttır, bilinç ikinci planda kalacaktır. bilinçi olmak, milletin hangi duygularla, hangi amaçlarla söylediğini bilmediğin sözlere körü körüne inanmamaktır. kendi akıl ve mantık süzgecinden geçirilmesi gereken bu sözler, genellikle sevilmeyen veya çekilemeyen kişiler hakkında karalama kampanyası başlatmaya yönelik olmaktadır.
kıssadan hisse, arkadaşınız sizin arkadaşınız. onun hakkındaki görüşleri siz belirleyeceksiniz, belirlemelisiniz, bir başkası değil. tek başına parayla saadet olmaz efenim, olmaz. bu gereksiz egolarınızdan, takıntılarınızdan kurtulun, gerçek dostluklara yelken açın. insanlara güvenin, emin olun ki insanlara güvenirseniz onlar da size güvenecek ve o eski özlenen kan kardeşleri geri gelecek. bu hayat, güzel dostuklarla güzel, can dostlarınla kolay.
insanların tüketme merakı kendisinin sonsuz olduğuna, diğer her şeyin onun emrine yaratıldığına ve emrine yaratılan her şeyin sonsuz olduğuna inanmasındandır. bundandır ki, umarsızdırlar, tüketirler ve ne neyi ne kadar tükettiklerinin bir önemi yoktur.
sanarlar ki her şey onların, onlar burada olacak hep.
oysa ki hepsi hepsi 2-3 kilometre çizgi çizebilen bir kaleme bile "tükenmez" diyen acizlikteki insan, kendi aczinin farkına varmaz ve tüketmeye devam eder.
dışarıda bazı insanlar var, tek dertleri tükenmez kalemin kapağını kalemin arkasına takınca kalemin zürafa gibi, elektrik direği gibi bişi olması. evet inanıyorum ki böyle insanlar var. siz bu insandan tüketimini bilinçli yapmasını bekleyemezsiniz. insanların duygularına değer vermesini de.
günümüzde bir çok insanın hayata dair tek bir amacı var, tüketeyim. insanların duygularını tüketeyim, babamın cebindeki parası bitince gidip bir işe gireyim sonra oradan kazandıklarımı da tüketeyim.
burada size parayla saadet olmaz edebiyatı da yapmayacağım, yalan yok parayla saadet gayet de oluyor. ama parayı amaç değil araç olarak görene oluyor, bahsi geçen tüketmeye odaklı adamlara değil.
alışveriş merkezlerindeki zombi insanlar, eşyalara o kadar odaklanmışlardır ki çarptıkları şeyin birer direk olduğunu zannederler. oysa ki insandır.
tüketim çılgınlığı böyle bir şeydir.