Parçası olmaktan kaçınamadığımız utanç verici şartlanma.
Dünden beri ortalığı toplamaya çalışıyorum. Bir türlü bitmiyor.
Bir sürü gereksiz, paketinden bile çıkartılmadan saklanmakta olan şey Hayatımı kalabalıklaştırmaktan başka işe yaramıyor.
Ekonomik Durum belirsiz olduğundan zamanında Stok yapayım diye almışım ya da hediye verilmiş.
Kozmetiklerin Son kullanma Tarihi geçmiş. Giysilerin Modası geçmiş. Oyuncakların Pilleri akmış. Çantaların derisi kuruyup çatlamış. Elektronik aletlerin teknolojileri geri kalmış.
Atsan atılmaz. Satsan satılmaz. Kimisinin hatırası var dersin. Bazısına esek yüküyle para vermişsindir. işe yarar gibi olanlar bir gün lazım olur da bulamazsan üzer.
Modern insanın çıkmazı.
Jean baudrillard 'tüketim toplumu' kitabında tüketim çılgınlığının üretim fazlasından kaynaklandığını, aşırı tüketimin yapıldığı bir toplulukta kıtlıktan bahsedilemeyeceğini söyler. tüketim çılgınlığı sonucunda; üretime kattığı faydadan daha çok tüketen kesim ile üretime kattığı faydadan daha az tüketen iki farklı kesim oluşacağı ve toplumda bu iki zıt kesimin oluşmasının tek sebebinin kaynakların dengesiz dağılımı olduğunu belirtmiştir. *
çok daha önceleri ise joseph schumpeter 'sosyalizm, kapitalizm ve demokrasi' kitabında 'yıkıcı yaratıcılık' kavramını ortaya atmıştır. bu kavrama göre kapitalist sistem içindeki işletmeler devamlılığını sürdürebilmek için hep inovasyon yapmalı; ürün, hizmet ve süreçlerini yenilemelidir. piyasaya sürekli yeni ürün girişi; bir teknolojiyi eskitirken yerine yeni bir teknoloji getirecektir. bu sayede hep tüketicilerin elindeki teknolojiler eskiyecek ve tüketici yerine daha iyisini almaya yönelecek ve bu süreç devamlı tekrar edecektir.
ne yazık ki, tüketim formlarımız gün geçtikçe artmaktadır ve mutlaka artmaya da devam edecektir.
bence, bugün ulaştığı boyut, kapitalizmin inovasyona dayalı güçlenmesinden dolayı değil tamamen sosyolojik nedenlerledir.
herkes hemfikir sanırım, iletişim çağı dedikleri çağda iletişimsizlik hat safhada. yalnızlıklar içinde kıvranan, iki kelam etmeye muhtaç insanoğlunun başvurduğu binlerce site, uygulama, program türedi. Anında intibaya dayalı iletişime geçebilecek insan arayanların uğradığı yerler. Tanımadan, huy bilmeden, kültür seviyesi gözetmeden yani tamamen hazoid*, tüketmek üstüne kurulu bir sistem. peki bu iş internete kadar neden düştü ? neden bunca site yayıldı ve milyonlarca kullanıcı sayısına ulaştı ? çünkü insanlar günlük hayatlarında çok fazla yer değiştirmeye başladılar ve kimsenin kimseyi uzun uzadıya tanıma imkanı kalmadı. bugün gördüğü insanı 3 hafta görememeye başladı, sürekli yeni insanlarla tokalaşmak, çalıştığı iş arkadaşını sürekli değiştirmek zorunda kaldı. Rüzgar nereye eserse oraya gitmek zorundaydı çünkü. 2000li yılların başında uzun yıllar sonunda edinilen prestijle kazanılan saygının hürmetin yerini narsizme dayalı anlık intiba aldı. ilk görüş dedikleri şey her şey oldu, zaman ve derman yoktu ve ele geçen kullanılmak zorundaydı. böyle düşünmeye başladı insanlar. okulda, dernekte, kulüpte, iş yerinde, sokakta, pazarda birbiriyle tanışma imkanı kalmayan insanlar çıkış yolunu nesnelere karakter atfetmekte buldular. Her metanın yansıttığı bir tarzın var olduğu algısı yaratıldı. ilk intibalar ve hitap edilecek kitle, bu karakter yüklenen metaların edinilmesiyle belirlenecekti. iletişime geçilme imkanı bulunduğunda dünya görüşü dahil her şey, karakter eğilimi, estetik beğeni, müzik kültürü, edebi kültür, dini eğilim her şeyi ama her şeyi eksiksiz yansıtacak metaların tamamı edinilmeli ve şans artırılmalıydı. eşyalar adeta bir tavsiye mektubu niteliğinde görülmeye başlandı ve bu algı oturdukça da eski kafaların yani prestij yanlılarının, yorulanların, sevgi ve aşkı uğruna çile çekmeyi göze almışların şansı giderek azalmaya başladı. çünkü artık onlar için yorulacak, yorulmayı göze alacak, emek verecek insan sayısı giderek azalmaya başladı. bu noktada kurulan kapan, iki neslin geçiş formuna denk gelmiş insanları bile içine çekmeye başladı ve yok etmesi yakındır.
inovasyon da işte bu aldanan ve kendini artık içinden çekip çıkaramayacağı sisteme teslim edenlerin artmasıyla başladı. sonuçta çeşit arttı, çeşidin artması demek tüketicisi için daha çok ayrıntı ve kısa zamanda daha net algılanmak anlamına geldi. ve bugün gelinen noktada üzgünüm ki bu iş önü alınamayacak boyutlara ulaştı.